Haberler

TİP Hatay milletvekili Gezi Parkı davası tutuklusu Avukat Can Atalay için 7 ilde eş zamanlı eylem düzenlendi

08 Haziran 2023 15:17

TİP Hatay milletvekili seçilen Gezi Parkı davası tutuklusu Can Atalay’ın serbest bırakılması için meslektaşları, İstanbul Adliyesi önünde açıklama yaptı. Meslektaşlarının serbest bırakılması için 7 ilde eş zamanlı eylem düzenlendi.

Sosyal Hukuk’tan avukat Akçay Taşçı, 'Can Atalay’ın tutukluluğunun en başından beri hukuksuz olduğunu ' söyledi.

TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, 'Şu anda Silivri zindanlarında hukuksuzca esir tutulan kişi Can Atalay değil, Can Atalay’ı oylarıyla depremdeki yıkımın hesabını sormak üzere Meclis’e yollayan Hatay halkına yöneliktir'  dedi.

TİP PM üyesi Özgür Urfa, 'Bir kişinin milletvekili olduğunun anlaşılması, izah edilmesi, kabul edilmesi için daha kaç kere tescil edilmesi gerekiyor?' sorusunu yöneltti.

Can Atalay’ın mazbatasını almasına karşın tahliye edilmemesine karşı tepkiler devam ediyor. Adalet İçin Hukukçular, Avukatlar Sendikası, Çağdaş Avukatlar Grubu, Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi, Demokrasi İçin Hukukçular, Kartal Hukukçular Derneği, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi, Sol Hukuk, Sosyal Hukuk ve Yurtsever Hukukçular, Atalay’ın serbest bırakılması için Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi önünde bugün açıklama yaptı.

Sosyal Hukuk’tan avukat Akçay Taşçı, Can Atalay’ın tutukluluğunun en başından beri hukuksuz olduğunu söyleyen Taşçı, şöyle devam etti:

Can Atalay, tutukluluğun gerektirdiği şartları yerine getirmeksizin bütün dava duruşmalarına katılmasına rağmen; burada olacağını, hiçbir yere gitmeyeceğini en başından beri ifade etmesine rağmen kaçma şüphesiyle tutuklandı. Gezi davasının diğer sanıklarıyla birlikte, yurt dışından gelenlerle birlikte yargılaması devam ettiği sürece yurt dışına işleri sebebiyle gidip gelmesiyle birlikte utanmadan kaçma şüphesini o karara yazdılar ve tutukladılar. Devamında Şerafettin Can Atalay, milletvekili seçildi, mazbatasını aldı, Meclis’e kaydı yapıldı ve biz avukatlar olarak hemen, dosyanın yürütüldüğü, hâlen kararın verilmesi gereken merci olan Yargıtay’a başvurumuzu yaptık. Uzun zamandır, 25 Mayıs’tan beri de bu kararın gereğini bekliyoruz. Anayasa'nın 83’üncü maddesi açıkça, seçilmiş bir milletvekilinin hakkında kesin hüküm olmadıkça tutulamayacağını, sorguya çekilemeyeceğini, hakkında yürütülen yargılamanın kesilerek derhal tahliye edilmesi gerektiğini söyler. Anayasa hükmümüz kesindir. Adalet Bakanı böyle bir beyanatta bulunamaz, açıkça bunun bir suç olduğunu düşünüyoruz. Süreç içerisinde yeni bir hükümet kuruldu. Bir kabine belirlendi ve elbette bu kabinenin içerisinde bir de bir Adalet Bakanı var. Bir Adalet Bakanı’ndan beklentimiz bizim, hukukun gereğini yerine getirmesi konusunda, idareye düşen görevleri yerine getirmesidir. Bunun dışında Adalet Bakanı’nın, yargılaması devam eden bir dava hakkında beyanda bulunmak, hüküm vermek, bu hükmün gereğinin yerine getirmesi için salık vermek gibi bir görevi yoktur. Tam tersine, yaptığı herhangi bir beyanat suçtur. Adalet Bakanı dün kendisine sorulan soruya, dava dosyasının dokunulmazlık kapsamı dışında kaldığına dair bir beyanda bulunmuştur. Bu, net bir şekilde yanlıştır. Kesin hüküm verilmemiş bir milletvekili hakkında Adalet Bakanı böyle bir beyanatta bulunamaz. Bunu reddediyoruz. Temel olarak yargıya talimat anlamına gelir. Açıkça bunun bir suç olduğunu düşünüyoruz''

TİP Sözcüsü Sera Kadıgil de bu meselenin yalnızca TİP’in ya da Can Atalay’ın meselesi olmadığına dikkat çekerek şunları söyledi:

