Haberler

Doç. Dr. Oytun Erbaş: Koronavirüs baharda etkisini yitirir, aşısı da en erken 5 yılda bulunur, tuzlu su ile gargara yapın

"Vahşi hayatın şehre taşınması mutasyonda etkili"

08 Şubat 2020 18:09

Çin'de başlayan ve 25 ülkeye yayılan Koronavirüs salgınında ölenlerin sayısı 700'ü aştı. 

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Vuhan'da vahşi hayvanların da satıldığı bir balık pazarından yayıldığı tahmin edilen virüsün şimdiye kadar neredeyse 35 bin kişiye bulaştığını belirtiyor.

Öte yandan Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle 1 Şubat'ta Türkiye'ye getirilen 42 kişi ve tahliyeyi gerçekleştiren 20 kişilik ekip karantinada.

Ankara Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne getirilen 62 kişi, 14 gün boyunca kontrol altında tutulacak.

Koronavirüs'ten korunma ile ilgili önerdiği yöntemle gündeme gelen Demiroğlu Bilim Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oytun Erbaş ile 'Koronavirüs'ü konuştuk. 

Koronavirüs'ün mutasyona uğradığını belirten Doç. Dr. Oytun Erbaş, "Ama Vuhan'dan çıkan bu Korona yarasa kökenli bir Korona'dır, hayvandan insana atlamıştır, vahşidir" dedi. 

Erbaş yeni tip Koronavirüs'ün vahşiliğini, "Akciğere nüfuz ediyor, 1 haftada geçmiyor, iç organlarda aşağılara inerek zatürre yapıyor. Hatta zatürresi de çok ağır, akciğer yetmezliğine götürüyor. Yani akciğeri bildiğin işlev dışı bırakıyor. Böyle olunca kana oksijen geçemediği için ölüme kadar götürüyor. Sadece akciğerle de yetinmiyor. Kalbe ve böbreklere hücum ederek kalpte durma ve böbrek yetmezliği yapıyor" sözleriyle açıkladı. 

Virüsün insan vücudunda etkili olma sürecine değinen Erbaş, "1 hafta 10 gün gibi bir sürede akciğere inmeye başlıyor. Kuluçka süresi 1  hafta 10 gün. Bu sürede hiçbir şey olmuyorsun. En fazla burun akıntısı, öksürük... Fakat bu toparlamıyor ve daha da kötüye gidiyor. Aynı astım gibi bir solunum açlığı meydana geliyor. Oksijen kana geçmediği için nefes alma süresi artıyor ve akciğer su topluyor. Bildiğin kendi kanında boğulmak gibi bir durum oluşuyor" dedi. 

Erbaş, Koronavirüs'ün ortaya çıkma nedenini "Vahşi hayvanları şehir hayatına sokmak" ile açıkladı.  

"Vahşi hayvanı enfekte eden virüsler onlar gibi agresif ve vahşidir. Normalde insandan hayvana ve hayvandan insana virüs geçmez" diyen Doç.Dr. Erbaş, Koronavirüs'ün insana geçiş evresini "insana tutunamayan yarasadaki virüs bir mutasyon geçiriyor ve insana tutunabilir hâle geliyor. Buradan ne anlıyoruz sebebi; vahşi hayatın şehrin içine sokulması" ifadeleriyle açıkladı.  

Erbaş AİDS hastalığına yol açan HIV virüsünün ortaya çıkışını da Koronavirüs'ün çıkış noktasına benzeterek, "İnsanlar amazon ormanlarına girdi ve orada vahşi maymunlarla karşılaştı. Amazon'daki maymundaki virüs insana atladı. Vuhan'da yaşayanların da yarasa, vakur gibi canlıları pazarlardan alıp beslenmesi bu virüsün ortaya çıkmasına neden oldu" dedi.

 Erbaş, Koronavirüs'ün aşısıyla ilgili, "Daha Sars virüsünün ki 17 yıldır bulunamadı, bir de aşıyı buldun diyelim tüm topluma nasıl uygulayacaksın? Hadi aşıladın yan etki ortaya çıktı ne yapacaksın?, Bu iş bayağı uzun bir çalışma gerektiriyor" diye konuştu. 

