09 Haziran 2014

Bir mega projenin dillendirilmemiş tehditleri

'Çılgın' proje mi arıyorsunuz? Hadi biraz da, rant yerine insan için bir çılgınlık (!) yapmaya ne dersiniz? Biraz da 'yeşil' ve kazasız-belasız bir çılgınlık için kafa yormaya?

İnsanın kendi türü için ne musibetler planladığını, ne tür felaketler hazırladığını bazen kuşlar sayesinde öğrenebiliyoruz.

Onların “kuş kadarcık” varlığı bazen bir ayna olup çıkıyor.

Geçtiğimiz mayıs ayında İstanbul’da düzenlenen “16. Türkiye Kuş Konferansı”nın ana teması “Göç Yolları ve Tehditler” olunca, o ayna daha da büyüyüverdi.

Ve biz o aynaya bakınca, gördük ki, İstanbul’un kuzeyinde sözüm ona “insan için” yapılan “mega” projeler (Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Kuzey Marmara Otoyolu ve 3. Havalimanı) bırakın kuşları, insanları dahi önemsemeyen çok ciddi tehditler barındırıyor.

İnsanın (!) insana yönelttiği bu tehditlerin bazılarını konferanstan süzülen bilgiler ışığında bir kez daha dile getirmekte fayda var:

1. İNİŞLER KARADAN: İstanbul’un hakim rüzgarı poyraz ve kuzeyli esintiler. Yrd. Doç. Dr. Zeynel Arslangündoğdu’nun paylaştığı 2009 ve 2010 yılı kuş göç sezonu verilerine bakınca görüyoruz ki, 100 günün 81’inde kuzeyli rüzgarlar, 19’ünde güneyli rüzgarlar hakim olmuş. Bunun anlamı şu: Uçaklar (Yeşilköy’e 100 günün 19’unda karadan yaklaşırken) 3. Havalimanı pistine 100 günün 81’sinde karadan yaklaşacaklar. Bu da Karadeniz kıyısındaki bir piste İstanbul’un güneyinden farklı iklim koşullarında iniş yapmak demek. Zira kuzey bölgesi, senenin 107 günü fırtınalı, 65 günü ise yoğun bulutlu. Yani kuzeydeki iklim özellikleri Yeşilköy ile kıyas kabul etmeyecek elverişsizlik içeriyor.

2. GÜNDE 5 BİN BÜYÜK KUŞ: Kuzeydeki piste karadan yaklaşılacak olması özellikle ilkbahar ve sonbahardaki göç sezonlarında uçakların göçmen kuşlarla çarpışma riskini büyük oranda artıracak. Çünkü leylekler ve şahin, kartal gibi yırtıcılar minimum enerji harcayarak göç ederken termal hava akımlarına ihtiyaç duyduklarından denizlerden ziyade karaların üzerinden uçuyorlar. Konferansta sunulan ve sayım verilerini temel alan rakamlara göre, 27 Şubat’tan 3 Haziran’a kadar olan bahar sezonunda Kuzey Marmara Otoyolu güzergahını izleyerek 3. Havalimanının bulunduğu bölgenin yakınlarından geçen büyük kanatlı kuş sayısı 252 bin civarında (Sonbaharda ise bu rakam 480 bin oluyor). Yani sonbahar göçünde her gün en az 5 bin büyük kanatlı kuş bizim havalimanı inşa etmeye kalkıştığımız bölgenin yakınından, üzerinden geçecek. Bu kuş çarpmaları açısından -Yeşilköy Havalimanı’nın içerdiği riski kat be kat aşıyor.

3. “KUŞ” YOK “BİRD” VAR: Kuş çarpmaları dünyanın her yerinde meydana gelebiliyor. En gelişkin önlemleri alan ABD’de bile 1990-2013 arasında meydana gelen 140 bin civarındaki kazalarda 23 kişi hayatını kaybetmiş, 240 kişi yaralanmış ve 12 bin civarında uçak ciddi hasar görmüş. Bu kazalar 120 bin civarında da kuşun ölümüne sebep olmuş. Ölümlü kazalar Avrupa’da ve Türkiye’de de oluyor. Ancak Türkiye pek de şeffaf bir ülke olmadığı için, kaza İstanbul’da meydana geliyorsa buna kuş çarpmasının yol açıp açmadığından haberimiz olmuyor. Ama hatırlarsanız THY’na ait bir yolcu uçağı 25 Şubat 2009 tarihinde Amsterdam havalimanına doğru inişe geçtiği sırada düşmüş ve 9 kişi ölmüş, 50 kişi yaralanmıştı. Kaza Avrupa’da meydana geldiği için uçağın kuş çarpması sonucu düştüğünü öğrenebilmiştik. İlginçtir, İstanbul’da meydana gelen çarpışmaları Google’da “kuş çarpması” diye haber aratırsanız, bilgiye ulaşamıyorsunuz. Bir şeyler öğrenmek için “bird strike” yazmanız gerekiyor. Türkiye’nin şeffaf bir ülke olmayışı konuyu daha da düşündürücü hale getiriyor.

