ABD’li ünlü moda tasarımcısı ve şarkıcı Paris Hilton, This is Paris isimli belgeselde şöhret perdesini aralayarak hayatının bilinmeyen yönlerini gözler önüne seriyor.
Hilton, YouTube Originals’ta yayımlanacak belgeselde ilk gençlik yıllarında ABD’nin Utah eyaletinde kaydolduğu yatılı okul Provo Canyon School’da karşılaştığı istismarı açıklıyor.
"Dönüştüğüm güçlü kadınla gurur duyuyorum"
Independent Türkiye'nin aktardığına göre, People’a konuşan 39 yaşındaki ünlü isim, “Gerçeği çok uzun süre sakladım. Fakat dönüştüğüm güçlü kadınla gurur duyuyorum. İnsanlar hayatımdaki her şeyin benim açımdan kolay olduğunu sanabilir ama dünyaya gerçekten kim olduğumu göstermek istiyorum” ifadelerini kullandı.
NTV'nin Daily Mail'in haberinden aktardığına göre ünlü isim şu ifadeleri kullanarak o günlerini hatırlıyor:
"Her yerden daha kötü olacağını biliyordum… Bir okul olması gerekiyordu ancak (sınıflar) hiç de odak noktası değildi. Uyandığım andan yattığım ana kadar bütün gün yüzümde bağırıyor, beni azarlıyor, sürekli işkence ediyorlardı. Orada çalışanlar korkunç şeyler söylerdi. Sürekli kötü hissetmeme neden oluyorlar ve bana zorbalık ediyorlardı. Bence onların amacı bizi ruhen parçalamaktı. Ve fiziksel olarak istismar ediyorlardı, vuruyorlardı ve boğuyorlardı. İtaatsizlik etmekten korkalım diye çocuklara korku aşılıyorlardı."
Hilton ayrıca kaçmaya çalıştığı için onu ihbar eden sınıf arkadaşını kastederek, “Oradaki kimseye güvenemezdiniz” dedi. Ünlü şarkıcı sonrasında ceza olarak tecrit edildiğini belirtti ve “Bazen günde 20 saat bunu ceza olarak kullanırlardı” dedi.
Belgeselde Hilton’un okuldan üç arkadaşı da görünüyor ve onlar da benzer iddialarda bulunuyor. Hilton o günlere dair şu ifadeleri ekliyor:
"Panik atak geçiriyordum ve her gün ağlıyordum. Çok mutsuzdum. Kendimi mahkum gibi hissediyordum ve hayattan nefret ediyordum."
Yaşananlara dair ailesine hiçbir şey anlatmadığını söyleyen Hilton, “Ailemle konuşma fırsatım gerçekten olmuyordu, belki iki veya üç ayda bir kez. Dış dünyadan soyutlanmıştık. Ve onlara bir kez anlatmaya çalıştığımda başım o kadar belaya girdi ki tekrar söylemekten korktum. Telefonu alıp ya da yazdığım mektupları yırtarak, ‘Kimse sana inanmayacak’ diyorlardı” diye belirtti.