Malatya'daki Zirve Yayınevi katliamının üzerinden 2.5 yıl geçti, ancak hâlâ bu davanın üzerinde önemli soru işaretleri dolaşıyor. "Misyoner cinayeti" olarak tarihe geçen bu olay Ergenekon davasında da çeşitli iddialara konu oldu.
CNN Türk'te yayınlanan "Gündemin Rengi" programında katliama dair önemli bir belge kamuoyuyla paylaşıldı. Davanın ve Türkiye'deki misyonerlik tartışmalarının seyrini değiştirebilecek belge, Zirve Yayınevi'nde öldürülen 3 kişinin jandarma tarafından takip ettirildiğini kanıtlıyor.O günlerde Türkiye, adına "misyoner avı" denilen ve peş peşe işlenen cinayetlerle sarsılıyordu. Trabzon'da rahip Santoro öldürülüyor, İzmir'de de bir rahip dövülerek tehdit ediliyordu.
Tarih 18 Nisan 2007'yi gösterdiğinde korkunç haber Malatya'dan geldi. 5 kişilik bir grup Hıristiyanlık ve Hıristiyanlık kültürüyle ilgili kitaplar basan Zirve Yayınevi'ni bastı. Birkaç dakika içinde içeride bulunan üç kişi vahşice katledildi.
'Yayınevi tehdit telefonları alıyordu...'Yayınevi daha önce de tehdit telefonları alıyor, bu yüzden 'Kayra' adını değiştirip 'Zirve' adını alıyordu. Ancak bu da yeterli olmamıştı. Papa 2. Jean Paul'e suikast düzenleyen Malatyalı Mehmet Ali Ağca'dan sonra Malatyalı 5 genç, 1'i Alman 3 kişiyi katlediyordu.
'Olayın azmettiricisi olduğu iddia edilen sanık tahliye edildi'Cinayetten sonra çeşitli iddialar ortaya atıldı, 20'ye yakın duruşma yapıldı. Ancak Malatya'daki katliamla ilgili soru işaretleri bir türlü yok olmadı. Olayın azmettiricisi olduğu iddia edilen Varol Bülent Aral Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne sevk edildi ve mahkemeye getirilmedi, sonra da tahliye edildi.
Bir diğer çarpıcı ve paralel gelişmeyse o dönemde Malatya Alay Komutanı olan Albay Mehmet Ülger'in gözaltına alınmasıydı. Ülger Ergenekon kapsamında gözaltına alınıyor, dosyaya konan bir ihbar mektubunda Malatya katliamının azmettiricisi olduğu iddia ediliyordu. Bu azmettirmede aracı olansa iddia ve ihbarlara göre İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Ruhi Abat'tı.
Jandarma ölenleri takip mi ettirdi?Şimdi ortaya çıkan belgelere göre, devletin üst düzey bir kurumu misyonerlik faaliyetlerini bizzat takip etmiş.
Belgelerde Malatya Jandarma Birliği'nin imzası var. Belgede yazılanlara göre, bazı askerler Zirve Yayınevi çalışanlarını öldürülmeden önce takibe almış. Yine belgeye göre takibe almalarının sebebi misyonerlik faaliyeti. Yani jandarma, yayınevi çalışanları "Hıristiyanlık propogandası yapıyor mu? Yapmıyor mu?" diye takip ettirmiş. Hatta takip edenlere ödenek bile ayrılmış.
Malatya'daki katliam yapılmadan 1 ay öncesinde de yine jandarmaya ait belgede "Malatya ve çevre illerde faaliyet gösteren misyoner grupların faaliyetleri ve yaptıkları toplantıların takibi" yazılı. Takip eden görevliye ödenen para 900 TL olarak kayda geçirilmiş.
Katliam sonrası belgede de "Malatya ve diğer illerdeki misyonerlik faaliyetlerinin taktik ve tekniklerinin öğrenilmesi" yazılı. Haber elemanına bu kez ödenen ücret 600 TL. Ödeme talimatını çıkaranlar da bizzat komutanlar. Bir jandarma kıdemli başçavuş ve bir binbaşının belgelerde imzası var.
Belgelere göre 22 Mart 2007'den 30 Kasım 2008' kadar 15 kez misyonerlik faaliyeti takibi için ödenek çıkartılmış. Ve bu takipler için görevlilere para ödenmiş. Ödenen en yüksek ücret 1000 lirayken en düşük ücret 300 lirayla "bilgi toplama" amacıyla sarf edilmiş.