4. EN TEHLİKELİSİ YANGIN: Kuş çarpması deyip geçmeyin. Söz gelimi ağırlığı 2 kg olan bir yavru leylek saatteki hızı 650 km olan bir uçakla çarpıştığında, açığa çıkan kinetik enerji 32 bin 600 joule olacaktır. Bir tüfekten çıkan merminin 5 bin joule olduğunu düşünürseniz, kuş çarpışmalarının şiddetini daha iyi hayal edebilirsiniz. Kuşlar çarpışmanın etkisiyle kokpitten içeri girebildikleri gibi, motora da girebiliyor, oradan kopan pallerin kabine girmesi sonucu yangın çıkmasına sebep olabiliyorlar.

5. YILDA 780 ÇARPIŞMA OLACAK: 3. Havalimanı’nın bulunduğu güzergah, yukarıda da söylediğim gibi, çok yoğun bir göçmen kuş popülasyon geçişine sahne oluyor. Yaban hayatı biyoloğu Luke Smith’in 16. Kuş Konferansı’nda sunduğu kıyaslamalı verilerden hareketli yaptığı kestirimlere göre, 3. Havalimanında her yıl en az 780 uçak-kuş çarpması meydana gelecek. Bu rakam ABD’de en büyük hasarlarla sonuçlanan çarpışmaların meydana geldiği Sacramento Havalimanı’nda bile –son 17 yılın ortalamasına bakılırsa- sadece 67. Dolayısıyla 3. Havalimanı’nın taşıdığı riskin boyutları çok yüksek.

6. 3800 KUŞ MU VURUCAZ?: Bu denli yüksek risk çok iyi yırtıcı kuş kontrol programına sahip olmayı zorunlu kılıyor. ABD’nin en iyi yırtıcı kuş kontrol programına sahip havalimanı Salt Lake City. Ancak bizim Üçüncü Havalimanı buranın 5 katı yolcu trafiğine sahne olacağı gibi, oradan 75 kat fazla yırtıcı popülasyonu geçişine maruz kalacak. Salt Lake City bu trafik ve geçişi dikkate alarak çok sayıda önlem almanın yanı sıra, yırtıcı kontrol programı kapsamında bu işe 5 uzman personel ayırmış durumda. Buna rağmen her yıl ekstrem durumlarda 50 kuşu tüfekle vurmak durumunda kalıyorlar. Biz 3. Havalimanında bu riski aynı seviyelere çekmek için için yüzlerce personel görevlendirip bir de her yıl 3800 kuşu vurmak durumunda mı kalacağız?

7. MALİYET 1.2 MİLYAR $: Uzmanlara göre orta boy bir yırtıcı kuş motorlardan birine girerse 3.2 milyon dolarlık bir hasara sebebiyet veriyor. Ancak her kuş çarpması ölümle, yaralanmayla sonuçlanmadığı gibi uçakta ciddi bir hasara da sebep olmuyor. Zaten ABD Federal Havacılık Kurulu’na (FAA) göre, kuş çarpmalarının sadece yüzde 15’i hasarla sonuçlanıyor. Fakat rapor edilen çarpışmaların tamamında hava trafiği aksıyor, gecikmeler ve program değişiklikleri gerekiyor. Ticari uçuşlarda her bir çarpışma (uçağın yakıtını boşaltıp havalimanına dönmesi gerektiğinden) dört uçuşta rötarlara sebep oluyor. Bu tür program değişiklikleri ya da kaymalarından ötürü her çarpışma havayolu şirketine ortalama 180 bin dolar zarar yazıyor. Faturanın tamamına gelince... Britanya Central Science Laboratory’nin tahminlerine göre, kuş çarpmaları havayolu şirketlerine (gecikmeler ya da hasarlar nedeniyle) her yıl yaklaşık 1.2 milyar dolarlık bir ekstra maliyete sebep oluyor.

