18 Kasım 2017

Devletin çöken kurumları

Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurumu 3.5 yılda tek rapor yazmadı

Brüksel

Protokoldeki yerleri en üst sıralarda.

Görkemli binaları, lüks makam araçları, dolgun bütçeleri, kalabalık personelleri var.

Anayasa’ya, yasalara göre çok önemli denetim ve kontrol görevleri var.

Ama bugün artık önem ve işlevleri kalmadı.

Türkiye’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP’nin, “Elimi kolumu bağlıyor” diye düşündüğü ve aklına geleni yapmakta engel olarak gördüğü her kurum etkisizleştirildi, hattâ devre dışı bırakıldı.

Buna kalıcı hâle gelen OHAL koşulları da eklenince, hani kapılarına kilit vurulsa fazla bir şey değişmeyecek.

Mesela Kamu Denetçiliği, diğer adıyla Ombudsmanlık.

12 Eylül 2010 Anayasa değişikliğiyle, biraz da AB’ye uyum çerçevesinde mevzuata girmişti.

Görevi: “Kamu hizmetlerinin yürütülüşündeki adaletsizlikler hakkında şikayetleri almak, bu konularda araştırmalar yapmak ve sorunları çözmekle görevlendirilmiş bağımsız bir kamu kurumudur.”

Peki, gerçekte durum ne?

Girin internet sayfasına kararlar bölümüne bakın. 2017 yılında aldığı tek karar var. ÖSYM tarafından belirlenen 15 dakika kuralıyla ilgili. Onun dışında hiçbir icraat yok.

Başkanı yani Kamu Denetçisi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski başdanışmanı Şeref Malkoç. Yani, kimi kime şikâyet edeceksiniz?

Bir başka örnek, Kamu İhale Kurumu.

Görevi: “Kamu hukukuna tabi olan veya kamunun denetimi altında bulunan ya da kamu kaynağı kullanan kamu kurum ve kuruluşlarının yapacakları ihalelerde uygunluk esas usulleri belirlemek, kanunla belirtilen idarelerin kullanımında bulunan her türlü kaynakları karşılanan mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinin ihalelerini kanun hükümlerine göre yürütmektir.”

Bu kurum bugün ihalelerde büyük ölçüde devre dışı değil mi? İhaleler, denetimden uzak perde arkasında yapılmıyor mu? Şeffaflık var mı?

Bir diğer kurum, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurumu.

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün gece gündüz çalıştırdığı bu kurumun son 3.5 yılda hazırladığı ve yayınladığı tek rapor yok.

Cumhurbaşkanlığı sitesinde “faaliyetler” başlığını tıklayın. DDK raporları bölümüne girdiğinizde, yayınlanan en son raporun 12 şubat 2014 tarihine ait olduğunu göreceksiniz.

Sitede, Gül döneminde yayınlanan, Hrant Dink’in öldürülmesinden maden kazalarına, Adlî Tıp Kurumu’nun faaliyetlerinden Muhsin Yazıcıoğlu’nun, Turgut Özal’ın vefatıyla ilgili şüphelere kadar 34 rapor yer alıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, DDK’yı denetim yapmakla hiç görevlendirmemiş.

Sayıştay, etkisini yitiren bir başka temel kurumlardan biri.

TBMM adına kamu harcamalarını denetlemekle yükümlü Sayıştay’ın raporları ya Meclis’e gelmiyor, gelse de gizleniyor ve kamuoyuna açıklanmıyor.

Sayıştay, kapalı kapılar ardında yapılan kamu harcamalarının doğru ve kanunlara uygun yapıldığını denetleyebiliyor mu?

Bir de uygulanan yanlış politikalar neticesinde önemini ve varlık nedenini kaybedenler var.

Avrupa Birliği Bakanlığı.

Avrupa Birliği Genel Sekreterliği.

AB ile ilişkiler, üyelik müzakereleri donmuş durumda.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da, “AB’ye artık ihtiyacımız yok” dedi ya...

O hâlde,  Avrupa Birliği Bakanlığına, Avrupa Birliği Genel Sekreterliğine de ihtiyaç kalmadı demektir.

Kapatın gitsin!


Bu makale, Bağımsız Gazetecilik Platformu P24'te yayınlanmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları

Delors asla "AB, Hristiyan kulübüdür" demedi; peki, bu haksız algı neden üstüne yapıştı kaldı?

Avrupa Birliği'nin oluşumunda büyük pay sahibi olan Jacques Delors, Türkiye'de maalesef "Batı ve Hristiyan klübü"nün sözcüsü olarak tanıtıldı, yansıtıldı. Kendi kulüpçülüklerini sürdürmek için Avrupa'dan medet umanların yazdıklarının aksine, "Türkiye'ye tavır almak, AB'yi Hristiyan kulübüne dönüştürme riski taşır" demişti

Türkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi

Erdoğan, Fatih Portakal üzerinden tüm muhalefete gözdağı veriyor...

Erdoğan'a nasıl hakaret etmişim?

Soylu'nun “Sahtekar, düzenbaz, alçak” ifadelerini AİHM kantarında tartan savcılar “Eleştiri hakkı” derken, Erdoğan şikayetçi olunca eleştiri içeren cümleleri hakaret sayıyor...

"
"