29 Ağustos 2021 17:15
Sezgin Tanrıkulu, 30 Ağustos Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü nedeniyle hazırladığı raporu kamuoyuyla paylaştı.
“Zorla Kaybetme” kavramının Türkiye'de ağırlıkta 90’lı yıllarla birlikte girdi toplumun gündemine girdiğini belirten Tanrıkulu, 90'lı yıllarda “terörle mücadele” adı altında binlerce insanın kaybedildiğini söyledi.
Tanrıkulu'nun hazırladığı rapordan öne çıkanlar şöyle:
"2020 yılı Mayıs Ayında Mardin Dargeçit İlçesinde bulunan toplu mezar gibi, 90’lı yıllarda Hasan Ocak’ın cesedinin bulunması gibi olaylar akabinde bazı ipuçları elde edilse de cezasızlık ve bilgi alamama sorunu zorla kaybetmelerde tüm ağırlığıyla önümüze çıkıyor.
Gülistan Doku’dan halen haber alınamıyor. Olayı örtbas etmek için kolluk güçlerinin çaba harcadığına dair iddialar mevcut…
Sanayi Bakanlığı eski uzmanı Yusuf Bilge Tunç’tan 6 Ağustos 2019’dan beri; Başbakanlık eski raportörü Hüseyin Galip Küçüközyiğit ise 29 Aralık 2020’den beri kayıp.
Kısa süreli kaybetme/zorla alıkoymalar 2021 yılında iki olay ile gündeme geldi.
İstanbul’da elektrik işçisi Gökhan Güneş, 20 Ocak 2021 tarihinde işe gitmek için evinden çıktıktan sonra altı gün boyunca “kayboldu”… Yakınları, avukatları, Güneş'in kaçırılmasına ilişkin görüntüleri kamuoyuyla paylaştı. Güneş altı gün sonra ortaya çıktı. Daha sonra yaptığı açıklamada, 'bu süre içinde kaçırıldığını, yoğun işkence gördüğünü, kendisine ajanlık teklif edildiğini ve bir sabah Bahçeşehir'de bir yol kenarına, gözleri bağlı bir şekilde bırakıldığını' söyledi.
18 Şubat 2021 tarihinde ise biri TİP, diğer ikisi Üniversiteli Öğrenci Kolektifleri üyesi üç genç Ankara’da kaçırıldı ve saatler boyunca kayboldu. Daha sonra bırakılan gençler 'kendilerini polis olarak tanıtan sivil kişilerce zorla araçlara bindirildiklerini ve seyir halindeki araç içinde saatlerce alıkonduklarını' açıkladılar.
Temel insan hakları ihlallerinde ve özellikle zorla kaybetmelerde bütün ağırlığıyla karşımıza çıkan cezasızlık sorunu şöyle özetlenebilir:
Kaybedilen/kaçırılan kişilere ilişkin olayların üzerinin örtülmesi
Faillerin yargılanmaması
Zorla kaybetmeler ve faili meçhul cinayetler konusunda çalışan “Hafıza Merkezi”nin çalışmalarına göre, iç hukuk yollarının sonuç vermemesinin nedenleri şöyle:
Cumhuriyet Savcıları soruşturma işlemlerini gerektiği gibi yerine getirmiyor, gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlayacak nitelikte etkin soruşturma yürütülmüyor.
Soruşturmalar yıllarca sürüncemede bırakılıyor ya da takipsizlik kararıyla kapatılıyor.
“Zorla kaybetme” insanlığa karşı suç olduğu ve zaman aşımına tabi olmadığı halde bu tür olaylar Türkiye’de zaman aşımı riskiyle karşılaşıyor.
Çok az olayda dava açılıyor, yargı süreçleri çoğunlukla beraat kararıyla sonuçlanıyor.
Hakikat Adalet Hafıza Merkezi”nin verilerine göre zorla kaybetme olaylarının yıllara göre dağılımı şöyle:
1980-1990 33 1991 17 1992 27 1993 108 1994 532 1995 235 1996 166 1997 87 1998 53 1999 52 2000 ve sonrası 28 Tarih belirlenemeyen 14 Toplam 1.352 |
"Zorla kaybettirilenlerin akıbetleri ortaya çıkarılmalı, bulunmaları, faili meçhul cinayetlerde katledilenlerin faillerinin ortaya çıkarılması için devletin tüm arşivlerini açması gerekmektedir.
Kayıpların akıbetlerinin ortaya çıkarılmasıyla ilgili mezar açma işlemlerinin ilgili uluslararası standartlarda yapılması, mezarların iş makineleri ile özensiz bir biçimde açılarak buluntuların tahrip edilmesinin önüne geçilmesi gerekmektedir.
Hükümeti, sözleşmeyi imzalamaya ve gereklerini yerine getirmeye davet ediyoruz.
Yargı mensuplarını, sistematik cezasızlık politikasından vazgeçmeye ve uluslararası belgelere göre insanlık suçu olan tüm kayıp vakaları konusunda etkin bir yargılama yürütmeye, uluslararası sözleşmeler uyarınca bu suçlar için zamanaşımı hükümlerini dikkate almamaya çağırıyoruz.
Bu topraklarda bir daha benzer acıların yaşanmaması, hakikatlerin ortaya çıkarılması ve toplumsal barışın tesisi için 'Geçmişle Yüzleşme ve Hakikatleri Araştırma Komisyonu' kurulmasını talep ediyoruz.
© Tüm hakları saklıdır.