Haberler

Derin Yoksulluk Ağı | Hacer Foggo: "Çocuğum yemek istiyor, oyuncak değil" diyen anneler var

Hacer Foggo, Türkiye'deki yoksulluğu ve Derin Yoksulluk Ağı'nı Murat Sabuncu'ya anlattı

22 Nisan 2021 10:00

Türkiye'de giderek artan ve özellikle pandemi döneminde daha da belirginleşen yoksulluk, her geçen gün kamuoyunun gündeminde daha büyük yer tutuyor. Türkiye'de kent yoksulluğu alanında çalışmalar ve araştırmalar yapan 'Derin Yoksulluk Ağı'nın kurucularından Hacer Foggo, "Çocuğum yemek istiyor, oyuncak değil" diyen anneler var" diyerek bu yoksulluğu en gerçek haliyle tasvir ediyor. 

Kent yoksulluğu üzerine dayanışma ağı olan Derin yoksulluk Ağı'nın kurucularından Hacer Foggo, Türkiye'deki yoksulluğu, 'gizli evsizliği', gıdaya erişemeyen çocukları T24 yazarı Murat Sabuncu'ya anlattı. Foggo, 'derin yoksulluk' kavramını 'çocuklara bırakılacak tek şeyin yoksulluk olması' şeklinde özetledi. 

Sahada yürüttüğü çalışmaları ve karşılaştığı yoksulluk tablolarını anlatan Foggo, "Sahada çalıştığım kitle en güvencesiz olanlar. Günlük kazananlar. Kağıt toplayıcıları, seyyar satıcılar, mevsimlik işçiler. Derin yoksulluk aslında bu kitle. Gelecekle ilgili hiçbir yatırımı olmayan insanlar. Aslında bir taraftan da bir sınıfa ait olmayan insanlar" diyerek derin yoksulluğu tanımladı. Pandemi döneminde bu derin yoksulluğun daha belirgin hale geldiğini ifade eden Foggo, "Pandemi döneminde bu kitlenin derin bir yoksulluğa itildiğini gördük. 11 Mart'ta Sağlık Bakanı evlere girin dediği zaman, aslında bunun ne kadar eşitsiz bir durum olduğu birkaç gün sonrasında görülmeye başlandı. Aileler beni aramaya başladılar. Dediler ki "Biz gıdaya erişemiyoruz. Bebek bezi kalmadı. Mama kalmadı. Bir bulgur dahi kalmadı" demeye başladı. Benim için de şoktu bu. Bu kadar hızlı olacağını düşünememiştim" diye konuştu. 

Derin Yoksulluk Ağı'nın bu yoksulluğun içindeki kitleyle dayanışma amacında olduğunu ifade eden Foggo, şunları kaydetti:

"Dışarı da çıkamadığımız için bir grup arkadaşı arayıp çevredeki imkanları aramaya başladık. Online alışveriş sistemiyle bu ailelerin evlerine gıda göndermeye başladık o süreçte. Sonrasında sahaya çıktığımızda çocukların eğitimle artık hiç alakalı olmadıklarını gördük. Eğitim yok, altyapı yok, akıllı telefon bile yok. EBA TV sistemine giremiyorlar. Bir taraftan gıdasızlık, bir taraftan eğitime erişemeyen çocuklar... Sonuç olarak biz sokağa çıktığımızda bir araştırma yapınca çocukların durumunu gördük. Pandemide yetersiz beslenme nedeniyle sütleri kesilen anneler, mama alamayanlar... Bu alarmlı mamaların zaten sebebi ortada. Derin yoksulluk dediğimiz şey, aslında devredilen bir olay aslında. Çocuklara bırakılan tek şeyin de 'yoksulluk' olması..."

Kadın yoksulluğu

"Yıllardır feministler ya da diğer örgütler içinde çok çok az kadın yoksulluğu ile ilgilenenler var. Bizim destek verdiğimiz aileler içinde 'yalnız anneler, yalnız kadınlar' dediğimiz bir grup var. Mesela kağıt toplayıcı bir anne. Çocuğunu sırtına almış bir taraftan çöplerin içinden yiyecek toplamaya çalışıyor. Bir taraftan da kadın olmasından kaynaklanan bir durum var. O çevrenin bakışı altında hayat mücadelesini sürdüren bir anne. Şiddete uğrayan yoksul bir kadının gidebileceği çok az yer var. Kadın sığınma evlerinde, derin yoksulluk yaşayan kadınlara da farklı bir bakış var. Bir örnek vereyim. Geçen hafta bir anneyle konuştum, eşinden kaçarak bir sığınma evine gitmiş. "Bir hafta kalabildim, döndüm" dedi. Bebek çok fazla süt istiyordu, çocukların gürültü çıkarması falan sonuç olmuş. Kendisini orada iyi hissedemedi. Bir şekilde o mahallede, sokakta durmaması gerekiyor demek ki."

