Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çevresinde, özellikle de yandaş medyada, kendi ifadeleriyle “ölümüne” destekçileri var...
Çoğunu tanıyorum...
Daha doğrusu artık tanıyamıyorum...
Bugüne kadar gazetecilik ve televizyonculuk alanında gösterdikleri uluslararası çapta üstün performans (!) sayesinde çok iyi yerlere geldiler...
Gazetecilerin çoğu ya hapiste ya da işsiz bırakıldıkları için her yerde karşınıza onlar çıkıyor...
Yöneticilik, köşe yazarlığı, televizyon programcılığı, çoğu zaman hepsi birden...
Gazete sayfalarını çevirirken onları görüyorsunuz...
Televizyonu açıyorsunuz yine aynı yüzler...
Hepsi, Erdoğan’ın gözüne girmek için çırpınıp duruyor...
Dertleri Erdoğan’dan “Aferin” almak...
Sırtlarını sıvazlatmak...
Arada sırada, muhalif seslere saldırmayı bırakıp, kendi aralarında kavgaya tutuştukları da oluyor:
“Ben Reis’i senden daha iyi savunuyorum.”
“Hayır. Ben Reis’e senden daha yakınım.”
“Bak, Reis uçağına seni değil beni alıyor.”
Haklarını teslim edelim...
Karşılığını fazlasıyla alıyorlar...
Şişkin maaşlar, yalılar, lüks arabalar, hizmetçiler...
Düzen onlar için mükemmel kurulmuş...
Ülke her alanda kötüye gidiyormuş, zerre kadar umurlarında değil...
Amaçları, Reis’in saltanatı sürsün ki, onların da çıkar, menfaat çarkları da dönmeye devam etsin...
Türkiye’nin gidişatından ülke adına üzülüp, kaygılanıp bir eleştiri getirmeye kalktığınızda ilk önce karşınıza bunlar dikiliyor:
Ne FETÖ’cülüğünüz, ne vatan hainliğiniz, ne ajanlığınız, ne casusluğunuz kalıyor...
Zaten bunlara cevap verecek bir mecra bulmanız o kadar kolay da değil...
Neredeyse bütün köşe başlarını tutmuşlar...
Evet...
Anladık...
“Ölümüne” destek veriyorsunuz...
Ama ölmenize hiç gerek yok...
Yaşayın...
Ama biraz da vicdanlı yaşamayı deneyin.
Eğer kaldıysa tabii...