Ekonomi

Yüzyılın krizi fırsat mı?

20. yüzyılın en sert krizi beklenen ve söylenenlerden daha mı farklı olacak? Bireysel yatırımcılar için büyüme fırsatı mı?

19 Ağustos 2008 03:00

Soros gibi önde gelen piyasa oyuncuları küresel boyutta yaşanan bu ekonomik çalkantının diğerlerinden farklı olacağını, 20. yüzyılın en sert krizini yaşayacağımızı söyledi. ABD’de yaşanan krizin geçici olmadığı bunun, 1930 krizinden sonra yaşanan en büyük kriz olduğu vurgulandı.

Ancak bazı tespitler, bu krizin büyük olacağı, fakat Soros ve benzerlerinin beklediği gibi de gerçekleşmeyeceği yönünde. Kopacak fırtına yatırımcıya çok iyi fırsatlar da doğurabilir…

Avrupa ve ABD’de yaşanan gelişmeler, ekonomik parametreler arasındaki ilişkilerin de farklılaştığını gösteriyor.

Döviz kurları ve enflasyon gibi ekonominin güçlü bileşenleri arasındaki ilişkiler artık beklenen yönde olmayabilir, tanıdık sonuçlar ortaya çıkmayabilir.

Örneğin son zamanlarda yükselen enflasyon, bilinenin aksine o ülkenin parasının değerini artırmaya başladı. ABD’de ortaya çıkan yüksek enflasyon beklenenin aksine doların değerini de yükseltti.

Bu gelişmelerin hepsi de kısa vadeyi etkileyen sonuçlar doğruyor, uzun vadede ise ekonomilere yönelik riskleri artırıyor.

Star gazetesi yazarı Salih Neftçi, 19 Ağustos tarihli ‘Yüzyılın krizi kapıda’ başlıklı yazısında bu konuyu tartışıyor. Neftçi’nin değerlendirmesi, “İşini bilen ekonomiler için bileşenler arasındaki bu farklılaşma uzun süreli bir büyüme fırsatı yaratabilir” yönünde…

Yüzyılın krizi kapıda

Salih Neftçi
19 Ağustos 2008 – Star Gazetesi

Bu kriz tam olarak Soros ve benzerlerinin beklediği gibi olmayacak. Geriye bakıldığında 1950 sonrasının en büyük krizi denecek belki. Ama bilinenler gibi bir kriz değil ve etkilenen ülkeler gazetelerde yazılıp çizilenler arasından çıkmayacak


‘Piyasalarda bir bombaya hazır olun’ diye son aylarda sık sık vurguladık. Ama bomba biz yokken kapıya geldi.

Nasıl bir bomba olduğunu halen de tam olarak anlatmamız imkansız, biz de tam olarak bilmiyoruz ama en azından ilk sonuçlarından göreceğiz ve herkesten bir adım önde olacağız.

Hem de 1950’ler sonrasının en kritik ekonomik koşullarında...

Bir kez daha vurgulayalım ortalık fena karışabilir.

Ve daha da önemlisi bu karışıklıkta da yatırımcıya çok çok iyi fırsatlar doğabilir. Öte yandan habersiz yakalanan da yanar.

***

İkinci bomba Neftçi’nin kendisi.

Yazıları durdurduğumuz bu ara müthiş geçti. 11 yaşımızdan bu yana görmediğimiz bir enerji ve hız kazandık. Ve... İnanmayacaksınız ama çalışmaları daha da hızlandırmamız ve artırmamız olasılığı oluştu.

Bugünkü yazıya da müthiş bir duyuru olarak bakın.

Bir değil...

İki değişik bombanın duyurusu.

Hatırlarsanız bundan iki hafta kadar önce Soros’tan başlayarak birçok önde gelen piyasa oyuncusu bu seferki çalkantının diğerlerinden farklı olacağını ve 20. yüzyılın en sert krizini yaşayacağımızı söylüyorlardı.

Doğrusunu söyleyelim... O zamanlar tam olarak inanmamıştık.

Hatta aksini bile savunmuştuk. Ama şimdi olasılığı yükseldi. Onun için de yeni dönemin ilk yazısına konu olarak ele almaya karar verdik.

Gözünüz kurda olsun!

Ne var ki şimdi daha da eminiz. Bu kriz tam olarak Soros ve benzerlerinin beklediği gibi de olmayacak. Geriye bakıldığında yine de 1950 sonrasının en büyük krizi olması denecek belki. (Ama bilinenler gibi bir kriz değil.)

