06 Kasım 2020 14:59
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, AKP’nin 2011 ve 2014 seçimlerinde verdiği ‘Eski Türkiye’ye karşı yeni Türkiye’yi kurma’ vaadinin artık dile getirilmediğini, bunun ‘Eski Türkiye’ye’ geri dönüşün göstergesi olduğunu söyledi.
Davutoğlu, iktidarın Asya’daki bazı otoriter rejimlere özendiğini de ifade ederek “Başörtüsü ve din düşmanı küçük bir parti Türkiye'yi ben yönetiyorum diyor” dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, Murat Sabuncu'nun gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Davutoğlu, kendisinin de AKP hükümetlerinde görev yaptığını, 2011 ve 2014 seçimlerinde ‘Eski Türkiye’ye karşı yeni Türkiye’yi kurma’ vaatlerinin olduğunu ancak şu anda bu vaatten uzaklaşıldığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Eski Türkiye’ veya ‘Yeni Türkiye’ kavramlarını kullanmadığını belirtti.
Davutoğlu, “Eski Türkiye bitti mi? Yeni Türkiye kuruldu mu? Eski Türkiye bittiyse niye bu 3Y(yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar) ile mücadelede başarıya ulaştık diyemiyor kimse. Diyemiyor çünkü eski Türkiye’nin en önemli unsurları ve zihniyeti şuan ki iktidara hakim artık” dedi.
1990’lı yıllarda birçok alanda yasaklar olduğunu söyleyen Davutoğlu, “Eski Türkiye’nin yasakları geri döndü. O Türkiye’de sayın Erdoğan rahatlıkla televizyonlara çıkıyordu ama biz şimdi çıkmıyorsak, sözlerimize ambargo geliyorsa, konferanslarımız iptal ediliyorsa bu eski Türkiye’nin unsurlarının geri döndüğünü gösterir” diye konuştu.
Yolsuzlukla mücadele operasyonlarının da yapılmadığını söyleyen Davutoğlu, “Şu anda yolsuzlukla mücadele yok. Yolsuzluk her yere sirayet etmiş” ifadesini kullandı.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Çin'in Uygur Türklerine yönelik uygulamaları hakkında hiç açıklama yapmadığını hatırlatan Davutoğlu, “Başörtüsü yasağını meşrulaştıran Eski Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, bugünkü iktidarın belirleyici ortağıdır. Böyle bir tablo eski Türkiye’nin bütün unsurlarının geri döndüğü bir tablodur” ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, bugünkü Türkiye’den de eski Türkiye’den de temel ilkeler doğrultusunda razı olmadıklarını ve bunu değiştirmek istediklerini söyledi.
Davutoğlu, Gelecek Partisi olarak akademisyen ve hukukçularla sistem değişikliği üzerine çalışmalar yaptıklarını, tam demokrasiye geçiş için ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ modeli geliştirdiklerini söyledi.
Söz konusu modelle ilgili görüşmeler gerçekleştirdiklerini söyleyen Davutoğlu, bütün partilerden randevu isteyeceklerini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan da randevu talep edeceklerini söyleyen Davutoğu, “Bakalım ne tavır gösterecek. Hepimizin Cumhurbaşkanı ise ve bizim de geçmişte hukukumuz olduysa evet demesini bekleriz. Kabul etmiyorum diyebilir o da hakkı. Ama bütün diyalog kapılarını kapatarak Cumhurbaşkanı kendisini Beştepe’ye hapsediyor” diye konuştu.
ABD’de yapılan başkanlık seçimlerini de yorumlayan Davutoğlu, ABD Başkanı Donald Trump’ın Filistin konusundaki tavrını hatırlatarak, seçimin Türkiye’deki yansımalarına değindi.
Trump’ın küresel bir kriz döneminde başkanlık yaptığını hatırlatan Davutoğlu, “Trump bu krizde öyle bir yönetim sergiledi ki onun örnekleri Brezilya’da Macaristan’da ve birçok ülkede görüldü. Maalesef Türkiye’de de popüler, otoriter, dışlayıcı bir siyasi kültür bu dönemde yoğunlaştı ve bir anlamda meşruiyet kazandı. Ve Türkiye’de de Trump’çılar çıktı. Ve o Trump’çılar da iktidar yanlısı, milliyetçi muhafazakar olduğunu söyleyen kesimden çıktı. Nasıl bir muhafazakarlık ki Kudüs’ü tümüyle İsrail’in toprağı olarak gören bir lidere kurtuluş ümidiyle baktılar. Burada demek ki otoriterlikte anlaşmak, İslami değerlerde anlaşmaktan daha önemli ” diye konuştu.
Trump’ın son derece tehlikeli bir trendin görünen yüzü olduğunu ifade eden Davutoğlu, Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderdiği ve ‘Aptal olma’ ifadelerinin yer aldığı mektubu hatırlattı.
Davutoğlu, Türk tarihinde hiçbir lidere karşı böyle ifadeler kullanılmadığını belirterek, “Kendisini milliyetçi muhafazakar ilan eden bir iktidar ve onun anti-Amerikancı görünen minik ortağı buna sessiz kalmışsa bu virüs yayılıyor demektir. Bu virüsün ortak özelliği birbiriyle çalışan liderlerin ideolojisine veya inancına bakmaksızın, muhatabının onurunun çiğnenmesi kendi gücünün yansıması ise onu doğru görmektir. Bunun için tek çözüm kapsayıcı demokrasidir.” dedi.
Fransa ile yaşanan gerginliğe ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ambargo açıklamasına da değinen Davutoğlu, “Beştepe ve çevresinde, ‘ah bir kriz çıksa da Türkiye içindeki bütün meseleleri unutturacak bir hamaset yapabilsek’ anlayışı var. Emin olun bu krizlerin çıkmasından neredeyse memnunlar” ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, “Kendiniz her türlü lüks ve şatafat içinde yaşarken halka ambargo çağrısında bulunuyor ve bu ambargoya uymuyorsanız halkın size olan güveni sarsılır. Bu bir çanta meselesi değil, bir zihniyet meselesidir” dedi.
Döviz kurundaki yükseliş hakkında da konuşan Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha önce yaptığı “Dolarlarınızı bozdurun” çağrılarını hatırlattı.
Davutoğlu, “Bir Cumhurbaşkanı halkına 'dolar bozdurun ama bir şey kaybetmeyeceksiniz' dediğinde, o Cumhurbaşkanı için TL’nin değerini korumak bir namus ve onur meselesidir” diye konuştu.
© Tüm hakları saklıdır.