Haberler

Kemal Kılıçdaroğlu parti grup toplantısında konuştu (25 Temmuz 2017)

25 Temmuz 2017 18:28

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çağlayan Adliyesi'nde görülen Cumhuriyet davasında tutuklu yargılanan 12 gazetecinin serbest bırakılması çağrısında bulundu. Kılıçdaroğlu "Cumhuriyet'le yaşıt bir gazete. Bütün ömrü FETÖ gibi suç örgütleriyle mücadele eden bir gazete. Şimdi bu gazetenin yazarlarını alıyorsunuz, FETÖ'yle iltisaklı diye hapse atıyorsunuz. Aklın mantığın alacağı şey değil" dedi. Kılıçdaroğlu, tutuklu gazetecilerin isimlerini sayarak "Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Güray Öz, Hakan Kara, Turhan Günay, Musa Kart, Bülent Utku, Kemal Güngör, Ahmet Şık, Emre İper. Umuyoruz bu arkadaşlar serbest bırakılırlar" dedi. 'FETÖ lideri' suçlamasıyla Türkiye'de gıyaben yargılanan Fetullah Gülen'in "15 Temmuz'u Atatürkçü, ulusalcı subaylar yapmış olabilir" sözlerini de sert bir dille eleştiren CHP lideri, ""Bir densiz kalkmış şu açıklamayı yapıyor; '15 Temmuz'u Atatürkçüler, ulusalcılar yapmış olabilir' diyor, bunu FETÖ terör örgütünün lideri diyor. Sen ordudaki Atatürkçü paşaları ortağınla birlikte temizlemedin mi?" diye sordu. Kılıçdaroğlu, "Yine o dönemde de mazlumlara biz sahip çıktık. AK Parti size devleti teslim etti, savcınıza kurşun geçirmez araba tahsis etti. Onlar size hocaefendi diyorlardı. Her istediğinizi verdiler" diye konuştu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkan detaylar şöyle: "Bodrum ve çevresinde bir deprem yaşadı ama belediyelerimiz, belediye başkanlarımız süratle olaya müdahil oldular. Bütün Bodrumlulara buradan geçmiş olsun dileklerimizi iletelim. Basın özgürlüğü sadece bizim için değil, demokrasisi gelişmiş tüm ülkeler için önemli. Dün 24 Temmuz'du. Basın Bayram ve Sansürün Kaldırılışının 109. Yıldönümü. 109 yıl önce basın üzerindeki baskılar kalktığı için bayram ilan edilmiş. 109 yıl sonra Türkiye'de basın özgürlüğü yok. Acı tabloya bakın. Özgürlükler her alanda ilerliyor. Bunun önüne set çekiliyor. Basın bayramı kutlanmadı. Aynı gün Cumhuriyet'in davası görülüyor. Cumhuriyet gazetesi. Cumhuriyet'le yaşıt bir gazete. Bütün ömrü FETÖ gibi suç örgütleriyle mücadele eden bir gazete. Şimdi bu gazetenin yazarlarını alıyorsunuz, FETÖ'yle iltisaklı diye hapse atıyorsunuz. Aklın mantığın alacağı şey değil. Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Güray Öz, Hakan Kara, Turhan Günay, Musa Kart, Bülent Utku, Kemal Güngör, Ahmet Şık, Emre İper. Umuyoruz bu arkadaşlar serbest bırakılırlar. En büyük arzumuz budur. Kadri Gürsel'in çocuğunu kucaklamasına izin vermiyorlar. Düşünün Ahmet Şık'a soruyorlar. "Servetin?" "Tek dikili ağacım, kızım" diyor. Medya bu hale getirilmeli miydi? İddianameyi hazırlanan savcı da FETÖ'den yargılanan birisi. " "Bunların külahlı bir adamı vardı ya..." "Sevr anlaşması nedir? Osmanlı'nın toprak büyüklüğü 5.5 milyon kilometrekareydi. Sevr imzalandığında alan aşama aşama 470 bin kilometrekareye düştü. İzmir'in egemenliğini Yunanistan'a veriyorlar. Toplam Osmanlı'nın ordusu 50 bin kişi olacak diyorlar. Bunların külahlı bir adamı vardı ya, 'Keşke Yunanistan kazansaydı' diyen, ve o adama dokunmayan yargı ve ses çıkarmayan hükümet, onların ikisine de lanet olsun diyorum." "Lozanı küçümseyenlerde vicdan, ahlak var mıdır!" "Neden Osmanlı bu hale geldi? Neden Osmanlı parçalandı? Hiç bunun üzerinde düşünen yok. Bu ülkeyi kuran irade ben Sevr'i tanımıyorum diyor. Milletin azim ve kararlılığıyla yeni bir Cumhuriyet inşa edildi. Sevr'den 3 yıl sonra yeni bir masa kuruldu, Lozan'da. Atatürk'e dil uzatanlarda vicdan var mıdır acaba? Lozan'ı küçümseyenlerde vicda, ahlak var mıdır? Bunların tamamının bilinmesi lazım. Son 15 yılda Lozan'dan bu yana ilk kez Türkiye toprak kaybına uğradı. 12 adasını Yunanlara teslim etti, Süleyman Şah Türbesi'ni kaçırdı. Türbenin bulunduğu yer bize ait. Terör örgütlerinden toprağını bırakıp kaçıyorsun. Sen önce onun hesabını vereceksin. Hangi gerekçe ile kaçırdın, koruyamadın orayı?" "Buradan bütün AB'ye seslenmek isterim" "Dış politika ciddi iştir. İç politikaya malzeme edilmez. Türkiye'nin, 80 milyonun orta ses çıkarması gereken bir alandır. İç politikaya malzeme edersen duvara toslarsın. 