Haberler

Türkiye’nin ilk jeopark müzesi: Kızılcahamam

26 Temmuz 2020 12:24

Termal ve kaplıcalarıyla bilinen Ankara'nın Kızılcahamam ilçesinde 2 bin kilometrekare alan üzerine yayılan 250 tane jeolojik alan bulunuyor. Kızılcahamam Belediyesi Jeopark Müzesi ise, Türkiye’de jeopark müzesi statüsünde ilk olma özelliğini taşıyor.

Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde bulunan Jeopar Müzesi, Türkiye’de jeopark müzesi statüsünde ilk olma özelliğini taşıyor. Burayı gezen misafirler, dünyanın 4.5 milyar yıllık zaman tünelini gezerek, müzeden bir kitap okumuş kadar bilgili ayrılıyor. Kızılcahamam Belediyesi Jeopark Koordinasyon Merkezi ve Müze Sorumlusu Ali İhsan Kayabaşoğlu, Kızılcahamam’da bulunan jeolojik alanları ve Türkiye’de ilk olma özelliğini taşıyan Kızılcahamam Belediyesi Jeopark Müzesi’nin kuruluş amacını anlattı. “Jeo” kelimesinin yer bilimi, “park” kelimesinin ise düzenleme anlamına geldiğini ifade eden Kayabaşoğlu, “Kızılcahamam, isminden de anlaşıldığı gibi sadece termal ve kaplıcalarıyla meşhur. Burada sadece termal ve kaplıcaların yanı sıra 2 bin kilometrekare gibi geniş bir arazide 250 tane jeolojik alan ‘jeosit’ yer alıyor” ifadelerini kullandı.

Kızılcahamam’da fosil yatakları, peri bacaları oluşumları, bazalt sütun oluşumları ve heyelan gölü oluşumları gibi “jeosit” alanları olduğundan bahseden Kayabaşoğlu, müzenin yapılmasındaki amacın Kızılcahamam’da bulunan jeopark duraklarının birbirine uzaklığı olduğunu söyleyerek, “Global ağa girmek için bu projede müze olmazsa olmaz. Biz burada insanlara Kızılcahamam’ın bilinmeyen, farklı güzelliklerini ve özelliklerini tanıtıyoruz. Kızılcahamam Belediyesi Jeopark Müzesi, Türkiye’de jeopark müzesi sınıfında ilk olma özelliğini taşıyor. Avrupa Jeoparklar ağına girme yolunda da hızlı bir şekilde yol kat ettik” şeklinde konuştu.

Jeoparkların dünyada birçok yerde ve Türkiye’de de birkaç yerde var olduğunu anlatan Kayabaşoğlu, “Jeoparkların asıl kuruluş amacı; milyonlarca yıl önce dünyamızın oluşumundan sonra volkanik patlamaların ve lavların oluşturduğu kayaçların jeolojik mirasının korunarak günümüze kadar gelmesi. Bizim amacımızda, bu rekreasyon alanlarını tanzim ederek, müzeler oluşturarak, insanlara bunun farkındalığını anlatarak bu mirası bir sonraki nesillere aktarmak” diye konuştu.

“Müzeyi gezen misafirler bilgilenerek, bir kitap okumuş gibi buradan ayrılıyorlar”
Ziyaretçilerin Kızılcahamam’a geldiklerinde termal ve kaplıcalarından yararlandığını ancak Jeopark Müzesi’ne gittiklerinde Kızılcahamam’ın ve dünyanın jeolojik zaman tünelinde bir yolculuk yaptıklarını aktaran Kayabaşoğlu, “İnsanlar burayı gezdikten sonra kendilerinde güzel izler bırakarak buradan ayrılıyorlar. Ziyaretçilerimize burada, dünyanın 4.5 milyar yıllık bir süre içerisinde bu oluşumların ne şekilde ve ne gibi zorluklarla oluştuğunu gösteriyoruz. Buraya gelen misafirler bilgileniyorlar, ayrılırken bir kitap okumuş gibi buradan ayrılıyorlar” dedi.

“Sadece müze değil, eğitim amaçlı da kullanılıyor”
Müzenin sadece ziyaret amaçlı değil, lise ve üniversite öğrencilerinin “coğrafya, yeryüzünün oluşumu” gibi dersleri için de eğitim amaçlı kullanıldığını vurgulayan Kayabaşoğlu, “Genelde 9. sınıf ve üniversite öğrencilerine ‘kayaçlar’ grubu, coğrafya, yeryüzünün oluşumu derslerinde jeopark ve doğa bilimini aşılama eğitimi veriyoruz. Burada 7 yaşındaki çocuktan 70 yaşındaki insana kadar herkesin anlayacağı şekilde dünya oluşumunun anlatıldığı tematik sunumlarımız yer alıyor. Bu müzeyi bireysel olarak gezdiğinizde de, bilgili bir şekilde dolu dolu ayrılıyorsunuz ve dünyaya bakış açınız daha farklı oluyor” ifadelerini kullandı.

İnsanların yaşadığı çevrenin kıymetini bilmesi gerektiğini ve pandemi sürecinde bunun kıymetini daha iyi anladıklarını kaydeden Kayabaşoğlu, doğayı koruma çağrısında bulundu.