Haberler

"İnsan Hakları Eylem Planı'nın inandırıcılık sorunu var; temel sorunlar çözülmedikçe kozmetik kalır"

Rıza Türmen, Fikret Bila ve Gökçer Tahincioğlu yorumladı

02 Mart 2021 17:19

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9 amaç, 50 hedef, 393 faaliyet başlığında ‘İnsan Hakları Eylem Planı’nı açıkladı. Erdoğan’ın açıkladığı ‘Eylem Planı’nı değerlendiren eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen, Türkiye’de halihazırda yaşananların ve AKP ile MHP’nin söylemlerinin, açıklanan planı inandırıcı kılmadığını söyledi.

‘İnsan Hakları Eylem Planı’ için “İktidarın uygulamalarının tekzibi gibi duruyor” yorumunu yapan T24 yazarı Fikret Bila ise iktidarın güncel sorunları çözme kapasitesini yitirdiğini,  bu nedenle niyete ve temenniye dayalı bir projeye yöneldiğini dile getirdi.

Fikret Bila yeni anayasa ve planın 2023'e hazırlık olduğunu belirtti.  

Eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen, T24 yazarı Fikret Bila ve T24 Ankara temsilcisi Gökçer Tahincioğlu, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı'nı yorumladı. 

TIKLAYIN - Erdoğan, '9 amaç, 50 hedef' içeren İnsan Hakları Eylem Planı'nı açıkladı

“Dışarısı ile hiçbir ilişkisi yoktur deniliyor ama öyle değil”

Açıklanan planın Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği tarafından hazırlanan bir projenin parçası olduğunu söyleyen Türmen, projenin insan hakları ve hukuk devleti konularının AB standartlarına uyumlu hale getirilmesi amacı taşıdığını ifade etti. Projenin adil yargılama, güvenlik hakkı ve ifade özgürlüğü ayağının olduğunu belirten Türmen, “Dışarısı ile hiçbir ilişkisi yoktur deniliyor ama öyle değil” dedi. 

‘Eylem Planı’nın nasıl hazırlandığı konusunda bir bilgi olmadığını ifade eden eski AİHM Yargıcı Türmen, kendisinin tanıdığı insan haklarıyla uğraşan kurumların hiçbirinin bu çalışmada yer almadığını söyledi. Türkiye’nin çok ağır insan hakları sorunlarının olduğunu ancak açıklanan planın bunlara bir çözüm getirmediğini kaydeden Türkmen, şöyle konuştu:

“Örneğin basın özgürlüğü ile ilgili söylenen somut hiçbir şey yok ortada. Güçlendirilecek deniyor ama nasıl güçlendirilecek. İçeride gazetecilik faaliyeti nedeniyle yatan bir yığın gazeteci var bunların sorunlarına ne olacak. İnsan hakları dediğiniz zaman bunlar evrensel değerler ve bunların evrensel standartları var. Bunun Avrupa standartlarına uygun hale getirilmesini istiyorsanız o zaman uluslararası sözleşmelerden bahsetmek lazım. Avrupa Sözleşmesi ve İnsan Hakları Mahkemesi'nden hemen hemen hiç söz edilmedi. 

“Uluslararası sözleşmeler ağı tamamen bir tarafa itilmiş durumda”

“Bu eylem planının okunmasından bir hafta sona Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Osman Kavala kararının uygulanmaması karşısında Türkiye'ye bu kararın uygulatılması için nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini görüşecek. Böyle bir durumda AİHM kararlarından hiç bahsedilmemesi çok büyük bir eksiklik. İnsan hakları yerli ve milli olamaz. İnsan hakları sadece uluslararası düzeyde ele alınabilir. Sadece bu değil kadına şiddetten bahsediyorsunuz ama İstanbul Sözleşmesi’nden söz etmiyorsunuz, çevreden söz ediyorsunuz ama Paris Antlaşması’ndan söz etmiyorsunuz. Uluslararası sözleşmeler ağı tamamen bir tarafa itilmiş durumda”

“Öyle olunca uluslararası standartlara uygun reform yapılması gibi bir amaç nasıl gerçekleşecek bunu merak ediyorum. Bir de inandırıcılık sorunu var. Dünya kadar şeyden söz ediyorsunuz ama aynı anda HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırılması söz konusu, dünya kadar insan cezaevinde hukuksuz yere yatıyor.  Bir yığın toplantı gösteri yürüyüş hakkı ihlali var.”

