Haberler

Erdoğan'dan 'mektup' yorumu: Karşılıklı sevgi ve saygımız bunu gündemde tutmaya müsaade etmiyor, zamanı geldiğinde gereken yapılacak

18 Ekim 2019 15:26

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump'ın kendisine yazdığı mektupla ilgili olarak açıklamada bulundu. Mektubun 'siyasi nezaketle bağdaşmadığını' ifade eden Erdoğan, "Bu doğru değil, ama bizim karşılıklı olan sevgi ve saygımız da bunu gündemde tutmaya müsaade etmiyor. Bunu öncelikli olarak görmüyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, yabancı medya temsilcileriyle bir araya geldi. 

'Barış Pınarı Harekâtı' ile ilgili olarak açıklamalarda bulunan Erdoğan, Donal Trump'ın mektubuna ilişkin "ABD Başkanı'nın mektubunu unutmadık, unutmamız doğru değil. Bizim karşılıklı olan sevgi saygımızda bunları sürekli tutmaya müsaade etmiyor. Bu konuyu bugünkü meselemiz ve önceliğimiz olarak görmüyoruz. Vakti zamanı geldiğinde gerekenin yapılacağını da bilinmesini istiyoruz" diye konuştu.

Erdoğan'ın konuşması şöyle:  

"Suriye'de 2011 yılında ilk hadiseler başlamadan önce çok müspet ilişkilerimiz vardı. Öyle ki Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed ile ailecek görüşecek derecede yakınlığa sahiptik. Bu dönemde Esed'e ülkesinde demokrasinin, insan haklarının, hukukun, adaletin geliştirilmesi konusunda pek çok tavsiyede bulunduk. Özellikle de hiçbir hakka sahip olmayan Kürt nüfusu konusunda adımlar atması gerektiğini söyledik. Ancak Esed bu tavsiyelerimize uygun işler yapmak yerine halkının üzerindeki baskıyı arttırmak yoluna gitti. 

Suriye halkı Esed’e karşı direnirken, üzerlerine DEAŞ, PKK binmiştir. Ağırlıklı olarak sayı Obama döneminde ülkemize nüfus gelmiştir. Suriye'yi mesken tutan terör örgütleri saldırılarını Türkiye'ye de yöneltmiştir. Fırat Kalkanı'nda üç bine yakın DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirdik. DEAŞ hızla çözüldü. Bu konuda Amerikan hükûmetine yaptığımız teklifler kabul edilmedi. Bu defa de PKK sınırlarımız boyunca bir tehdit haline dönüştü. Yaptığımız ikazlara rağmen bir adım atılmadı.

Amacımız YPG’yi sınırlarımızdan uzaklaştırmak. Güvenli bölge projemizi 2016 yılında G-20 Zirvesi’nde liderlere teklif ettik. Zeytin Dalı Harekâtı’ndan sonra da dile getirdik. Bunun üzerine 9 Ekim saat 16.00’da başlattık.

Barış Pınarı Harekâtı anlık bir oluşum değildir. Hazırlığı üç-dört yılı bulmaktadır. Bu gelişmeler anlık olmadı. Harekâttan önce 6 Ekim’de Trump’a harekât yapacağımızı söyledim. Kuzeydeki ABD askerlerini çekeceğini söyledi. Kısa sürede 30 km. Derinliğe ulaşınca ABD ve bazı ülkelerin birtakım tavrı değişti.

4 askerimiz şehit oldu, 750'ye yakın terörist etkisiz hale getirildi. 20 sivil vatandaşımız şehit oldu. Hiçbir ülkeden sivil kayıplarımız için aramadı ama harekâtı durdurmak için pek çok ülke görüşme yaptı. 

Barış Pınarı Harekâtı’nı mecbur kaldığımız için yaptık.

ABD 5 gün içinde teröristlerin ilan ettiğimiz güvenli bölgeden çıkışını sağlayacak. 120 saat süre verdik. Bu arada TSK oradan ayrılmayacak. Bu işlemler tamamlandıktan sonra Barış Pınarı Harekâtı da sona erecektir. Ülkemize yönelik tüm yaptırımlar ortadan kalkacaktır. 

ABD Başkanı'nın mektubunu unutmadık, unutmamız doğru değil. Bizim karşılıklı olan sevgi saygımızda bunları sürekli tutmaya müsaade etmiyor. Bu konuyu bugünkü meselemiz ve önceliğimiz olarak görmüyoruz. Vakti zamanı geldiğinde gerekenin yapılacağını da bilinmesini istiyoruz. Suriye krizinin kısaca özeti bu şekildedir. ABD, salı akşamına kadar sözünü tutabilirse güvenli bölge hayata geçmiş olacaktır, tutamazlarsa Barış Pınarı Harekâtı kaldığı yerden devam edecek.

Bizim buralarda kalmak gibi derdimiz yok. Yeni anayasa çalışmaların tamamlanıp, toprak bütünlüğü sağlandığında  her yer bu ülkenin meşru hükûmetine geçecektir. Terör örgütleri kazınıp atılmadıktan sonra huzura kavuşamaz."