15 yıl önce herkesle barışık olan bir Türkiye, herkesle düşman olan bir Türkiye sürecine evrildi. Buradan bütün AB'ye seslenmek isterim; Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir ve Türkiye Cumhuriyeti AKP'den ibaret değildir. Biz çocuklarımıza güzel bir Türkiye bırakmak zorundayız. Ortadoğu'nun şamar oğlanına dönen bir Türkiye değil. Bir şey söyleyip ertesi gün vazgeçen bir Türkiye değil. Bizim ana hedefimiz bu, amacımız bu." "İsrail'in Mescid-i Aksa'da ibadeti yasaklamasını asla kabul edemeyiz" "Son günlerde Filistin yeniden kaynamaya başladı. Biz İsrail ve Filistin halklarının kavga etmesini istemeyiz ama İsrail hükümetinin Mescid-i Aksa'da ibadeti yasaklamasını asla ve asla kabul edemeyiz. Her hükümetin her inanca saygı göstermesi lazım. İsrail'in Mescid-i Aksa'da ibadeti yasaklamasını asla kabul edemeyiz. İsrail hükümeti Cenevre protokolünü ihlal etmemelidir. Bir sinagoga Türkiye'de, İstanbul'da saldırı düzenlemek insana saldırı düzenlemektir. Herkesin inancına saygı göstermek hepimizin ortak görevidir. Bir başka yerdeki olay dolayısıyla Türkiye'deki vatandaşlarımızı üzmek doğru değil. Kudüs hoşgörünün merkezi olmalıdır." "Bir densiz kalkmış, '15 Temmuz'u Atatürkçüler yapmış olabilir' diyor" "Bir densiz kalkmış şu açıklamayı yapıyor; "15 Temmuz'u Atatürkçüler, ulusalcılar yapmış olabilir" diyor, bunu FETÖ terör örgütünün lideri diyor. Sen ordudaki Atatürkçü paşaları ortağınla birlikte temizlemedin mi? Yine o dönemde de mazlumlara biz sahip çıktık. AK Parti size devleti teslim etti, savcınıza kurşun geçirmez araba tahsis etti. Onlar size hocaefendi diyorlardı. Her istediğinizi verdiler. 169 general verdiler, üniversiteler verdiler, rektörler verdiler, yüzlerce okul verdiler, yüzlerce dershane verdiler. Emniyet müdürleri verdiler, istihbaratçı sorunumuz var dediniz, istihbaratçılar verdiler, size banka kurdurdular, kurdeleleri kestiniz. Yüzlerce binlerce öğretmen verdiler. müsteşarlar verdiler ve siz daha da ileri gittiniz. Biz Türkiye'nin bütün sırlarınız istiyoruz, kozmik odayı istiyoruz dediniz, kozmik odayı da verdiler. Kozmik odayı bir terör örgütüne vermek vatana ihanettir, ihanet edenler de iktidardadır. Utanmadan sıkılmadan, bu darbe girişimini Atatürkçüler yapmış diyorlar. Asıl sorunlu seninle birlikte sana devleti teslim edendir. Sana devleti teslim edenlerde er geç hesabını soracağız, kimse unutmasın. Demiştik ki bir ipte iki cambaz oynamaz, biri düştü, diğeri duruyor. O da hesabını verecek göreceksiniz. "Savcı dosyayı yeniden açmak istiyor" 9 Şubat 2009'da flaş diskteki bütün bilgiler bir dosyaya aktarılır ve dosya bir şey yok diye kapanır. Bu flaş bellekte 15 bin subay ve astsubay içeren bilgi ve belge vardı. Yaşam biçimi ve alışkanlıklarına dair bilgiler vardı. 86 general hakkında özel fişleme bilgileri vardı. Örgütle bağları, himmet ilişkileri vardı. Elimine edilmek istenen TSK mensuplarının nasıl şikayet edileceği yazışma örnekleri vardı ve bu dosya 2009'da kapatıldı. 2007'de Tuncay Bey teslim ediyor, 2008'de gözaltına alınıyor, 6 yıl hapishanede kalıyor. Orduya teslim ettiği önemli bilgilerin tamamı yine silinir. Tuncay Özkan yargılanırken dönemin başbakanı ben bu davaların savcısıyım diyor. Soru şu; bu flaş diskteki bilgileri incelemek üzere kurulan Güneş Çalışma Grubu iktidarın bilgisi dahilinde kurulmuş mudur? Kurulmuşsa bu dosya kapatılırken Başbakan kimdi, Adalet Bakanı kimdir, Milli Savunma Bakanı kimdi, onların tamamının açığa çıkması lazımdı. Bu flaş disktekiler yok sayılmasaydı bugün ne 250 şehidimiz ne de 2193 gazimiz olmayacaktı. Şimdi Tuncay Bey, yılların gazetecisi, aldığı bilgileri birden fazla yerde tuttu. Savcı şimdi, 15 Temmuz'dan sonra dosyayı yeniden açmak istiyor, diyor ki bilgiler sizde, verin dosyayı açacağız. Bir vatansever olarak her türlü teröre karşı çıkan bir insan olarak biraz sonra gidecek, bir örneğini İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na verecek."