"Deneyleri hayvanlarda ya da hücrelerde yapmak çok kolay" diyen Erbaş, "Çünkü ortalıkta insan yok. Ama ortada insan olunca öyle kolay olmuyor işte. Etik kurallarımız var. Sen bir insana aşı yaptığın zaman şiddetli baş ağrısı gibi sorunlar çıkıyor" sözleriyle bir tartışma konusuna daha değindi. 

Erbaş Koronavirüs tedavisi için gerekli aşının süresi için, "Çinliler bu aşı için hızlı çalışırsa an az 5 yılda bulunur" diye konuştu. 

"Koronavirüs, orta çağda yaşayan insanlarda 'veba' salgının yarattığı kırım ve çoklu ölümler gibi etkiler yapmaz" diyen Erbaş, "Çünkü o zaman yaşayan insanlar sabunu bilmiyordu, kanalizasyon sistemleri yoktu" dedi. 

Erbaş, virüsün çıktığı bölgelerdeki en büyük sorunu 'Hijyen eksikliği' olarak açıkladı. 

Virüsten korunma tekniğini anlatan Erbaş, "Klor ve İyot çok etkilidir, mikrobu hemen kırar. Aynı şekilde tabii 'tuzlu su çözeltisi' 100 ml'lik suya (1 çay kaşığı)3 gram'lık tuz koyarsan yüzde 3'lük sodyüm klorür elde edersin. Bu klor bakteri, virüs her şeyi öldürür" tavsiyesinde bulundu. 

Erbaş Koronavirüs'ün nerede biteceği, nerede duracağı ile ilgili soruya, "Tüm virüsler durur. Ebola virüsü bile durdu. Ki Koronavirüs'ün ölümcüllüğü yüzde 3" yanıtını verdi.

Erbaş virüsün neden duracağını ise "Virüs herkeste tutunamaz, o yüzden herkes enfekte olmaz, bu yüzden bazı insanlar kurtarır. Bu virüs yakın genleri etkileyecek; Vuhan bölgesinde yakın akrabaları, Çin bölgesini, o bölge insanlarını, bu virüs Finlandiya ve Türkiye'deki insanları enfekte etmeyebilir. Çünkü Finlandiya'nın geni çok farklı" şeklinde açıkladı.  

Erbaş, "Virüsle temas eden herkes Koronavirüs'ten etkilenmiyor. İhtimal sadece 4'te 1. Olanların da yüzde 20'si akciğere kadar gidiyor. Ölüm riski yüzde 3" dedi.

Erbaş, "Bu virüs 30 bin can kaybında durur. Hadi durmadı en fazla 60 bin kişi hayatını kaybedecektir" diye konuştu. 

"Havalandırması iyi olmayan yerler, virüsün insanlara bulaşma kaynağı olacak" diyen Erbaş, "Spor salonları, metrolar, okullar virüsün bulaşması konusunda en tehlikeli yerler" dedi. 

Maskelerin virüsten korunma konusunda etkili olmadığını savunan Erbaş, "Nükleer başlıklı maskeler korunmak için etkili olur ama onlarla nefes alamazsın"  yorumunu yaptı.

Erbaş, "Riskli kategoride olan KOAH hastası, kalp hastası... Bunlar evden çıkmasın, salgın Mart'a Nisan'a tükenir, zaten Türkiye'de vaka yok. Ama olursa önlemler belli; tuzlu su çözeltisi, bol bol el yıkama, ultraviyole c ışıkları"  uyarısında bulundu.  

Erbaş, Vuhan'daki karantina bölgesinden Türkiye'ye getirilen ve karantina süreleri 14 gün olan vatandaşlarla ilgili de "Bu insanların vücudunda virüs olup olmadığını tam anlayamazsın. Endoskopiler yapman lazım ama bu da o insan eğer sağlıklıysa etik değil. Karantina süresi 60-80 güne kadar uzatılabilir. Riske atmaya gerek yok. Askeri tesislerde müşade altıda tutulmaları daha doğru olacaktır" dedi. 

Virisün 'Türkiye'ye yayılmayacağını' söyleyen Erbaş, "Çünkü gen farklı, bu virüs kısa boylu, çekik gözlü insanlar etkileyecektir daha çok" ifadelerini kullandı.