Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, düzenlediği haftalık olağan basın toplantısında gündemin öne çıkan konu başlıkları hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Düzenlediği basın toplantısında adalete olan güvenin her geçen gün zayıfladığını belirten Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu, “Bu kötü gidişata artık bir son vermek gerekiyor. Bu artık ihtiyaç değil, zarurettir. Saadet Partisi olarak biz, bu zaruretin yerine getirilmesi için ısrarlı tutumumuzu devam ettirmekte kararlıyız. Bizim prensiplerimizin içinde adaletle, liyakatle ve şefkatle birlikte bir de ahlak ve insaf prensibi vardır. Eğer biz insafı bir kenara bırakırsak devlet zulüm mekanizması haline gelebilir” şeklinde konuştu.
“Türkiye kişi veya partiler ile bütünleşmez"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye ile AK Parti’nin kaderinin bütünleştiği yönündeki açıklamalarını eleştiren Karamollaoğlu, “Türkiye’nin kaderi hiçbir zaman bir partinin ya da bir kişinin kaderi ile bütünleşmemiştir, bütünleşmeyecektir. Bir ülkenin kaderinin; bir kişinin veya bir partinin kaderiyle bütünleşmesi o ülkenin başına gelebilecek en büyük felaketlerdendir. Bugün yolsuzluk, rüşvet, rant, itibar uğruna israf etmek, adam kayırmak ve bir kişiye sorgusuz sualsiz itaat, AK Parti’nin kaderi olabilir ama Türkiye’nin kaderi değildir” dedi.
“Halkın tercihlerine ket vuruluyor"
Geçtiğimiz hafta sonu partisinin Diyarbakır’da bir dizi programlara katıldığını hatırlatan Karamollaoğlu, belediyelerin kayyumlar ile yönetilmesini eleştirdi. Karamollaoğlu, “Diyarbakır, yıllardır mahalli idarelere seçilenlerle değil de birileri tarafından tayin edilenlerle idare ediliyor. Bu, seçildikten sonra şahıslara karşı yapılan bir tavır değil, halkın tercihine bir ket vurmak demektir. Eğer aday gösterilenlerin bir problemleri varsa başta aday gösterilmesine engel olmak gerekir. Seçimden sonra görevden almak esas itibarıyla halkın tercihlerine ket vurmak anlamına gelir. Ayrışma, kutuplaşma meydana gelir” dedi.
“Sınav sistemi yeniden düzenlenmeli"
Milyonlarca gencin geçtiğimiz hafta sonu ter döktüğü YKS ile ilgili de şu eleştirileri yaptı:
“Bu sınav sistemlerinin yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Ben, İngilizce bildiğimi düşünüyorum ama emin olun, İngilizce sorularına bakınca şaşırıyorum. Bu kadar ince ayar sorularla bir öğrencinin İngilizce seviyesini ölçemezsiniz.”
“Adalete olan güven zayıflıyor"
Adalet kurumuna ve adalete olan güvenin her geçen gün zayıfladığını belirten Karamollaoğlu, “Mafya-siyaset-medya üçgeninde ortaya atılan iddialar hukuksuz ve karanlık işler, güç ve suç ortaklıkları artık mide bulandırıcı bir hâl almaktadır. Esas endişe verici ve üzücü olan bu kadar kirli ortaklıkların ortalığa saçılmasına rağmen kimsenin kılının kıpırdamamasıdır. Hükümet, adalet mekanizması ve tüm kurumlarıyla bunların üzerine gitmek zorundadır. Bu sessizlik ve görmezden gelme hali, sorumlu olan herkesi dolaylı olarak suça iştirak etmiş sayabilir. Bu ağır iddialar karşısında iktidar suspus, savcı ve hakimlerin eli kolu bağlı, medya ise bu konuları görmüyor” sözlerini dile getirdi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın 'bağımsız ve tarafsız adalet' açıklamaları ile ilgili de konuşan Karamollaoğlu, açıklamanın sadece sözde kalmamasını temenni ederek şunları kaydetti:
“Bu kötü gidişata artık bir son vermek gerekiyor. Bu artık ihtiyaç değil, zarurettir. Saadet Partisi olarak biz, bu zaruretin yerine getirilmesi için ısrarlı tutumumuzu devam ettirmekte kararlıyız. Bizim prensiplerimizin içinde adaletle, liyakatle ve şefkatle birlikte bir de ahlâk ve insaf prensibi vardır. Eğer biz insafı bir kenara bırakırsak devlet zulüm mekanizması haline gelebilir.”
Basın toplantısının devamında sosyal medyada sesini duyurmaya çalışan ve cezaevine girme ile karşı karşıya kalan Ayşe Özdoğan için çağrıda bulunan Karamollaoğlu, şunları söyledi:
“Çağrım şudur; adil ve vicdanlı olun. Bugün gücü elinde tutanlar kimsesiz ve mazlum olanlara bu muameleyi reva görürken bizzat bu yapıyı besleyerek bu ülkenin başına bela etmiş sorumluların görmezden gelinmesi vicdanları yaralamaktadır.”
"Kanal İstanbul ihtirası ve inadı yüzünden, ülkemizin ve insanımızın bir yüz yılı daha çalınmak isteniyor”
İktidarın Kanal İstanbul için sürdürdüğü ısrara da dikkat çeken Karamollaoğlu, “Marmara Denizi, müsilaj tehdidi ile karşı karşıyayken, küresel iklim krizinin her geçen gün şiddetini artırdığı bir süreçten geçerken, daha da vahimi büyük İstanbul depremini beklerken; iktidar, Kalan İstanbul’u dert edinmek yerine; Kanal İstanbul’a odaklanmış durumdadır. Giderayak yaptıkları bu projenin maliyeti ve getireceği sıkıntılar ise geleceğimizi ipotek altına alacağa benziyor. Kanal İstanbul ihtirası ve inadı yüzünden, ülkemizin ve insanımızın bir yüz yılı daha çalınmak isteniyor” diye konuştu.
Sözlerinin sonunda partilerinin devam eden ‘Geçim İttifakı’ kampanyası ile ilgili yaptıkları çalışmalara da değinen Karamollaoğlu, “Biz toplumun tüm kesimleri ile bir araya geliyor, dertlerini dinliyoruz. Kime dokunsak bin âh işitiyoruz. Geçim İttifakı çerçevesinde tüm kesimlerin derdini dinliyor, çözüm önerilerimizi anlatıyoruz. Esnafımızı, çiftçimizi, işçilerimizi dinledik; öğrencilerimizi, kadınlarımızı, emeklilerimizi, engellilerimizi ve mağdur bütün kesimleri de dinleyeceğiz. Yaşanan haksızlıklara, hukuksuzluklara, yolsuzluklara ve yanlış yönetim anlayışına itirazlarımızı dile getirmek ve insanımızın her birinin sesine ses olmakta kararlıyız” şeklinde konuştu.