Gündem

Yunus öldü mü öldürüldü mü?

Taha Akyol, enkaz altından çıkartılan 13 yaşındaki Yunus'un ölmesi üzerine bazı gazetelerde çıkan "Yunus öldürüldü" haberi için UMKE Başkanı Prof.

28 Ekim 2011 03:00

T24 - Hürriyet gazetesi yazarı Taha Akyol, enkaz altından çıkartılan 13 yaşındaki Yunus'un ölmesi üzerine bazı gazetelerde çıkan "Yunus öldürüldü" haberi için UMKE Başkanı Prof. Ali Coşkun'la görüştü. Prof. Coşkun, Yunus'un Ağrı'ya gönderilme sebebi olarak, "Yüzüncü Yıl Hastanesi’ne olan mesafeden sadece 40 km. daha uzak. Ama sıra beklemeyecek, hemen müdahale mümkün olacak. Kara ambulansıyla Ağrı’ya gönderilmesinin sebebi bu" dedi.


Taha Akyol'un Hürriyet'te "Yunus öldü mü öldürüldü mü?" başlığıyla yayımlanan (28 Ekim 2011) yazısı şöyle:


Yunus öldü mü öldürüldü mü?


Zavallı Yunus Geray, Erciş’te internet kafede depreme yakalanmış, enkaz altından çıkarıldıktan sonra karayoluyla Ağrı’ya gönderilirken hayatını kaybetmişti...


Peki niye helikopterle gönderilmemişti? Niye Van’daki Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin hastanesine gönderilmemişti de Ağrı’ya doğru yola çıkarılmıştı?


Özgür Gündem gazetesinin iddia ettiği gibi “Yunus yolda öldürüldü” değildi ama en azından ihmal ya da özensizlik gözükmüyor muydu? Dün birçok okuyucum bunu sordu.


Ben de telefonla Prof. Ali Coşkun’a sordum. Prof. Coşkun Sağlık Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı ve Van’da çalışmakta olan UMKE’nin (Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri) başkanıdır. Hani şu enkaz altındaki insanlara serum ve solunum cihazları bağlayabilen o alkışlanası UMKE...


Prof. Coşkun, Haiti ve Pakistan afetlerinde de çalışmış tecrübeli bir bilim adamıdır. Aşağıda yazdıklarım, onun anlattıklarının özetidir.



Van’da ameliyat olmaz mıydı?


Deprem pazar günü saat 13.45 sularında oldu, Yunus, Erciş’te internet kafede enkaz altında kaldı. Gece yarısı kendisine ulaşıldığında kafa ve boyun travması ile kolları ve bacaklarında da kırıklar vardı. Erciş Devlet Hastanesi’nde bazı hasarlar olmuş, can havliyle herkes binayı terk etmiş, kullanılamıyor.


Yeni yönetmeliğe göre yapılan Erciş Toplum Sağlığı Merkezi sağlam ve çalışıyor. Herkes buraya başvuruyor. Yunus, 194 kayıt numarasıyla tedaviye alınıyor. İç kanama olması çok büyük ihtimal. İki genel cerrah ve bir beyin cerrahı kendisini muayene ediyor; süratle serum ve solunum makinesine bağlanıyor, idrar sondası da takılıyor.


Ameliyat için bir hastaneye sevki lazım.


Hava ambulansları gece karanlığında çalışmıyor, ancak gün ağardıktan sonra kullanılabilir.


Kara ambulanslarıyla nereye gönderilebilir? Van’daki Yüzüncü Yıl Araştırma Hastanesi’ne aşırı hücum var; özel hastaneler bile boşalmış, onlar da hastalarını buraya gönderiyor. Ana baba günü... Binlerce insan ve yüzlerce ameliyat vakası... O hengâmede herkes can derdinde. Kime öncelik verseniz kavgalar çıkabilir. Hastalar sırayla ameliyata alınıyor.


Yunus, Erciş’ten oraya gönderilse hem yine yol mesafesi var, hem sıranın kendisine gelmesi çok zaman alacak.



Neden Ağrı’ya gönderildi?


Bu arada bilinmektedir ki, çevre illerde depremzedeler için yataklar ve ameliyathaneler hazırlanmış.


Daha fazla zaman kaybetmeden, yine serum, solunum makinesi ve sonda takılı olarak, başında doktor ve hemşire de bulunduğu halde ambulansla öncelikle Ağrı Hastanesi’ne ve hastanın durumu elverirse Erzurum Hastanesi’ne ulaşılmak üzere yola çıkarılıyor. Ağrı Erciş’e çok uzak değil.


Yüzüncü Yıl Hastanesi’ne olan mesafeden sadece 40 km. daha uzak. Ama sıra beklemeyecek, hemen müdahale mümkün olacak.


Kara ambulansıyla Ağrı’ya gönderilmesinin sebebi bu.


Ağrı’ya 10. km kala tansiyonu düşüyor, bilinci bulanıklaşıyor. Bu kötü işaret. Tansiyonu yükseltilemiyor, kalbi duruyor. Ambulansta defalarca elektroşoklar uygulanıyor, maalesef kurtarılamıyor. Zavallı Yunus, bütün çabalara rağmen, adaşı Yunus Emre’nin deyişiyle “gök ekini biçer gibi” hayatını kaybediyor; aynı akıbeti paylaşan diğer deprem kurbanları gibi...


Siz gelin buna “Yunus Ağrı yolunda öldürüldü!” deyin! Asıl vicdansızlık budur.