Şu anda Silivri zindanlarında hukuksuzca esir tutulan kişi Can Atalay değil, Can Atalay’ı oylarıyla depremdeki yıkımın hesabını sormak üzere Meclis’e yollayan Hatay halkına yöneliktir. Can Atalay’ın seçilmiş milletvekili olduğu konusunda kimsenin en küçük bir şüphesi yok. Sadece atanmış bir adet Adalet Bakanı hariç. Ne dedi bu zat çıkıp? ‘Evet, bir 83’üncü madde var ama Can’a uygulanmaz’ dedi. Neden? Çünkü Can hükümlüymüş. Yalan, Can hükümlü falan değil. Can hukuksuz bir dosyada esir olarak tutuklu bulunuyor şu anda Silivri zindanlarında. 14’üncü maddeden bahsediyorlar. Neymiş efendim, Gezi davası Anayasa’nın 83’üncü maddesine girmezmiş. Hükmü veren kim? Çiçeği burnunda Adalet Bakanı’nın gönlü olsa gerek. Çünkü ortada bir mahkeme kararı yok ve suçluluğu ispat edilinceye kadar herkes masumdur. Seçilmiş bir milletvekilini siyasi iradeyle esir tutmak suçtur. Biz bu suçu her gün, Can’ı serbest bırakmadığınız her dakika, her köşede suratınıza vurmaya devam edeceğiz. Çünkü şunu çok iyi biliyoruz. Can, Can olduğu için değil ve sadece Gezi davası için değil; Hendek’te, Soma’da, Aladağ’da ve Türkiye’nin dört bir yanında sizin işlediğiniz suçlara karşı durduğu için şu an hapiste ama Can çıkacak, Hatay’ın ve tüm suçlarınızın hesabını soracak

Adalet İçin Hukukçular mensubu avukat ve TİP PM üyesi Özgür Urfa da Cumhur İttifakı’nın seçimi kazanmasına karşın yüzde 50’lik kesimi hâlâ teslim alamadıklarının altını çizdi. Urfa, ardından şöyle devam etti:

21 yıl sonra tüm güçleriyle ellerinden gelen her şeyi yapmalarına rağmen bu halkın yarısı keyfiliğe, hukuksuzluğa, adaletsizliğe boyun eğmiyor. Bundan sonra da eğmeyecek. Buradan iktidara bir kez daha açıkça sesleniyoruz. Herkes şahit olsun, tarih de şahidimizdir. 2013 yılında Taksim Gezi Parkı’na o kışlayı nasıl yaptırmadıysak Can Atalay’ın da Silivri Cezaevi’nde esir olarak tutulmasına izin vermeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun, neye mal olursa olsun, Hatay halkının temsilcisini Meclis’e göndereceğiz. Can Atalay’ın milletvekili olduğu dün beşinci kere teyit edildi, resmi olarak tescil edildi. 14 Mayıs’ta seçildi. 25 Mayıs’ta il seçim kurulundan mazbatasını aldı. 30 Mayıs’ta Resmi Gazete’de ilan edildi kesin sonuçlar. 2 Haziran’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne kaydı yapıldı. Dün, 7 Haziran’da Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na aday oldu. Bir kişinin milletvekili olduğunun anlaşılması, izah edilmesi, kabul edilmesi için daha kaç kere tescil edilmesi gerekiyor? Biz yılmayacağız. Gerekirse 50 kere daha, gerekirse 500 kere daha; onlar Can’ı dışarı çıkarmadıkları sürece biz her yerde, her zaman onların karşısına Can Atalay’ı çıkaracağız. Anayasa’yı, kanunları uygulamamak, siyasi iradenin talimatıyla, tavsiyesiyle, telkiniyle, hareket etmek, karar vermek suçtur. Bu suçun hesabı bugün değilse yarın mutlaka sorulur. O imzayı atanlar bunu bir kez daha düşünsünler o imzaları atarken. Bu hesabın nasıl olsa sorulmayacağını, nasıl olsa seçimleri kazandığını düşünerek hareket etmesinler. Bunların hepsi kayıt altına alınıyor. Bu hukuksuzlukların hepsinin hesabı elbette bir gün sorulacak. Biz burada Hatay halkının iradesinin temsilcisi olan Can Atalay’ın hem avukatları hem yoldaşları hem meslektaşları olarak buradayız. Hatay halkının iradesine de aynı zamanda sahip çıkıyoruz. 6 Şubat’ta meydana gelen depremde enkaz altında kalan 10 binlerce insanın hesabını Can Atalay soracak. Hatay halkı soracak, biz soracağız. İşte Can Atalay’ı bu yüzden bırakmıyorlar. O hesabın üstünü kapatmak istiyorlar. O enkazları başımıza yıkmak istiyorlar. Başka enkazlar yaratıp onların altında kalmamızı istiyorlar. İzin vermeyeceğiz. O yıkılan enkazların da hesabını soracağız, Can’ın da hesabını soracağız. Can çıkacak, halkını savunacak

Can Atalay’a özgürlük” yazılı pankart açılarak “Halkın vekili tutsak edilemez” ve “Hatay halkı vekilini istiyor” sloganları atıldı.