20 Temmuz 2020 15:08
Ayasofya'nın ibadete açılmasının ardından tartışmalar sürüyor. İktidar bir yandan da kadına şiddetin önlenmesinde kritik bir öneme sahip İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmeyi tartışıyor.
Gündemdeki tartışmalı başlıkları Murat Sabuncu'ya değerlendiren toplum bilimci Prof. Sencer Ayata, "AKP değişime karşı kürek çekiyor; gençler yapısal olarak kopuyor" dedi.
Sabuncu'nun sorularını yanıtlayan Ayata, Ayasofya'nın ibadete açılmasındaki siyasi boyuta dikkat çekerek, "Neden şimdi?" ve "Münferit bir olay olarak mı, yoksa bir sürecin parçası olarak mı görülmeli?" sorularının sorulması gerektiğini ifade etti. İstanbul kimliğini inceleyenlerin önemli bir bölümünün 'kozmopolit' İstanbul üzerinde durduğunu belirten Ayata, "Bir zamanlar kültürel çeşitlilik içinde görülen İslamcı hareket, bugün kozmopolit İstanbul'a çok ağır bir darbe vurdu. Bu medyada çok konuşulmuyor" diye konuştu.
Prof Sencer Ayata, "Bu iktidar, ekonomik sermayesiyle ayakta duran bir iktidar. Taraftarlarına kaynak dağıtma üzerine kurulu bir sistem. Şimdi ekonomik kaynaklarda daralma olduğunu biliyoruz. Siyasi sermayeye bakınca iki boyut görüyorum. Bir taraftan muazzam bir güç, ama büyük bir risk altında. Ekonomik sermayeniz daraldıkça nerede güçlü hissediyorsunuz? Sembolik sermayede. Oradan atağa kalkıyorsunuz" değerlendirmesinde bulundu.
Muhalefetin, Ayasofya konusunda iktidarın beklentisini boşa çıkardığını belirten Ayata, muhalefetin tutumunu akıllıca bulduğunu ifade ederek, "Bu iktidar cenahında biraz üzüntü yarattı. Yumruğunuzu sallıyorsunuz ama boşa gidiyor. Biz bunun için mi yapmıştık anlamında... Buradan bakarsak muhalefet bir oyunu püskürttü. Ekonominin, vatandaşın gündeminin bambaşka olduğu dönemde konunun Ayasofya'ya çekilmesini soğutmaya çalıştı. Ama soğuttu mu, soğutmadılar " diye konuştu.
Ayata, üzerine çalıştığı muhafazakarlık kavramına da değindi ve şöyle konuştu:
Bir kere muhafazakarlık yeni bir kavram. Muhafazakarlık, bu ideolojik hegemonyayı baskılamak için kullanılan bir kavram. Toplum muhafazakar bir toplum diye çiziliyor. Her şeyini muhafazakarlara göre ayarlama mecburiyeti getiriyor. Araştırmaları incelediğimde görüyorum ki, muhafazakarım diyenler azınlığa düşmüş durumda. Ama ideolojik hegemonya size muhafazakarlığı dayatıyor. 'Ne kadar reel' sorusunu çok sormuyoruz. Türkiye'de dini muhafazakarlık azalırken, milli muhafazakarlık daha çok yükseliyor" dedi.
İstanbul Sözleşmesi konusunda görüşlerini dile getiren Ayata, bu konuda AKP'nin ikiye bölündüğünü ifade etti. Bir tarafın sözleşmeyi iptal etmek istediğini, diğer tarafın ise sahiplendiğini söyledi. İstanbul Sözleşmesi'yle kadın erkek eşitliğinin hedef alındığını ifade eden Ayata "O görüşe göre kadın ve erkeğin fıtratı vardır. Hem ilahi düzenleme hem de doğal olarak kadının yeri evidir, çocuğuna bakmaktır. Erkek geçimi sağlar vs. Bu kadın erkek eşitliğinin en temelde karşısında olan bir zihniyet. Fıtrattan dolayı ayırdığınız zaman kadını erkek üzerinden okuyorsunuz. Atatürk'e bir referans atlanıyor: 'Kadın bizzatihi bir varlıktır' diyor. Kadın babası üzerinden okunamaz diyor. Bugün karşı çıkılan budur işte" diye konuştu.
Prof. Sencer Ayata sözlerini şöyle sürdürdü:
"AKP iktidarı, gençlik tabanını kesinlikle kaybediyor. Zihniyet ve siyasi mücadele teknikleri, stratejisi itibariyle akıntıya karşı kürek çekiyor. Bunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü toplum başka bir yöne doğru gidiyor. Değişime bir yere kadar dur dersiniz. Zorla ataerkil değerleri direterek, dini örgütlenme lobilerine pirim vermek kısa sürede çalışmaz. Gençlerin kopuşu çok daha yapısaldır. Türkiye'de Z Kuşağı'ndan da önce başlayan gençlerin kopuşu var. Genç oyları tekrar alması için AKP'nin kendisi olmaktan çıkması lazım."
© Tüm hakları saklıdır.