Gündem

Zaman gazetesi muhabiri ve yöneticisi 23 kişi yargılandı

Zaman gazetesi muhabir ve yöneticilerinin yer aldığı 23 gazeteci, Bakırköy Adliyesi'nde 19 ayrı davada yargılandı.

17 Şubat 2011 02:00

T24 -  Zaman gazetesi muhabir ve yöneticilerinin yer aldığı 23 gazeteci, Bakırköy Adliyesi'nde 19 ayrı davada yargılandı. Gazeteciler, kamuoyunda 'kirli tezgah' olarak bilinen ve Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı iddia edilen İrtica ile Mücadele Eylem Planı, Balyoz ve İlhan Cihaner soruşturmalarına ilişkin davalarla ilgili yazdıkları haberlerden dolayı hâkim karşısına çıktı.

Zaman Gazetesi Haber Müdürü Fatih Uğur, “Gazeteciler elbette haberlerini yaparken hukuki çerçeve içinde kalmalı. Ancak şöyle bir sıkıntı var, kamuoyunun çok yakından bildiği ya da bilmesi gerektiğini düşündüğümüz hususlarla ilgili yazdığımız konularda yargılanıyoruz” dedi.

Fatih Uğur, Zaman gazetesinin 23 muhabir ve yöneticisinin “İrtica ile Mücadele Eylem Planı”, “Balyoz Planı”, ve “İlhan Cihaner” soruşturmalarına ilişkin davalarla ilgili yazdıkları haberlerden dolayı yargılanmasıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, basın özgürlüğü açısından bakıldığında bu hususun gazetecilerin mesleklerini yapamaz hale getirilmesi açısından en büyük sıkıntı olduğunu belirtti.

Uğur, “Gazetecilik mesleğini yapamaz hale geliyoruz. Çünkü bugün haber merkezinde yer alan 30-40 muhabir arkadaşımın neredeyse yarıya yakınını davalara gönderdim. Sabah toplantısını yapamadık. Rutin işlerimizi yapamıyoruz. Gazeteciler elbette haberlerini yaparken hukuki çerçeve içinde kalmalı. Ancak şöyle bir sıkıntı var, kamuoyunun çok yakından bildiği ya da bilmesi gerektiğini düşündüğümüz hususlarla ilgili yazdığımız konularda yargılanıyoruz. Bu yargılamalar iki maddede toplanıyor, gizliliği ihlal ve adil yargılamayı etkileme” diye konuştu.

Gizliliği ihlal ettiklerine yönelik basın savcılarının açtığı kamu davalarıyla muhatap olduklarını ifade eden Uğur, şunları kaydetti:

“Bu davaların ağırlıklı kısmı davalarda yargılanan sanıklar üzerinden gelen davalar değil basın savcılarının 'Siz kamu hukukunu ihlal ediyorsunuz' diye kendi istekleriyle doğrudan açtıkları davalar. Burada bir sorun var. Basın özgürlüğü, o yazılan belge ya da bilgiler neyse oraya ulaştığında bitiyor aslında. Bu davalar o anlama geliyor, 'Bu haberleri yazmayın' anlamına geliyor.”


“Gizliliğin nerede başladığını, bittiğini bilen insanlarız"

Fatih Uğur, “Gizliliğin nerede başladığını ve nerede bittiğini hem Basın Kanunu'nda hem hukuk kuralları içerisinde bilen insanlarız. Yazılarımızda buna dikkat etmeye çalışıyoruz. Ancak bir gazeteci kamuoyuna deşifre olmuş bir planla alakalı bile yazdığı yorum haberlerden dolayı tekrar yargılanıyorsa bunun da üzerinde düşünülmesi gerekiyor” dedi.

