Erzurum'un merkez Palandöken ilçesinin Yağmurcuk köyüne bağlı Esendere mezrası, iklimi ile Amerika'nın soğuk eyaletleri arasında yer alan Alaska'yı andırıyor. Yılın 5 ayını kar altında geçiren köyün tepede kurulması nedeniyle fırtına ise hiç eksik olmuyor. Çocuklar, babalarının ellerinden tutarak okula gidebiliyor. Köyde bir çok ahır ve yaşam alanları ise kara gömülmüş durumda.
Kent merkezine 20 kilometre uzaklıkta eski ismi Karakaya yeni ismi ise Esendere olan 25 hane, 180 nüfuslu köyde yağan karla birlikte esaret hayat da başlıyor. Deniz seviyesinden 2350 metre yüksekliğe kurulduğu için kar fırtınasının eksik olmadığı mezrada çocuklar okula babaları ya da ağabeyileri tarafından götürülüyor. Tek başına okula gitmenin nerede ise imkansız olduğu köyde karayolu ulaşımı da sıkıntılı. Büyükşehir Belediyesi tarafından her gün açılan yolları fırtına nedeniyle sık sık kapanıyor. Köye gelen ve kara saplanan araçlar ise gençlerin yardımı ile kurtarılyor. Köy halkı zorunlu olmadıkça evden dışarı çıkmıyor. Çocuklarını okula göndermek, hayvanlarına yem vermek için dışarı çıkanlar ise sıkıca giyiniyor.
Kara gömülen ahırların ve bazı yerleşim alanlarının içine güçlükle girebildiklerini söyleyen Serhat Yıldırım, Kar yağınca mezrada 5 aylık zor bir hayat bizi bekliyor. Hayvanlarımızı beslediğimiz ahır, tandır ve evlerimizin bir bölümü kara gömülüyor. Kar yağınca zorunlu olmadıkça dışarı çıkmıyoruz. Yanan sobalar ise hiç sönmüyor. Tek dileğimiz beyaz kabusumuz olan kışın tez zamanda bitmesi. Hayvanlara yem vermek için dışarı çıktığımızda ise sıkıca giyiniyoruz. Evin önündeki otları 20 metre uzaklıktaki ahıra götürürken fırtına nedeniyle çektiğimiz çileyi ancak biz biliriz. Elimiz, yüzümüz ve ayaklarımız buz kesiyor. Ama yapacak başka çaremiz yok. Toprağımızı bırakıp gidemeyiz diye konuştu.
Kızı Yağmur'u şiddetli fırtınada elinden tutarak yaklaşık 150 metre uzaklıktaki okula götürmeye çalışan Nurullah Uluç ise, Bu havada bir çocuk tek başına okula gidemez. Bazen öyle fırtına çıkıyor ki biz bile yürümekte güçlük çekiyoruz. Yol boyu çocuklarımızın elini bırakmayız. Bazen aç kalan kurtlar bile köyün içine kadar geliyor. Kar yağınca köydeki her çocuğu babası ya da ağabeyisi okula götürüp, getiriyor. Zor bir yaşantımız olmasına rağmen alıştık. Kışın hep evde oturuyoruz. Yollarımız sık sık kapandığı için şehrede gidip, gelmiyoruz. Eriyen karla birlikte köyümüzde canlılık başlıyor dedi.