Gündem

"YSK üyelerinin çocukları, gelecek yıllarda babalarını savunamayacaklar!"

"Bu durumu vicdanlarında değerlendirirler mi bilemem"

17 Nisan 2017 11:25

Hürriyet yazarı Mehmet Yakup Yılmaz, Yüksek Seçim Kurulu (ysk) Başkanı Sadi Güven'in "mühürsüz pusula ve zarfların, 1990, 1994 ve 2004 yılları da dahil olmak üzere daha önceki seçimlerde de onlarca kere geçerli sayıldığı" yolundaki açıklamasıyla ilgili olarak "YSK üyeleri, bu durumu vicdanlarında değerlendirirler mi bilemem. Ama şunu biliyorum: Çocukları, gelecek yıllarda babalarını savunamayacak durumda kalacaklar" dedi.

YSK Başkanı: Mühürsüz pusula ve zarflar daha önceki seçimlerde de onlarca kere geçerli sayıldı

Mehmet Yakup Yılmaz'ın "Herkesin kaybettiği bir sonuç" başlığıyla yayımlanan (17 Nisan 2017) yazısı şöyle:

Bir referandumu daha geride bıraktık. Bu bir maç olsaydı, çıkan sonuca bakarak hangi takımın kazandığını söyleyebilirdik.

Ancak bu bir maç değil.

Türkiye’nin geleceğini oyladık ve tam ortadan ikiye bölündük.

Kazanan da yok, kaybeden de yok.

Kaybeden gelecek ile ilgili umutlarımızdır. Bu şahane ülkede, birlikte, huzur içinde yaşama umutlarımızdır.

Uzun yıllardır şunu tartıştık: Müslümanların çoğunlukta olduğu bir ülkede demokrasi olur mu? İslam ile demokrasi bir arada yaşayabilir mi?

Bu yazıyı yazdığım saatte henüz kesin sonuçlar belli olmamıştı.

İtirazlardan sonra elbette her şey değişebilir. Ancak bunların benim söylemek istediklerimle bir ilgisi yok.

Sorunumuz temel olarak şudur: Türkiye’nin siyasal İslamcıları, gerçek bir demokrasi istiyorlar mı, istemiyorlar mı?

Demokrasinin olanaklarını kendi ajandalarını uygulamak için kullanıyorlar mı, kullanmıyorlar mı?

Yaşadığımız büyük deneyim bu soruya olumlu bir yanıt vermeyi olanaklı kılmıyor.

Normal olarak siyasetçiler için seçim ya da referandum sonucu meşrudur, elbette bizim açımızdan da meşrudur.

Sorun, yapılan değişikliklerin demokrasimizi geliştirmek için değil, otokrasiyi kurmak amacına yönelik olduğudur.

Biliyoruz ki bugün iktidara sahip olan zihniyet, kendi amacına ulaşmak için bu sonucu sonuna kadar kullanacak.

Bu bizi iyi bir yere götürmez.

Görülmesi gerekiyor ki bugünkü Anayasa ile daha ileriye gidemeyiz. Bu değişikliklerin de bizi götürebileceği bir yer yok.

İhtiyacımız, geniş bir mutabakata dayanan, demokrasiyi geliştirecek, güçler ayrılığını güçlendirecek bir anayasadır.

Dilerim ki çıkan sonucu herkes kendi küçük politik çıkarları için değerlendirmesin.

Bu sonucun bir tek anlamı var: Geniş mutabakata dayalı, özgürlükçü bir anayasaya ihtiyacımız var.

Artık, oturup bunu konuşalım.

Yüksek Seçim Kurulu

Anayasa’ya göre bu kurulun görevi seçimlerin eşit şartlarda ve hilesiz gerçekleştirilmesini sağlamaktır.

Ancak ne yazık ki hepimizin kayıtsız şartsız güvenmesi gereken kurul, bu inancımıza ihanet etti.

Olağanüstü Hal Kararnameleri ile yapılan değişikliklerin bile bu referandumda uygulanmasına olanak verdi.

Dün verdiği kararlar ile daha önce kendi verdiği kararları bile çiğnedi.

Mühürsüz oy pusulalarını bile kabul ettiler.

HDP’li sandık müşahitlerinin seçim yerlerinden uzaklaştırıldılar.

Birçok sandıkta müşahitler, sayım sırasında görev yerlerinden uzaklaştırıldılar.

Böyle serbest seçim olmaz.

YSK üyeleri, bu durumu vicdanlarında değerlendirirler mi bilemem.

Ama şunu biliyorum: Çocukları, gelecek yıllarda babalarını savunamayacak durumda kalacaklar.