Uğur, “Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlamasına ilişkin ise şunları söyledi:

“Bu haberleri duyurmadığımızda tam tersinin olduğunu biliyoruz. Ergenekon sürecinde karşımıza çıktı. O fişlemeler ya da o ilgili terör örgütü ya da suça bulaşmış organize işler yapan insanların, sanıkların oluşturduğu bazı kamu belgeleri karşımıza çıkıyor. O belgelerin bizzat mağduru savcılar ve hakimler. Bunu yazan gazeteciler suçlu duruma düşüyor ama bunu oluşturan insanların yargılanmaları tamamlanmadı. Gazetelerin yayınladığı haberlerden dolayı açılan davalar sonuçlanma noktasına geldi ancak iddianamelerde adı geçen, kamu hukukunu ihlal eden, kamuyu mağdur eden insanların yargılanmaları tamamlanmadığı halde gazetecilere ceza kesiliyor. Elbette yazdığımız haberlerden dolayı kanunları ihlal ediyorsak bunların cezaları olduğunu biliyoruz, bu da normal bir süreç diye görüyoruz ama bunlar arka arkaya binlerce sayıya ulaşmışsa burada çok ciddi basın özgürlüğü algılama sorunu var demektir. Gazetecilerin gazetecilik yapmaktan çekinir hale gelmelerinin sebebi de bu. Sanki bu davalar gazetecilere baskı unsuru gibi kullanılıyor.”


“Basın özgürlüğü alanları daraltılıyor"

Fatih Uğur, “Türkiye'de bırakın gizliliği ihlal ile ilgili bu kadar özgürlük alanını tartışmayı, yazdığımız haberlerle ilgili kendi özgürlük alanlarımızı kullanamıyoruz, basın özgürlüğü alanları daraltılıyor” dedi.
Söz konusu olan şey gazetecilik faaliyeti ise bu gazetecilik faaliyetleriyle ilgili basın mensuplarının yargılanması kadar anormal bir şey olmadığını ifade eden Uğur, “Suça bulaştığı, teröre bulaştığı ya da kanunları ihlal ettiği düşünülen gazeteciler zaten farklı maddelerden yargılanıyor. Bizim yargılandığımız bütün maddeler gizliliği ihlal, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve Basın Kanunu çerçevesinde yargılamalar. Bunlarla ilgili yargılamalar sayısal olarak artınca ister istemez basın özgürlüğünü tartışır hale geliyoruz. Gazeteme yönelik 550'nin üzerinde dava var” diye konuştu.

Davaların çifter çifter görülmeye başladığını görünce şok geçirdiklerini kaydeden Uğur, “Özgürlük alanı daralınca gazeteciler iş yapamaz hale geliyor. Son 3 yılda, 5 binin üzerinde açılmış soruşturma var. Adalet Bakanlığının rakamlarına göre, bu soruşturmaların 2 binden fazlası doğrudan davaya dönüşmüş. Bunlar çok yakında sonuçlanmaya başlayacak” dedi.

Zaman gazetesi muhabiri Büşra Erdal'ın Basın Kanunu'nun dışında bulundukları adliyede “Balyoz Planı” davasının sanıklarının serbest bırakılmasıyla ilgili yaptığı haberlerden dolayı İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığını belirten Uğur, “Gazetecilik faaliyeti terörle mücadele üzerinden yargılanmaya başlandı. Terörle mücadele suçu olmamasına rağmen terör örgütlerine hedef göstermekle suçlanıyor” diye konuştu.


Yargılama

Zaman gazetesinin 23 muhabir ve yöneticisi, “gizliliği ihlal”, “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” iddiasıyla haklarında açılan 19 dava kapsamında hakim karşısına çıktı.

“İrtica ile Mücadele Eylem Planı”, “Balyoz Planı” ve “İlhan Cihaner” soruşturmalarına ilişkin davalarla ilgili yazdıkları haberlerden dolayı gazetenin İstanbul Haber Merkezi muhabirleri Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesinde, Ankara muhabirleri ise Ankara'da talimatla ifade verdi.

Davalar kapsamında Zaman Gazetesi Genel Yayın Editörü Ali Akkuş, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Hayri Beşer, eski sorumlu yazı işleri müdürü Ali Odabaşı, Haber Koordinatörü Erkan Acar, istihbarat şefi İsa Sezen, TBMM büro şefi Ömer Şahin, muhabirler, Büşra Erdal, Fatih Vural, Dilek Hayırlı, İsa Yazar, Uğur Sağındık, Kadir Kökten, Salih Sarıkaya, Abdullah Yavuz Altun Mustafa Turan, Cihan Yenilmez ve Mustafa Gürlek'in de aralarında yer aldığı 23 gazeteci hakim karşısına çıktı.