16 Aralık 2020 16:56
Ekonomist Mustafa Sönmez'in Halk TV’deki “Parametre” programına konuk olan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu İBB’nin metro yatırımlarını devam ettirebilmek amacıyla gerçekleştirdiği Eurobond ihracıyla ilgili Hazine’den onay alamadıkları bilgisini canlı yayında kamuoyu ile paylaştı. İmamoğlu, “Borçlanmamızla ilgili onayın Ankara’dan, Hazine’den çıkmasını bekliyoruz. 16 milyon İstanbullu için, AK Parti belediyeleri döneminde başlatılmış ama bitirilemeyen metrolar bitsin diye bunu istiyoruz” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu, “Metro ihaleleri de yapılmış ama bunların finansman işi çözülmemiş. Metro, İBB’nin kendi öz bütçesinden döndürebileceği bir iş değildir. Aslında bu tür işlerin tamamı çok uzun vadeli borçlanmalarla yürütülebilecek imalat işidir. Ne yazık ki bizim aldığımız işlerin birçoğu finansman sorunu çözülmemiş bir süre sonra da durmuş. 301 milyon Euro'luk bono tahvil başvurumuz askıya alındı. Borçlanmamızla ilgili onayı Ankara'dan, Hazine’den onaylamasını bekliyoruz. 16 milyon İstanbullu için AKP belediyeleri döneminde başlatılmış ama bitirilemeyen metrolar bitsin diye bunu istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Sönmez’in İSKİ’nin “su zammı” talebi ve Meclis’ten geçemeyen yeni Halk Ekmek büfeleriyle ilgili sorularına ise İmamoğlu “Her şeyde siyaset yapın da; bazı şeylerde yapılmaz siyaset. Ekmeğin siyaseti ne? Büfe koydurtmuyor. Suyun siyaseti ne? İşin suyunu çıkarıyorlar” şeklinde cevap verdi.
İmamoğlu'nun yanıtı şöyle;
“Su meselesi benim biraz canımı sıkıyor. Aslında biraz da üzülüyorum. Gülüyorum biraz da. Niye? Ya her şeyde siyaset yapın da; bazı şeylerde yapılmaz siyaset. Şimdi bunlar suda yapıyor, ekmekte yapıyor. Ekmeğin siyaseti ne? Büfe koydurtmuyor. Suyun siyaseti ne? İşin suyunu çıkarıyorlar. Yani o kadar kötü ki dil ve anlatım biçimi. Biz devraldığımızda, bizim talebimizle suyu 4 liraya indirdik. Ne zaman? İlk seçim yapıldığında; yani o 18 günlük ara dönem var ya, o dönemde yapıldı bu indirim. 3 ay sonra, 2 yıl olacak. 2 yıl önce, biz, İstanbullunun cebinden yüzde 35-40 daha fazla çıkan su parasını ucuzlattık bizim talebimizle. Seçimdeki taahhüdümüzdü bu.”
“Arada bir zam yaptık; doğru. Hatta oranını da vereyim ben size. Aradaki zammımız, yüzde 12,6. Fakat daha önceki yıllarda, onlarca yıldır alınan bakım bedeli, yeni çıkan kanundan sonra, genelgeyle beraber iptal edildi. Biz artık İstanbullunun faturasına, ‘bakım bedeli’ yazamıyoruz. Dolayısıyla yüzde 12,6 zam yapıldı, ama bakım bedeli silindiği için, aslında sıfıra sıfır oldu. Yani suya zam gelmemiş oldu. Herkes faturasından bunu görebilir. İBB’nin kurumu olan İSKİ'nin teklifi de yüzde 25. Ne için? Bakın; 2 yıl önce yüzde 44,6 ucuzlattığımız suya, neredeyse 2 yıl sonra ilk defa zam yapılmış olacak. Biz, bu zamla 2021 yılını geçireceğiz.”
