02 Şubat 2021 17:06
Köln
Aşılama yarışında başı İsrail çekiyor. Onu İngiltere Sırbistan ve Amerika izliyor. Birleşik Arap Emirliği’ni de unutmamak gerek. Avrupa’da ise RNA aşısını ilk bulan BioNTech’in vatanı Almanya epey gerilerde. İrlanda, İspanya, İtalya hatta Polonya bile Almanya’dan çok daha fazla vatandaşına aşı vurdu. Başta Almanya olmak üzere Avrupa’da aşılama, aşıyı bulan ve milyonlarca üreten kıta olmasına rağmen neden hala yavaş ilerliyor? Avrupalı vatandaşlar da aynı soruyu soruyorlar hükümetlerine.
Aşıya erişemeyen pek çok Avrupalı, AB Komisyonu’nu az aşı ısmarlamakla suçluyor. Sayılar ise bu suçlamanın haksız olduğunu gösteriyor.
AB Komisyonu, BioNTech/Pfizer, Moderna, AstraZeneca CureVac, Johnson & Johnson ve Sanofi olmak üzere 6 ilaç firmasından 2 milyar doz aşı ısmarladı. AB’nin toplam nüfusunun 450 milyon olduğunu düşünürsek, bu miktarın Avrupalıları iki kez aşılamaya bile yeteceğini söyleyebiliriz. Ancak aşılar ısmarlandığında, hangisinin daha önce lisans alacağı bilinmiyordu. Almanya’nın üzerinde ısrarla durduğu Alman CureVac şirketi mesela aşı üretmekten fersah fersah uzak. Ya da Fransa’nın mutlaka istediği Fransız Sanofi aşısının etkililik oranı hâla %50’nin altında. Amerikan Moderna aşısından ise pahalı, belki de Amerikan malı olduğu için az ısmarlanmış olduğunu görüyoruz.
AB’ye yönelik bir başka eleştiri de aşıya İngiltere ya da Amerika gibi ülkelerden geç başlaması. Bunun nedeni lisans verirken Avrupa İlaç ajansı EMA’nın ince eleyip sık dokuması. Tabii bu sayede olası uzun vadeli yan etkilerden ilaç firmalarını da sorumlu tutacak olması. İngiltere acil durum lisansı alırken, AB, hızlandırılmış prosedür ile lisans verdi. Buraya kadar Avrupa’nın yavaş ilerlemesini en iyi açıklayan üç kelime bence tereddüt, tasarruf ve kar.
Avrupa Birliği organizasyon, eleman azlığı ile bürokrasi yüzünden de sıkıntı yaşadı. Örneğin Fransa’da önce doktorla bir ön görüşme yapıyor, birkaç gün düşünüyor, yazılı bir onay veriyor sonra aşı oluyorsunuz. Aşılamaya en son başlayan Hollanda, ulusal ilaç ajansının lisans vermesini, lojistiğindeki eksikliği tamamlamak için günlerce bekledi. Almanya, önce 85 yaş üzerindekileri yerinde aşıladığı için ya da karmaşık randevu sistemi ve sürekli çöken internet siteleri yüzünden zaman kaybetti. İspanya hafta sonu aşılarken Almanya’da doktorların tatil yaptığını da hatırlatalım. İngiltere aşı için doktor muayenehanelerini ve eczanelerini de kullanıyor, Avrupa henüz bunu düşünüyor.
Dün Almanya, federal ve eyalet hükümetleri, aşı ısmarlanan ilaç firmaları ile AB temsilcilerinin katıldığı bir aşı zirvesi düzenledi. Zirveyi takip eden gazetecilerin hemen hepsi zirveden yeni bir sonuç çıkmadığı görüşünde. Hatta zirvenin plasebo etkisi olduğunu yazanlar bile var. Nitekim Başbakan Angela Merkel, zirveden sonra yaptığı açıklamada, yaz sonuna kadar Almanya’da bütün vatandaşların aşıya erişebileceğini belirtti.
Merkel, Koronavirüsün mutasyona uğradığına da dikkat çekerek, vatandaşların tekrar tekrar ve yıllarca aşı yaptırmak zorunda kalabileceğinin altını çizdi. Sanırım zirvede alınan en önemli karar Almanya’nın bir sonraki zirveye kadar “Ulusal aşı planı” hazırlamak zorunda olması. İlaç firmaları üretimde zaman zaman aksama olacağına işaret ederek şimdiden anlayış talep ettiler.
Gelelim, bu gecikmede aşı satan şirketlerin dahline. BioNTech/Pfizer’den başlayarak diğer ilaç firmaları da biliyorsunuz ardı ardına üretim ve tedarikte sorun yaşayacaklarını ilan ettiler. Oysa küresel tedarik zincirini ve en iyi üretim yerlerini bu ilaç şirketleri biliyordu, hükümetler değil. Bu yüzden bana kalırsa gecikmelerin en büyük müsebbibi kara doymayan ve paylaşmaya hiç yanaşmayan bu aşı şirketleri.
Alman sağlık bakanı Jens Spahn’ın gerekirse Rus ve Çin aşısına da baş vurabiliriz demesinin ardından BioNTecH’in üretimini %50, Astra Zeneca’nın da sekiz milyon doz arttıracağını açıklaması tesadüf olmasa gerek. Her ne kadar Merkel tersini iddia etse de ilaç şirketlerinin daha fazla para veren ülkelere daha hızlı sevkiyat yaptığı da açık. Ama hiçbiri patent hakkının askıya alınıp aşıları başka firmaların da üretmesine izin vermeye yanaşmıyor. Eğer küresel bir salgın yaşıyorsak, bir an önce bu salgınla küresel bir şekilde mücadele etmek mantıklı değil mi? Yoksa dünyayı bugünlerde hükümetler değil de ilaç firmaları mı yönetiyor? İlaç firmaları aşı bulsun diye milyonlarca Euro teşvik veren hükümetlerin sözü de mi hiç geçmiyor?
AB ülkelerinde vatandaş aşılama sürecinin suçunu, komisyonda, hükümetlerde, sağlık bakanlarında, şirketlerde, patent haklarında hatta medyada arayadursun, dünya üzerinde 128 ülke henüz aşılamaya başlamadı bile. Bugüne kadar kullanılan aşıların yüzde 75’i sadece 10 varlıklı ülke vatandaşlarına ulaştı. Şu ana dek ısmarlanan 7,7 milyar doz aşının yarısı varlıklı endüstri ülkelerine gidiyor. Çin ve Rusya’nın Mısır, Meksika ya da Pakistan’a aşı göndermesini Avrupa, “aşıyı dış politikaya malzeme ediyor” diye eleştiriyor.
İngiltere ve Amerika da Avrupa’yı” aşı milliyetçiliği” yapmakla. Öte yandan İsrail Filistin’e sağlık personeline uygulasın diye 2000 doz Moderna aşısı gönderdi ve 3000 aşının daha hazırlandığını duyurdu.
© Tüm hakları saklıdır.