Gündem

Kadıköy'deki Roman kadınlar: Zabıta küfür ediyor, koca dayak atıyor

Kadıköy sokaklarında çalışan Roman kadınların kimi koca dayağında, kimiküfürbaz zabıtalardan şikâyetçi; devletin kendilerine sahip çıkmalarını istiyorlar...

01 Ocak 2013 16:27

 

İstanbul Kadıköy'de Roman kadınlar, hem kocalarından, hem zabıtalardan gördükleri kötü muameleden şikâyetçiler. "Bir yardım eli uzandığında sevinçten evde halay çekiyoruz" diyen kadınlar bazı gazetecilerin kendilerini "hırsız" olarak  yansıtmasından şikayet ediyorlar. Kadınlar, "Biz hırsızlık yapmıyoruz. Çocuklarımızı da kimseye ısrarcı olmayın diye uyarıyoruz. İhtiyacımız olmasa karda kışta sokaklarda işimiz ne?" diyorlar.

Melis Gönenç'in imzasıyla Taraf gazetesinde yayımlanan (1 Ocak 2013) haber şöyle:


Zabıtadan küfür, kocadan dayak

 

İnsanların telaşla işlerinden çıkıp bir yerlere yetişmeye çalıştığı saatlerde, onlar sokak aralarında boş buldukları kaldırımları mesken tutuyor. Yanlarından akıp giden kalabalığa aldırdıkları yok. Çekirdek çitleyip, termosla yanlarında getirdikleri çayı içiyorlar. Kimi çocuk emziriyor, kimi o gürültü patırtı içerisinde minicik bebeğini ayağında sallayarak uyutmaya çalışıyor. Nispeten biraz daha büyük olan çocuklarıysa darbuka çalıp gelenden geçenden para topluyor. Bazı insanlar onlara nefretle bakıyor, bazılarıysa varlıklarıyla sokağı renklendirdiklerini düşündüklerinden olsa gerek sevecen bakışlar fırlatıyor. Neden orada olduklarını ve nasıl yaşadıklarını ise pek az kişi biliyor. Kadıköy’deki romanlardan bahsediyorum. Onlar, “Bir yardım eli uzandığında sevinçten evde halay çekiyoruz” diyor.


Birbirimizi sokaklarda bulduk


Gazeteden çıktığım bir akşam Kadıköy postane sokağındaki bir kaldırımda yine onlara rastladım. Epey kalabalıktılar. Çoluk, çocuk, kadın, erkek kaldırıma oturmuş evlerindeymişçesine çay içip, muhabbet ediyorlardı. Bir köşeye geçip bir süre onları izledim. İki erkek çocuk pet şişeyle çift kale maç yaparken, iki kız çocuğu da topladıkları 1 liralardan kule yapmaya uğraşıyordu. Her gün görüp, hep es geçtiğim insanlarla bu sefer konuşmaya karar verdim. Yanlarına gidip muhabbetlerine dâhil olmak başta biraz zor gelse de Kadıköy sokaklarında tam üç tur attıktan sonra “merhaba” demeyi başarabildim. Başta pek konuşmak istememiş olsalar da sonra hep bir ağızdan anlatmaya başladılar kendilerini.

Kadıköy’e her akşam Yeni Sahra ve Örnek mahallesindeki evlerinden geldiklerini söyleyen Ayşe, biz birbirimizi sokaklarda bulduk, akraba değiliz” diyor. Oradan bir arkadaşı “durun ben konuşacağım” diye ortaya atılıp “Ben Bartın’dan geldim İstanbul‘a. Kocamdan şiddet görüyordum, iki çocuğumu da alıp buraya kaçtım. Bu arkadaşları görünce aralarına katıldım. İki çocuğum var. Biri beşinci sınıfa, diğeri orta ikiye gidiyor. Okuldan üçte çıkıyorlar. Akşam beş-altı gibi de buraya geliyoruz. Kim çocuğu dilensin ister ki, ama bir gün buraya gelmesek açız. Çocuklar da bunu biliyor” diye konuşuyor.


İş istiyoruz


Konuşma aralarında şarkılar, türküler mırıldanırlarken aralarından biri “Tayyip Erdoğan benim kocama iş bulmadığı için dileniyoruz” diye bağırıyor ve devam ediyor: “Kocam sabıkalı diye kimse ona iş vermiyor. Sabıkalı insana iş vermezlerse o nasıl çalışsın. Sonra da ‘neden sokaklarda dileniyorsunuz’ diyorlar.”

Üç-dört yaşlarındaki bir erkek çocuğu, cebine doldurduğu bozuk paralar yüzünden eşofmanı çekiştirip dururken annesi zabıtalardan yakınıyor: “Zabıtalar sürekli bize ceza kesiyor. ‘Buradan gidin’ diyip küfrediyorlar ama biz yine de geliyoruz. Onlar da bıktı artık. Her seferinde 72 TL. Bu cezaları ödememiz imkânsız. Devlet bu, eninde sonunda alır ama ne yapalım canımızı mı alacaklar, para yok. Hem kocam beni çok dövüyor. Beni ne olur televizyona çıkarın. Üzerimde iki tane kuma var.” Bu sırada kocasından ayrılıp İstanbul’a yerleşen arkadaşı, “Sizin gibi karılar oldukça daha çok dayak yeriz” diyor ve “Yürü bee, helal olsun” tezahüratları eşliğinde alkış kopuyor.


Evde halay çektik


Ayaküstü muhabbetimizin sonunda habere yazmamızı istedikleri birkaç notu da üstüne basa basa yinelemeyi ihmal etmiyorlar: “Bazı gazeteciler bizi hırsız diye yazdı. Biz hırsızlık yapmıyoruz. ‘Çocuklarımızı da kimseye ısrarcı olmayın’ diye uyarıyoruz. İhtiyacımız olmasa karda kışta sokaklarda işimiz ne? Geçen gün Kaymakamlıktan kömür yardımı yapacaklarını söylediler, evde halay çektik valla. Bunu da yaz ‘İhtiyacımız var, yardım bekliyoruz’.”