28 Nisan 2022 13:48
Danıştay 10. Dairesi’nde, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı’nın iptali istemiyle açılan davaların duruşması sürüyor. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, "İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmek, kadınlara yapılacak en büyük kötülüktür. Bir diğer konu ise Normlar hiyerarşisinde en önce uygulanacak olan dediğim şekilde anayasamızın 90 uyarınca uluslararası sözleşmelerdir. Ve ancak ve ancak bu uluslararası sözleşmeler, TBMM kararıyla onaylanabilir. Eğer ki burada yargı buna bir dur demezse, artık kuvvetler birliğine geçtiğimizin buradan yargı kararıyla da maalesef ki onaylanması anlamı taşıyacaktır" dedi.
Sağkan şunları söyledi;
"Bu davanın birbirinden farklı özellikleri var. Birincisi bu dava aslında Türkiye'de çok can yakıcı bir soruna tekabül eden kadına dönük şiddetle mücadele konusunda iktidarın gösterdiği zaafiyetin ortadan kaldırılmasına dönük bir davadır. BU konuda geri adım atılmasına hiç tahammülümüzün olmadığı bir tarihsel süreci yaşamaktayken, hemen hemen her gün bir kadın cinayeti, kadına dönük şiddet vakaları yaşanırken, bu konudaki failleri en ufak şekilde cesaretlendirecek her türlü hareketten hiddetle kaçınmak gerekirken, çok önemli toplumsal hak ve özgürlükleri savunan bir sözleşmeden ki ismini İstanbul'dan alan İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmek bizce bu ülkede kadınlara, kadın mücadelesine yapılacak en büyük kötülüktür.
Bir diğer konu ise bir o kadar önemli olacak şekilde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin neye tekabül ettiğine ilişkin de bir yargılamadır aynı zamanda. Çünkü bildiğimiz üzere temel hak ve özgürlükleri düzenleyen uluslararası sözleşmeler, anayasamızın 90. maddesi uyarınca kanunlardan bile önce gelmektedir. Normlar hiyerarşisinde en önce uygulanacak olan dediğim şekilde anayasamızın 90 uyarınca uluslararası sözleşmelerdir. Ve ancak ve ancak bu uluslararası sözleşmeler, TBMM kararıyla onaylanabilir. 9 nolu Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapılan açıkça Meclis yetkisinin gasp edilmesidir. Bu durum şuna işaret ediyor, eğer ki burada yargı buna bir dur demezse, yargı gerçekten fren ve denetleme mekanizmasını burada görmezse Türkiye Cumhuriyeti'nde Meclis yetkisininin gasp edilmesinin bu sisteme uygun olduğunun onaylanacağı ve tezhip edileceği anlamına gelir ki bu da artık Türkiye'de artık kuvvetler ayrılığının değil yasama ve yürütmenin tek bir kişide birleştiğinin açık ilanıdır. Artık kuvvetler birliğine geçtiğimizin buradan yargı kararıyla da maalesef ki onaylanması anlamı taşıyacaktır."
Kaynak: ANKA
© Tüm hakları saklıdır.