8. BİR TÜRÜ TOPTAN YOK ETMEK: Yırtıcı geçişindeki yoğun sayılarından ötürü belki de en büyük tehdidi Küçük orman kartalları yaşayacak. Zira Dr. Umberto Gallo-Orsi’nin verdiği bilgilere göre, bu kuşların dünya popülasyonunun yüzde 95’i göç sırasında İstanbul Boğazı’nı ve İstanbul’un kuzey hattını kullanıyor. Ayrıca Küçük orman kartalları göç güzergahlarına da çok sadıklar. Hatta bu kuşların yüzde 80’i Kuzey Ormanları dediğimiz bölgede geceliyor. Peki biz n’apıyoruz? Ormanları doğruyor, göç yolları üzerinde beslenebilecekleri sulak alanları, gölleri ya betonla dolduruyor ya da sularını Karadeniz’e boşaltıp acımasızca kapatıyoruz. Küresel ısınmanın zaten tehdidi altındaki İstanbul’un su tutan kuzeyindeki taban suyu seviyesinin daha da düşmesini zerre kadar umursamadan üstelik! Bu kuşları tüneksiz, yiyeceksiz ve susuz da bıraksanız bunlar yok olup nesilleri tükenene kadar buradan geçecekler. Ve bitkin bir kuş olası kazalar için çok daha büyük bir tehlike arz edecek!

9. HAVALİMANINI GÖRÜNCE: Karadeniz’e komşu sulak alanların yakınındaki bir havalimanıyla karşılaşmaları halinde Küçük orman kartalları’nın nasıl davranışlar sergiledikleri uydu alıcıları yardımıyla incelenmiş. Bu hayvanların göç rotaları üzerinde Burgaz Havalimanı (Bulgaristan) var. Araştırmalarla görülmüş ki, saatte 33 km hızla ve 212 m. irtifada uçan bir küçük orman kartalı havalimanına yaklaşık 1,5 km kala -muhtemelen havalimanı civarında uygulanan kuş kaçırıcı ultrasonik sesler ya da başka biyo-akustik yöntemlerden ötürü- rotasını hafifçe değiştiriyor. Havalimanından 1 km uzaklaşarak piste paralel olarak uçuyor ve yükselerek 979 m’ye çıkıyor. Havalimanını 1.5-2 km geçer geçmez de yeniden irtifa kaybederek 380 m’ye iniyor, eski rotasına giriyor. Bu sanki ilk bakışta “iyi haber” gibi. Ancak çarpışmaların yüzde 75’inin – FAA verilerine göre- 500 feet’in altındaki irtifalarda ve pisti merkezine alan daha geniş bir çemberde gerçekleştiğini düşünürsek, kuşlar uçakların kalkış ve iniş rotasına halen çok yakın seyrediyor, demektir. Ve çarpışma riskinin halen sürdüğü ortada demektir.

10. İNGİLİZLER VAZGEÇTİ: Londra’daki mevcut 3 havalimanına (Heathrow, Gatwick ve Stansted) yeni bir alternatif arayışında olan İngilizler Thames ırmağının ağzını da alternatifler arasında düşünüyorlardı. Yıllar süren tartışmalar, raporlar ve değişen yer önerilerinden sonra, Heathrow’dan 3 kat daha fazla sisli havası olan ve çok daha yüksek kuş çarpması riski barındıran Thames Deltası’ndan sonunda vazgeçildi. Bilim adamları nehir ağzına havalimanı yapmak yerine, kuşların göç yollarından ve konaklama alanlarından uzakta, hatta kıyıdan uzak, deniz üzerinde alternatifler düşünüyor şimdi. (Mevcut havalimanlarındaki kuş çarpmalarını azaltmak için daha doğal yöntemler peşinde olan Amerikalılar da bugünlerde kuş çarpışmalarından korumada etkili olduğu sonucuna varılan uzun boylu çayırların havalimanları civarına ekimine ağırlık vermeye başlıyor.)

“Çılgın” proje mi arıyorsunuz? Hadi biraz da, rant yerine insan için bir çılgınlık (!) yapmaya ne dersiniz? Biraz da “yeşil” ve kazasız-belasız bir çılgınlık için kafa yormaya?

Çok istersek olur bence! Fıtratımızda var yani!

Twitter: @akdoganozkan

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Orta Doğu’da Arap sonbaharı

Batı’nın lacileri giydirdiği neo-Ladinist Colani güçlerinin Şam’a girmesi ve Esad’ın ülkeyi terk etmesinin ardından Suriye’de bir dönem bitti. Muzafferlerin sevinç çığlıkları yanıltmasın, kötü günler bitmiş ve şimdi sırada daha kötü günler de olabilir

Savaşın ekseni Türkiye sınırına dayanırken

İlk bakışta Lübnan ateşkesi akabinde, İran-Hizbullah ikmal hattını kesmeye yönelik bir hamle gibi görünen Suriye’deki cihatçı taarruzu en çok Tel Aviv’i sevindirmiş olabilir ama en çok Şam’ı mı, Tahran’ı mı, yoksa Ankara’yı mı üzecek, bunu söylemek için çok erken

‘Bibi’yi tutuklayanı yakarız’

“Kurallar temelli uluslararası düzen”, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu ile Gallant hakkında alacağı tutuklama kararını önce 5 ay geciktirdi, şimdi de “sakın ha, tutuklarsanız yakarım sizi” deme yolunu seçiyor

"
"