"Binlerce çocuğun daha okulu bırakacağını düşünüyorum, bu yeni yoksullar demek"

"Çocuklarla ilgili ise, önümüzdeki eğitim döneminde binlerce çocuğun okulu bırakacağını düşünüyorum. Bu aynı zamanda yeni yoksullar demek. Aynı zamanda devredilen yoksulluğu kendi sırtlarına alan çocuklar demek. Geçen tırnak içinde bakanlığın da açıkladığı yeni sosyal kartlar demek. Milli Eğitim Bakanı geçenlerde "Uzaktan eğitim kalıcı olacak" dedi. Nasıl olacak? Bunlarla ilgili bir çalışma yapmadınız. Peki bu yaz dönemi yapacak mısınız? Hangi politika önünüzde var? Bizim araştırmamızda yüzde 6 çocuklar ev geçindirmeye başladı. Bir annenin söylediği şey beni çok etkilemişti. "Çocuğum yemek istiyor, oyuncak istemiyor." Ankara Büyükşehir Belediyesi araştırmalarından sonra Mansur Bey söylemişti, anne babalar en fazla o kartlarla çikolata almışlar çocuklara."

Pandemi ve derin yoksulluk: "Bu insanlar bir 'hiç'"

"Günde 5 aileyle görüşmüyorsam 4 aile Covid. Bu insanlar derin yoksulluk içindeler, hayatlarını sokaktan kazanıyorlar. Bu insanlara sabit bir gelir vermediğiniz sürece bu insanlar sokağa çıkmaya devam edecek. Kiralarını, faturalarını ödeyememişler. En azından Covid olduklarında karantina sürecinde bu insanların gıda ihtiyaçlarını gönderin, bu bile yapılmıyor. Bu insanlar bir hiç. Hiç yani." 

'Gizli evsizlik'

"Bir sürü ev sahibi en başlarda birkaç ay kira almadılar. Ama başladılar sonra istemeye. Gıda mı alsın, kirayı mı ödesin? Pandemi öncesinde kağıt toplayıcıların kazandığı para 50 liraysa, bugün 20-30 lira. Kilometrelerce yol yürüyorlar. Çünkü çöpte de bir şey kalmadı. Bir sürü insan ev değiştirmeye başladı. Birbirlerine taşınan aileler var. Birkaç insanın pandemi döneminde 3-4 kez ev değiştirdiğini, akrabasının bahçesine baraka kurduğunu biliyorum." 

"Patates-soğana ihtiyaç var, iktidar da yoksulluğu kabul etti"

"Sayın Cumhurbaşkanı patates soğan dağıtılacağını açıkladığı zaman dedim ki yoksulluk var, Sayın Cumhurbaşkanı kabul etti. Aile Bakanı kabul etmemişti. En azından iktidar bu yoksulluğu gördü. Artık o derece derin yoksulluk var ki insanların patates, soğana ihtiyacı var. Bu insanların rencide edilmesi, törenle patates dağıtılması o insanların onuruyla oynamaktır. Bu doğru bir şey değil."

"Derin yoksulluk bir insan hakkı ihlali"

"Toplum özeleştiri yapmazsa, yarın başka bir iktidar gelse de biz bu işin altından kalkamayız. Sürdürülebilir politikalar oluşturmazsanız, onlar ve bizler olarak bakacaksanız... Şimdiden mesela CHP'nin tartışması gerekiyor yoksulluğu çoğaltan politikaları. Şimdiden oturalım, bunları tartışalım. Bu anlamda bir özeleştiriye ihtiyaç var.  Gıdaya erişememe de bir insan hakları ihlali. Bir çocuğun bir beze ve mamaya ulaşamamasına çocuk hakları ihlali olarak bakıyoruz. Şiddet gören kadının gideceği bir yer olmaması... Bunların hepsi aslında derin yoksulluk dediğimiz şey de insan hakları ihlali. Bu insanlara "Hiç tatile gittiniz mi" diye soruyoruz, tatil bir hayal. Mahallesinden çıkmamış bir sürü insan var. Artık sosyal olarak izole olmuş halde."