Haberler

CHP'li Özgür Özel'den Cumhurbaşkanı Erdoğan'a: Abdullah Öcalan, senin mektup arkadaşın

09 Eylül 2022 16:51

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Bunlara kalsa 'Abdullah Öcalan'ı da bir KHK kararıyla bırakacağım' derler" sözlerine tepki göstererek "Baktınız ki 13 binlik fark 1 milyona doğru gidiyor, seçimlere az kala, avukat da olmayan, Tunceli’den bir öğretim görevlisini yolladınız, Abdullah Öcalan’a mektup yazdırdınız. O mektubu İstanbul’un göbeğinde Anadolu Ajansı’na okuttunuz. Siz buna tenezzül ettiniz. Abdullah Öcalan, senin mektup arkadaşın" dedi.

Özgür Özel, bugün TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

"Bu, Devlet Bahçeli’nin prompterdan okuduğu grup konuşması değil"

Basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Bunlara kalsa 'Abdullah Öcalan'ı da bir KHK kararıyla bırakacağım' derler" sözlerine İstanbul’da iptal edilip yeniden yapılan belediye başkanlığı seçimini anımsatan Özel, şunları söyledi:

"Bir başka büyüğümüz Emin Pazarcı, muhteşem bir soru sormuş. Uçakta olmanın hakkını tam olarak vermiş. Soru bir karış. Sorunun sonu şu; ‘Kılıçdaroğlu KHK’lıları göreve iade edecek. Bu KHK’lılar PKK’lılar, FETÖ’cüler. Bunların ikisinin birlikte arkada bıraktığı on binlerce şehidimiz var. Altılı Masa’dan da bununla ilgili herhangi bir itiraz yok. Çok mutlular, Cumhuriyet’in 100’üncü yılını kutladığımız bu noktada CHP ne yapmak istemektedir, bizi nereye götürmek istemektedir?’ Bakın, bu, Devlet Bahçeli’nin prompterdan okuduğu grup konuşması değil. Bu, Emin Pazarcı’nın gazeteci olarak sorusu. Dünya kadar iftira, hakaret, yalan. En sonunda da ‘CHP bizi nereye götürmek istemektedir’. Erdoğan da diyor ki uçakta, ‘Yani siz aslında sorunun içinde cevabı da verdiniz’ diyor.

"Abdullah Öcalan, senin mektup arkadaşın"

 Erdoğan diyor ki ‘Bunlar Abdullah Öcalan’ı da bir KHK kararı ile bırakabilirler’. Yani gerçekten bu kadar utanmadan, sıkılmadan böyle bir sözün söylenmesi kabul edilebilir değil. Önce son söyleyeceğimi söyleyeyim; Abdullah Öcalan, senin mektup arkadaşın. Sen İstanbul’a Binali Yıldırım’ı aday gösterdin, biz de Ekrem İmamoğlu’nu. Seçimler oldu, bitti. Baktınız ki -bu seçimi iptal ettirdiniz, milletin iradesine saygı duymadınız- 13 binlik fark 1 milyona doğru gidiyor, seçimlere az kala, avukat da olmayan Tunceli’den bir öğretim görevlisini yolladınız, Abdullah Öcalan’a mektup yazdırdınız. O mektubu İstanbul’un göbeğinde Anadolu Ajansı’na okuttunuz. Siz, buna tenezzül ettiniz. Abdullah Öcalan, senin mektup arkadaşın. 

"Çakıcı’yı mesela, hücresinde ziyaret edip şahsa özel af çıkaran sizsiniz"

‘Suçluları serbest bırakmak’ diyorsan bunu en iyi Cumhur İttifakı bilir. Siz yapıyorsunuz. Her türlü suçluyu, suç örgütü liderini… Alaattin Çakıcı’yı mesela, hücresinde ziyaret edip şahsa özel af çıkaran sizsiniz. Sizin küçük ortağınız talep etti, siz ‘olur’ dediniz. Sezgin Baran Korkmaz; hapse bile girmeden, senin suç işleri bakanın çağırdı İçişleri Bakanlığı’nda, ‘kaç’ dedi, o kaçtı. Ertesi gün arama, yakalama emri falan… Sonra utanmadan, sıkılmadan Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, İçişleri Bakanlığı bütçesinde, ‘Bu, devlet operasyonu’ dedi. En tepeden en aşağıya kadar, yani ‘Tayyip Bey’in emri ve bilgisi dahilinde yaptık’ dedi. Suçlulara yol veren, onlara hapis yerine kaçış yolunu gösteren sizlersiniz."