24 Mayıs 2021 16:02
Rize'de yapılmak istenen taş ocağına karşı nöbet tutan İkizdereliler, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) yöneticilerine, “Bana provokatör diyorlar. Kesinlikle ben provokatör değilim. Ne olduğunu da bilmiyorum. Bu kadar uğraşılmaz yani. Halkına bir insan bu kadar zulüm yapmaz” diyerek dert yandı.
TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, KESK ve Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) yöneticileri, Rize’nin İkizdere ilçesindeki İskencedere Vadisi’nde yapılmak istenen taş ocağına karşı nöbet tutan köylüleri ziyaret etti. Köylüler; TTB, KESK ve Eğitim-Sen yöneticilerine yaşadıklarını böyle anlattı:
“Çocuklarımız orada, inek besleyin, inek besleyin… E inek besleyeceğiz, Gebze’den taşındım buraya inek besleyeceğim. Bana provokatör diyorlar. Kesinlikle ben provokatör değilim. Ne olduğunu da bilmiyorum. Hani provokatör nedir? Onu da bilmiyorum. Bana trilyon verseler, eşim değil babam mezarından kalkıp gelse rahmetli, beni bir adım attıramaz. Gönlümden öyle geliyor, öyle geliyor. Bizim mahalleden hiç kimse yok. Hepsi bıraktı ama ben hala direniyorum. Hala da geleceğim. Ezanla kalkıyorum tarladayım. Sonra buradayım. Devlete karşı gücümüz yok, ama en azından direnişimizi yapalım. Çoluğumuz, çocuğumuz ileride demesinler ki, bizim piknik alanlarımızı yok ettiler, biz oraya pikniğe gidiyorduk da siz direnmediniz demesinler.
Bizim bu köyü demek ki buradan yok edecek. Bu kadar direnilmesine rağmen… Ben şöyle diyorum yani burada başka bir rant var yani, burada maden mi var ne var bilmiyorum. Bu kadar uğraşılmaz yani. Halkına bir insan bu kadar zulüm yapmaz. Ben fenerin orada oturuyorum. Fenerin orası da taştan doldu. İki kilometre aşağıda taş ocağı var. Oradan alsın, oradan temin etsin. Yani ille de burası… Niye burası? Taş orada da var.”
Tüm canlıların yaşam hakkını savunmak için, verilen mücadelenin önemine değinen Şebnem Korur Fincancı, şöyle konuştu:
“Burada tüm canlıların yaşam alanını korumaya ihtiyacımız var bizim. Hepimizin var olabilmesi, yaşayabilmesi, tüm canlıların yaşamını sürdürebilmesi için. O yüzden bu mücadele çok kıymetli. Çünkü bir yaşam alanı mücadelesi bu. Yaşama hakkı mücadelesi. Bunu hiç unutmamak gerekiyor. Yaşam alanlarımızı birer birer elimizden almaya çalışıyorlar. Tüketiyorlar. Tüketim, arkalarına bile bakmadan çekip gidiyorlar. Her şey nesneleştirildi. Kullanıyorlar ve atıyorlar. Aslında hani birçok iddiaları var kendilerine ilişkin. Dindar olduklarını söylüyorlar. Dindar bir insan, doğaya saygı duyar. Çünkü, inancı gereği yaratanın ona verdiği armağanı görür burada. Dolayısıyla onu korumak için gerekeni yapar. Muhafazakar olduklarını söylüyorlar. Hiçbir şeyi muhafaza etmiyorlar. Dolayısıyla muhafazakar da değiller bu insanlar aslında. Her şey kazanç üzerine.”
Kaynak: ANKA
© Tüm hakları saklıdır.