“Türkiye'deki elektrik fiyatlarını biliyorsunuz. Hizmet fiyatlarını biliyorsunuz. Yetersiz, ama maaş zamlarını biliyorsunuz. Bütün bunlar İSKİ'nin maliyetlerine yansıyor. Peki İSKİ ne yapıyor? İSKİ, İstanbul'un su ihtiyacını karşılıyor. İSKİ, İstanbul’un sellerden ya da işte baskınlardan kurtulması için mücadele veriyor. İSKİ, altyapı hizmeti veriyor. Bütün bu hizmetleri yapabilmesi için tek geliri var; o da su parası. Bütün bu hizmetleri yapabilmesi için zamma ihtiyacı var. Tane tane anlatıyorum ki, hepsi iyi anlasın diye; bu çirkin politikayı yapanlar iyi anlarsın diye. ‘Yüzde 60, yüzde 80 zam yaptı İmamoğlu’, ‘Zam istedi İmamoğlu’ diye çığırtkanlıklar yapılıyor. Üzülüyorum. 2 yıl üzerine, yüzde 45'e yakın indirim yaptığımız suya, yaptığımız toplam zam, yüzde 6,8. Ve yetersizdir. Bunu ben demiyorum; bu yaptıkları politikayı, bu yaptıkları çirkin siyaseti kendi içlerindeki belediye başkanları bile, AK Partili belediye başkanları bile kınıyor. Bu kadar net.”
İmamoğlu, Sönmez’in “Halk Ekmek büfelerinin sayısına mecliste Cumhur İttifakı partileri niye engel oluyor? Bunu aşmanın bir yolu olamaz mı” sorusuna şu yanıtı verdi;
“Bir kere niye engelliyorlar, ben anlayabilmiş değilim. Keşke mantıklı bir cevabını bulabilsem. Zira kendileri de bunun mantıklı bir cevabını veremiyorlar. En son geçenlerde duyduğum bir cevap vardı; ‘Biz engellemiyoruz’ diye. Ya orada aylardır bekleyen bir talebimiz var. Zoraki 6-7 noktaya büfe koyduk biz; kavga, gürültü, kıyamet koptu. Büfe talebimiz niçin; söyleyeyim: Örneğin Şile'ye büfe koyduk. Niçin? Şile'de yoktu Halk Ekmek biliyor musunuz? Şimdi Şile’de Halk Ekmek büfesinin satışı, neredeyse 5000 ekmek. Bu, şu anlama geliyor aslında: 1 ekmeği iki kişinin yediğini düşünürseniz, 10.000 insan aslında yoksulluktan sıkıntı çekiyor. -Tabii ki ekmeğimiz de beğeniliyor, o ayrı- Sıkıntı çekiyor ve o ekmeği gidip alıyor. İnsanlar nasıl mutlu; sanki Şile’ye fabrika açtınız. Bu kadar mutlu. Orada da engellenme süreçleri yaşandı orada. Çatışma istemiyoruz. Bir vatandaştan kira kontratı yaparak koyduk büfeyi. Ne için? Çünkü bu tür alanlar için, geçmişte de olduğu gibi, tahsis yetkisi alıyorsunuz meclisten. Bir nevi diyorsunuz ki; ‘Şehrin muhtelif noktalarına, 700 adet Halk Ekmek büfesi koyacağız.’ Sebebi ne? İstanbul'da, yoksullukla mücadele eden ve bizden yardım alan yardım alan vatandaşlarımız var. Ve bu vatandaşlarımızın haritasına baktığımızda, birçoğuna biz, ücretsiz ekmek veriyoruz. Birçoğuna biz, ekmeği veremiyoruz. Adamın da ekmeği alabilmesi için, bir kadının ekmeği alabilmesi için arabaya binecek, kilometrelerce gidecek Halk Ekmek’ten ekmeğini alacak. Erişemediğimiz için dedik ki; ‘Bizim böyle bir ihtiyacımız var ve şu kadar büfe koymamız lazım.’ Aylardır bu önerge, orada bekliyor.”
© Tüm hakları saklıdır.