Geçenlerde televizyon kanallarından birinde çılgın projeleri konu edinen bir tartışma programına denk geldim.
Programda İstanbul’un büyük bir ilçesinin belediye başkan adaylığına aday olan bir konuşmacı memlekette ağaç ve orman fazlalığı olduğunu, bunları biraz azaltıp yollar, köprüler yapmamız gerektiğini söyledi. Bir ara hızını alamadı ve Levent’in, Etiler’in bugün bir “orman” haline geldiğini ilan ediverdi. İstanbul’un kuzeyinde yaşayan biri olarak “neyin kafası bu, bilsem ben de alsam” diye düşünmedim değil.
Ama, gözlerime illüzyonlarla perde çeken bir Matrix yüzünden bir çok kişi gibi ben de sanal bir dünyada yaşıyor, onun gördüğünü göremiyor olabilirim.
Belki bu şehrin kuzeyi aslında çöl ve kim bilir bu beyefendi seçilirse, bir-iki görev süresi sonunda Kuzey Çölleri’ni (!) Levent gibi “orman” yapabilecek.
Gerçi hem “orman yüksek mühendisi” hem de “çevreci” olan adayımız kuzey Marmara Otoyolu ve 3. havalimanı inşaatları dolayısıyla kesilecek ağaç sayısından haberdar görünmüyordu. Onun pozisyonu, “bu şekilde bir çalışma yapmadım ben. Ama bu projelerle doğal hayatın bozulacağına inanmıyorum” şeklindeydi.
Programdaki bu “çevrecilik” gösterisi ve “orman” tarifi bir “iletişim kazası” bile olsa, bu kazada kusuru “sekizde sekiz” kendisine yazamıyorum.
Çünkü bu şehirde yaşayan bizler yerel yöneticilerimiz olmaya aday şahısları değerlendirecek, ölçülebilir kriterler geliştirmeye gayret göstermedik bugüne kadar. Kendilerini sorumlu tutacağımız hedefleri biz belirleyip bu doğrultuda manifestolar, eylem planları ortaya koymalarını biz talep etmedik. Bizim beklentilerimizi süzüp hedefleri haline getirmelerini ve bizlere bu şekilde hizmet sunmalarını talep etmeyi denemedik.
Onlar projeleri için bankalardan ya da yatırımcı kuruluşlardan kredi almaya kalktıklarında, pek çok performans kriterini yerine getirmekle yükümlü tutulurlar. Ama bizim beş yıl boyunca tepe tepe kullanılan “kredimiz” ucuzdur. Çünkü güven kredisidir ve altı üstü sandıktaki bir reye bakar. Kredimizi performans kriterlerinin yerine gelip gelmeyişine bakarak dilim dilim serbest bırakacak bir demokratik sistem inşa edememişizdir. O yüzden geri ödemesi zayıftır. O yüzden bu kredilerimizin çoğu batıktır!
Eh, hal böyle olunca ve bizler de kalkıp “öyle değil böyle ‘çevreci’ olunur” demez isek, Etiler, Levent gibi yarın bir bakmışız Kuzey Çölleri de “orman” (!) olmuş.
Fakat bir yerden başlamalı ve bir şekilde yerel yöneticilerimize yönelik beklentilerimizi net ifade edebilmeliyiz. Ve bu beklentileri dönem hedefleri haline getirmede kendilerine yardımcı olmalıyız.
Yazar Müge İplikçi, Vatan gazetesinde geçen gün yayımlanan köşe yazısında, bu konuda çok güzel ve cesaretlendirici bir adım attı. “Rengâhenk Bir Belediye Hayal Ediyorum” başlıklı yazısında İplikçi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi hizmetlerine yönelik hayallerini, bireye değer veren sosyal belediyecilik anlayışından başlayarak tek tek sıraladı.