Ayrıca en çok etkilenen piyasalar da gazetelerde yazılıp çizilenden çok farklı olacak.

Elbette bir gözünüz enflasyon verilerinde olsun. Ama bir diğeri de döviz kurlarında. Enflasyonu önce duyurmuştuk.

Ancak...

döviz kurlarında yaşananlar beklenenden farklı olabilir.

Bu birincisi....

***

İkinci bomba Neftçi’nin kendisi ile ilgili.

Bu bir aylık sürede Neftçi motoru tam anlamıyla rektifie etti. Hem de her bakımdan, kafadan adalelere. (Geçen gün küçük bir satranç ‘deha’sını devirmeyi başardık... 2 gün önce de üniversitenin 100 metre koşucusuyla yarışa girdik. Elbette yarışı kaybettik ama tahmin edileceği gibi bir farkla da değil.)

Kısacası...

Çok ilginç ve prodüktif bir dönem geçirdik.

Bundan 2 ay önce çözemediğimiz bazı matematiksel problemleri şimdi kısa zamanda 12’den vuruyoruz.

‘Nasıl olur?’

Demeyin.

Oluyor.

Biz de bilmiyorduk

Trichet politikaları

‘Gözler elbette enflasyon üzerinde olmalı... Ama döviz kurları da önemli.’

İşte en kritik mesaj burada. İlk bakışta gayet de iyi bilinen bir noktayı vurguluyor. Ve... Kısa vadede kritik.

Ne var ki bu sıradan gibi gözüken mesajın içinde gizli bir ikinci mesaj daha var. Önde gelen döviz kurları ile enflasyon arasındaki ilişki şimdiye kadar beklendiği gibi gelişti. Ama beklenenden daha sınırlı oldu.

Bundan sonra işte bu farklı seyredeceğe benziyor.

Önemli döviz kurları artık enflasyona daha duyarlı hale gelebilir. Ve çok daha önemlisi ilişki beklenen yönde olmayabilir.

Örneğin son zamanlarda yükselen enflasyon o ülkenin parasının değerini artırıyordu.

Dolar cinsi çekirdek enflasyon aylık yüzde 0.3’ün üzerinde seyretsin, bir de bakıyorduk dolar güçlenmiş.

Mantık şöyleydi...

‘Beklenenden yüksek çıkan enflasyon FED’i faiz artırmaya zorlayacak.

İleride dolara yeni girenler olacak... Bu da demek oluyor ki doları şimdiden almak gerekiyor.’

Sonuçta dolar yükseliyor.

Bu durum aslında halen de kısmen böyle. Ne de olsa can çıkar huy çıkmaz. Ama son 2 ay içinde bunun tersi durumlar görüldü.

Ve sanırız daha sık görülecek.

Buradaki kritik nokta vade sorunu. Ve ilişki de faizler.

Bizim görüşümüz şöyle...

Enflasyon Avrupa’da beklenmedik bir şekilde sıçradı. Bunun anlamı... Avrupa’da faizler yükselsin! baskılarının artması demek. Böyle olunca da Avrupa’da ABD’ye kıyasla nispeten az taviz veren ekonomi yönetimine olan güven, hemen oyuncuları Euro’ya çekiyor.

Kısa vadede Euro değer kazanıyor. Enflasyondaki artışın uzun vadeli etkileri de pek hesaba katılmıyor.

***

Bu da şimdiki durumu ortaya çıkarıyor.

Enflasyon yükselince kurlar da aynı yönde hareket ediyor. Örneğin Euro cinsi enflasyon beklenmedik bir artış gösterdi diyelim. Normalde uzun vadede bu kötü bir haber. Ve paranın değer yitirmesi gerekiyor. Ancak....

İşini bilen bir ekonomi yönetimi bu çeşit durumları peşpeşe ekleyip ekonomide uzun süreli bir büyüme dönemi yaratabiliyor. Bu strateji de genel de sert kur politikası, enflasyonist bir söylem ve büyüme taraftarı bir ekonomik politikanın bir araya getirilmesi ile mümkün oluyor. Yani bir yanda uzun vadede reel faizleri düşük tutan bir ekonomi yönetimi... Diğer yanda uzun vadeli politikalarda da sert söylemlerle dolu demeçler.

Kısa adıyla Trichet politikaları...