Haberler

TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı: "Giderlerse gitsinler” diyenlerin gidici, bizlerin kalıcı olduğunun farkındayız

"Bu topraklarda hekimlik yapmanın gururu her bir meslektaşımıza geri verilmelidir"

25 Haziran 2022 14:58

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, TTB’nin yarın yapılacak 74’üncü dönem merkez konseyi seçimi öncesinde “Yeniden Bir Sağlık Sistemi” için talep ve önerilerini açıkladı. Korur Fincancı "Geleneğinin devamı olan bizler, bu dayatılanın tam aksini gerçekleştirerek mesleğimizin onurunu koruyabileceğimizi biliyoruz. Bunun mücadelesini veriyoruz. Ürettiğimiz değerlerin farkındayız, örgütlü durduğumuz sürece gücümüzün ne kadar büyük olduğunun farkındayız. “Giderlerse gitsinler” diyenlerin gidici, bizlerin kalıcı olduğunun farkındayız" dedi.

TTB Merkez Konseyi, TTB’nin dün başlayan 74’üncü Olağan Seçimli Büyük Kongresi kapsamında bugün Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası önünde, "Emek Bizim Söz Bizim, Sağlıklı Bir Gelecek Ellerimizde" başlıklı basın açıklaması yaptı. Hekimler, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, hiçbir yere gitmiyoruz”, “Emek bizim söz bizim yürüyoruz umuda” sloganları attı.

Yeniden bir sağlık sistemi talebi

Açıklamayı Merkez Konseyi adına Başkan Şebnem Korur Fincancı okudu. Korur Fincancı, şunları kaydetti:

"Sağlık toplumsal bir olgudur. Türk Tabipleri Birliği, toplumcu sağlık perspektifinden politikalarını yürütür. Yeni sağlık sisteminde birinci basamak sağlık örgütlenmesi bütünlüklü, kamusal, toplum sağlığını önceleyen nitelikte yapılandırılmalıdır. Yeni sağlık sisteminde ilaç, tıbbi cihaz ve özel sağlık kuruluşları dahil olmak üzere özel sermayeye bağımlılık ortadan kaldırılmalıdır. Hıfzıssıhha Enstitüsü, modernize edilerek tekrar açılmalıdır. Kamu-özel ortaklığı ile yapılan şehir hastaneleri kamulaştırılarak şirket hastaneleri politikasından tamamen vazgeçilmelidir. İkinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetleri; bilime ve toplum sağlığına uygun kamu hastaneleri ve üniversite hastanelerinde sunulmalıdır.

"Bu topraklarda hekimlik yapmanın gururu meslektaşlarımıza geri verilmeli"

Mezuniyet öncesi ve sonrası tıp eğitimi nitelikli hale getirilmelidir. Liyakat, bilimsel çalışma ve adalet duygusu ile kadrolar açılmalı, özgür ve özerk üniversite yapılarına kavuşmalıdır. Yeni sağlık sisteminde bilim ve teknoloji kâr amacıyla değil; mevcut ve gelecekteki toplumsal ihtiyaca göre kullanılıp geliştirilmelidir. Özelleştirmenin sonucu sayıları gittikçe artan özel hastaneler ise hekimler açısından tam bir emek sömürüsü merkezi haline gelmiştir. Özel hastaneler de kamulaştırılarak hekim ve sağlık çalışanlarının emek sömürüsüne son verilmeli, vatandaşların sağlığa erişim hakkı, ek ücret ödenmeden sağlanmalıdır. Özellikle genç hekimlerin yurtdışına göç etmesine neden olan tüm unsurlar ortadan kaldırılmalı, bu topraklarda hekimlik yapmanın gururu her bir meslektaşımıza geri verilmelidir.

"Giderlerse gitsinler” diyenlerin gidici, bizlerin kalıcı olduğunun farkındayız"

En insani, en toplumsal mesleğin üyeleri olan biz tıp biliminin emekçileri, kabuğumuza hapsolmaya, kısa günün karıyla yetinmeye teşvik ediliyoruz. Hipokrat’tan Agnodice’ye, Paracelsus’tan Trotula’ya, Rudolf Virchow’dan Elizabeth Garret’a sağlığın politikasını ve değerlerini üreten bir hekimlik geleneğinin devamı olan bizler, bu dayatılanın tam aksini gerçekleştirerek mesleğimizin onurunu koruyabileceğimizi biliyoruz. Bunun mücadelesini veriyoruz. Ürettiğimiz değerlerin farkındayız, örgütlü durduğumuz sürece gücümüzün ne kadar büyük olduğunun farkındayız. “Giderlerse gitsinler” diyenlerin gidici, bizlerin kalıcı olduğunun farkındayız. Tüm bu farkındalığı bir slogan halinde damıttık ve aylardır hastanelerimizde, meydanlarda, sokaklarda haykırıyoruz. Haykırmaya devam edecek, hakkımız olanı alacağız. Emek bizim söz bizim!”