Ben onun kent ölçeğinde ve ilkesel düzeyde söylediklerine aynen katılıyor ve bu “hayalleri” onun bıraktığı yerden, ilçe bazında biraz ayrıntılandırmak istiyorum. Niyetim, 2014’te yaşadığım ilçenin (Sarıyer) belediye başkanı olmaya hazırlanan adaylarına bazı sorular yönelterek, planladıkları hizmetler ile beklentilerimin ne ölçüde çakıştığını anlamak.
O parti, bu parti, filanca teşkilat, falanca aday derdine düşmeden...
Ve tabii bu konudaki düşüncelerini bana yazacak ya da katılacakları bir Sarıyer/ Zekeriyaköy Forum toplantısında veya panelinde dile getirecek adaylara şimdiden teşekkür ediyorum. Beklentilerimi şekillendiren sorularım cevapsız kalırsa da, hizmetlerini belirlemede az da olsa bir katkısı olur belki.
İşte “Rengâhenk Bir Belediye” hayal edebilmek için cevabını bilmeye ihtiyaç duyduğum 13 sorum:
Değerli Sarıyer Belediye Başkan adaylarım, seçilip göreve gelmeniz halinde....
-
Kamu denetimine açık, şeffaf ve yüzde 100 hesap verebilirlik temelinde işleyen bir yerel yönetim anlayışı sergileyecek misiniz?
-
Avrupa’da 30 ülkenin yerel meclislerinde görev yapan kadınların oranı ortalama yüzde 24 iken, bu oranın Türkiye’de yüzde 2.3, Sarıyer’de ise yüzde 10 gibi utanç verici bir düzeyde kalmasını dert edinip hiç değilse size bağlı yerel yönetim teşkilatında kadınların temsil ve istihdam oranını artıracak önlemler alacak mısınız?
-
Engelli vatandaşlarımızın ilçe merkezi ile civar yol ve kaldırımları güvenle kullanmalarına olanak tanıyacak düzenlemeleri yaparak ilçemizi engelli-dostu bir standarda oturtacak mısınız?
-
İstanbul’da ilki 2006’da Şişli Belediyesi ile Buğday Derneği’nin işbirliğiyle Feriköy’de açılan ve bugün sayısı sekize ulaşmış ekolojik pazarlar zincirine Sarıyer’de de bir halka ekleyecek ve Gümüşdere’deki yerel üreticilerimizin bu pazarlarda yer almasını sağlayacak kolaylıklar sunacak mısınız?
-
Sokak ve ormanlık bölgelerimizde giderek çoğalan sahipsiz hayvanlara sahip çıkmak üzere, bu konudaki bütçenizi artıracak, barınak ve sahiplendirme çabalarını yoğunlaştıracak mısınız? Kısırkaya Rehabilitasyon Merkezi’ne yenisini ilave edecek misiniz?
-
Memleketimizdeki balığın yüzde 90’ını tutan gırgır reislerini yasalara tâbi kılamadığımız, denizlerimizde ve su ürünleri hallerinde doğru dürüst denetim yapamadığımız için Sarıyer’deki balıkçı tezgahları da minicik lüferlerle (!) dolu. 380 sayılı kanunun 33. maddesinin sizlere verdiği yetki ile tezgahları daha sıkı bir şekilde denetleyip boy-altı balıkların satılmasını engelleyecek misiniz?
-
Çok önemli bir bölümü Sarıyer ilçemizde olan “Boğaziçi Önemli Doğa Alanı”nın (ÖDA) geleceği, Kuzey Marmara Otoyolu yapımıyla yoğunlaşan yeni yerleşimler yüzünden ciddi bir tehdit altında. Kentin son akciğerleri işlevi gören bu ÖDA kapsamındaki ağaçları –doğa koruma örgütlerinin desteğiyle – hızla tescil ettirip, alanda yaşayan bu değerlerimizin ve 24 bitki taksonunun kıllarına zarar gelmesini önleyecek çabalara aktif destek olacak mısınız? Ayrıca ormanlarımızı birer çöplük, orman işletme müdürlüklerini de bu pisliği temizlemekle yükümlü kuruluşlar gibi gören anlayışla mücadeleye destek olacak mısınız?