“Siz insan haklarından söz ediyorsanız yargı bağımsızlığını sağlamanız, hukuk devletini yeniden kurmanız,  keyfiliğe son vermeniz ve bu yasa maddelerini düzeltmeniz lazım. Bu temel sorunları çözemediğiniz sürece yaptığınız her şey ister istemez doğru olan şeyler bile kozmetik bir takım şeylerden ibaret kalacaktır. Türkiye'yi içinde bulunduğu durumdan soyutlayarak da bu yargı paketini kapatamazsınız. İnsan hakları çerçevesinde içinde bulunduğu durum çerçevesinde yargı paketini görmeniz lazım. “

Fikret Bila: Yaşadığımız Türkiye ile Cumhurbaşkanının çizdiği ülke arasında çok büyük mesafe var

Açıklanan ‘İnsan Hakları Eylem Planı'nda evrensel kurallar konusunda bir niyet saklama hali olduğunu ifade eden T24 yazarı Fikret Bila, şu anda geçerli olan anayasada zaten ifade özgürlüğü gibi konuların teminat altında olduğunu ancak mevcut hükümlerin uygulanmadığını söyleyerek “Mevcut hükümleri uygulamıyorsunuz ve AİHM tarafından mahkum ediliyorsunuz. Şimdi ise teminat altına alınacak taahhüdünde bulunuyorsunuz. Bu biraz da kendi uygulamalarının tekzibi gibi duruyor” dedi. 

“'Bunlara biz nasıl inanalım' diye sormak geliyor içimden”

İnsan Hakları Eylem Planı için “2023’te yeni anayasa ve çok sağlam insan haklarına dair eylem planı üzerine, uzaya çıkış oradan Ay’a iniş gibi seçime dönük bir manzume olarak görüyorum” diyen Bila şöyle konuştu:

“Daha son pakette yaptığı düzenlemeleri uygulamadı iktidar. Ne diyordu eleştiri amaçlı yazılan haber ve yazılar suç oluşturmaz deniliyordu. Ama o hüküm yasaya girdi ondan sonra Müyesser Yıldız tutuklandı. Tweet atan insanlar gözaltına alınıp götürüldüler. Bunlara biz nasıl inanalım diye sormak geliyor içimden.”

“İktidar kanadı zaten suçlayıcı ve hedef gösterici bir üsluba sahip. Boğaziçi’de rektör protestosu yapan öğrencileri terörist diye nitelendiriyor siyaset, o gece sabaha doğru öğrencilerin evleri basılıyor ve çocuklar götürülüyor. İfade ve düşünce özgürlüğü daha da güçlendirilecek diyorsunuz, arka arkaya vekillerle ilgili fezlekeleri Meclis’e göndermiş durumdasınız. Bu fezlekelere ‘hayır oyu verirseniz siz de PKK’lısınız’ diye bir tarif yapıyorsunuz. Burada konuşulan ile yapılan arasında o kadar büyük fark var ki inandırıcılık sorunu buradan çıkıyor. Bir güvensizlik var.”

“Siz yargıyı, yasamayı ve medyayı, bu üç erki kontrolünüz altına aldıktan sonra demokrasiden ve özgürlükten bahsederseniz bunun inandırıcı olması çok zor.” 

Yargı siyasetin beklentisine göre karar verme çabası içerisinde. Mahkemeler kurum olarak hedef gösteriliyor. AYM’nin kararını uygulamayan alt mahkemeyi savunuyorsunuz, AYM’nin gereksizliği üzerine bir demeç verip değişiklik talep ediyorsunuz. Böyle bir ortam içerisinde dünyanın en demokratik anayasasını da çıkarsanız, uygulama böyle olduğu sürece bu hem iç hem dış kamuoyunda önemli bir inandırıcılık ve güvensizlik sorunu yaratır.”