Gündem

Zeki Tekiner cinayeti

Mumcu, merhum CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in de katıldığı Tekiner'in cenaze alayına ateş açıldığını ve tabuta 13 kurşun isabet ettiğini hatırlattı

20 Haziran 2011 03:00

T24- Radikal yazarı Özgür Mumcu, DİSK’e bağlı sendikaların avukatlığını yapan CHP Nevşehir İl Başkanı Zeki Tekiner'in 17 Haziran 1980’de edebiyat öğretmeni zamanın ülkücü şefi Ömer Ay'ın "bastırması"yla öldürülmesinin ardından memleketinde ilk defa cumartesi günü 31 sene sonra anılabildiğini yazdı. Mumcu, merhum CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in de katıldığı Tekiner'in cenaze alayına ateş açıldığını ve tabuta 13 kurşun isabet ettiğini hatırlattı.

Mumcu'nun köşesinde yayımlanan (20 Haziran 2011) yazısı şöyle:

Zeki Tekiner, öldürülmesinin 31. yılında öldürüldüğü yerde, memleketinde ilk defa anıldı. Katiller, öldürmekle unutturamayacaklarını bilsinler.

Zeki Tekiner 17 Haziran 1980’de Nevşehir’de öldürüldü. CHP Nevşehir il başkanıydı. Eski milletvekiliydi. Yoksul köylülerin, DİSK’e bağlı sendikaların, TÖBDER’in avukatlığını yapmasıyla tanınıyordu. Nevşehir Barosu, kendisine başvuran yoksul köylüleri doğrudan Zeki Tekiner’e yönlendiriyordu. Üç çocuk babasıydı: Ayşe, Bülent ve Aylin. En büyüğü sekiz, en küçüğü ise iki yaşındaydı.

Nevşehir hakkında bazı planlar vardı. O planların önünde Zeki Tekiner gibiler engeldi. Orta Anadolu’da sola dair, DİSK’e dair, yoksul köylülerin haklarına dair hiçbir iz kalmamalıydı. Hapisten iki tetikçiyi kaçırıp, Nevşehir’e yerleştirdiler.

Katiller anlatıyor

Önceleri katiller, Tekiner’i öldürmek istemedi. Ancak onları Nevşehir’e yerleştiren edebiyat öğretmeni Ömer Ay bastırıyordu. Daha sonra cinayeti şöyle anlattı katillerden biri:

“Gerçekten Zeki Tekiner’i birkaç kez gördük. Belki durum daha müsaitti. Fakat aramızda konuşmamıza rağmen gerek benim ve gerekse Gökhan Çirkin’in, öldürmek pek içimizden gelmiyordu. Ancak talimatı almamızdan uzun süre geçmişti ve Ömer Ay bizi sürekli sıkıştırıyordu. Talimatı aldıktan sonra da geri dönmek ve yapmamak mümkün değildi. Korkulduğu, becerilemediği şeklinde yorumlanabilirdi. Her gün gittiği yeri tespit etmek ve peşinde dolaşmak bıkkınlık vermişti. Her ne kadar Ömer Ay ‘Bu işi bitirin, fakat olay yerinden yakalanmadan kaçın, ondan sonrasına karışmayın’ demişse de anlattığım gerginlik sebebiyle nerede ve ne zaman olursa olsun bu işi bir an önce bitirmek, yakalanmamız pahasına da olsa bu işi yapmak üzere karar aldık. Olay günü kahvede otururken Gökhan Çirkin’in gelerek Zeki Tekiner’in dükkâna girdiğini söylemesi üzerine hemen hareket ettik.”

Gerçekten harekete geçilmişti. İki katil, Zeki Tekiner’i yaraladı ve ona siper olmaya çalışan Yavuz Yükselbaba’yı ise öldürdü. Tekiner kaldırıldığı hastanede öldü. Hastanede sadece bir jinekolog vardı. Oysa akşamüstü saatleriydi.

Tekiner’in cenaze töreni, Nevşehir’de kalıcı olmaya kararlı faşist yuvalanmanın kendini göstermesi için bir fırsat olarak kullanıldı. CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit ve bazı milletvekilleri Nevşehir’deki cenazeye gelmişti. Fırsat iyi fırsattı. Cenaze alayının üzerine ateş açıldı. Tekiner’in tabutuna 13 kurşun isabet etti. Cenazeye katılanlar arasından birçok yaralı vardı. Hastaneye kaldırıldılar. Bu defa hastanede sadece bir dişhekimi vardı.

12 Eylül ihtilalinden az önce Nevşehir’de oldu bunlar. Hem bir siyasi cinayet işlendi hem de toplu bir katliam provası yapıldı. Dönemin valisi cenazeye katılanları suçladı, dönemin emniyet müdürü ortada yoktu, dönemin bir emniyet amiri ise zaten İbrahim Şahin’di. Abdullah Çatlı, Ömer Ay gibilerine sahte pasaport hazırlamakla meşguldü.

31 yıl sonra anma

Zeki Tekiner geçen cumartesi, öldürülmesinin 31. yılında Nevşehir’de anıldı. Bunları neden mi yazıyorum? Çünkü Zeki Tekiner, ölümünün 31. yılında, öldürüldüğü yerde, memleketinde ilk defa anıldı.

Katiller, katilleri kollayanlar, faşist yuvalanma planları yapanlar öldürmekle unutturamayacaklarını bilsinler diye. Bugün başka yerlerde 80 öncesi Nevşehir’de yaptıkları gibi üslenmeye çalışanlar da bunu fark etsin diye.

Tekiner’i öldüren maşa biraz hapiste yattı, sonra cezası affa uğradı. Bugün aramızda yaşıyor. O maşayı cinayete azmettiren, zamanının kudretli ülkücü şefi Ömer Ay da öyle. Onlara cinayet emri veren ağababaları ise hiç bulunamadı. Zaten dava dosyası da kayıp.

Tekiner’in ölüm emrini verenler derhal bulunsaydı, valisi, emniyet müdürü el ele cinayetin üzerini kapatmaya çalışmasaydı, emin olalım ki bambaşka bir ülkede yaşıyor olacaktık. Geçen cumartesi biraz da bunu hatırlamak için toplandık.