-
Eline elektrikli testere ya da silah alanın yasa ve yasaklara aldırış etmeden ağaç kestiği/avlandığı ilçemizin doğasını koruma konusunda gönüllülerden oluşan ve çevreyi monitör eden bir topluluk kurmayı düşünecek misiniz? “Kuzey Ormanları Melekleri” veya benzeri bir adla, istihbarat ağı gibi çalışacak, bölgedeki farkındalığı artıracak, uyaracak ve kanunsuz girişimleri sizin üzerinizden ilgili kurumlara bildirecek bir girişime önayak olacak mısınız?
-
Şehrin kuzeyinde yer alan eşsiz kıymetteki koylarda tepeli karabatak, halkalı küçük cılıbıt, arı kuşu gibi türler ürüyor. “Kilyos Kumulları” ÖDA’mız dahilinde ise sahil asperulası (Asperula littoralis), Kilyos peygamberçiçeği (centaurea kilaea), Karadeniz salkımı (Silene sangaria), sahil sığırkuyruğu (verbascum degenii) gibi nesli küresel ölçekte tehdit altında olan endemik bitki türlerinin dünya ölçeğinde önemli popülasyonları bulunuyor. Ancak bu bölgede fink atan kimi yatırımcı gruplara ait dozerlerin son zamanlarda bu eşsiz türleri sorumsuzca yok edecek faaliyetlerinin yoğunlaştığı görülüyor. Bu yanlışlıkları ortadan kaldırmada inisiyatif alacak mısınız?
-
Dünyanın en önemli kuş göç rotalarından birine ve göç dönemlerinde yüzbinlerce yırtıcı, sukuşu ve ötücü kuşa ev sahipliği yapan ilçemizde uluslararası standartlarda bir gözlem kulesi olmaması ayıbını silecek misiniz?
-
Ben bir ilköğretim öğrencisi iken hayat bilgisi kitabımız İstanbul’un 0,5 ile sertlik derecesi en düşük, en kaliteli suyunun Sarıyer yakınlarındaki Çırçır Suyu olduğunu yazardı. Çok uzaklardan gelir, bu enfes suyu çeşmesinden bidonlarımıza doldururduk. Bugün civarı plansız yapılaşmanın kurbanı olmuş Çırçır Deresi’nden geriye kala kala bir “et mangal tesisleri” kaldı! Çırçır Suyu gibi bir doğal mirasın yeniden canlandırılması ve etrafının temizlenmesi için gayret gösterecek misiniz?
-
İlçemizdeki Boğaziçi Üniversitesi Sarıtepe Kampüsü ile Koç Üniversitesi Rumeli Feneri kampüslerinde okuyan binlerce öğrenciyi okullarına ve okullarından ilçemize, metro duraklarına taşımakta son derece yetersiz kalan topluma taşıma araçlarının seferlerini artırma yönündeki girişimlere önayak olacak mısınız?
-
Son olarak, bu hedeflerin hangilerini hangi ölçülerde başarabildiğinizi ölçmek üzere, yerel yönetim teşkilatınızda uluslararası ölçülerde bir performans değerlendirme sistemini hayata geçirecek, bunun da bağımsız kuruluşlarca denetlenmesine izin verecek misiniz? 360 derecelik bir performans değerlendirmesi yapılabilmesi için Zekeriyaköy, Büyükdere, Yeniköy gibi semtlerde ve Sarıyer’de vatandaşların düzenledikleri forumlara ayda bir gün katılarak belediye hizmetleriyle ilgili halkın düşünce ve önerilerini alma yoluna gidecek misiniz?
Cevabınız evetse, “evet yapabilirim” ise, o zaman “evet, biz de sizi seçebiliriz”.