İngiltere örneği, popülistlerin topladığı oyuncakları kırılana kadar yere vurduktan sonra iri gözlerle annesine bakan ya da başka kum havuzuna yönelen yaramaz çocuklara benzediğini gösterdi. Bu yaramazlar arasında Boris Johnson ve Nigel Farage'yi de sayabiliriz.
Ya Almanya? Almanya İçin Alternatif (AfD) partisinin zirvedeki iki ismi Frauke Petry ile Jörg Meuthen arasındaki liderlik kavgası popülistlerin aynı zamanda son derece egoist olduklarını da gözler önüne serdi. Ekip olarak çalışamadıklarını da. Almanya'nın egoist popülistleri hep haklı çıkmak, en iyisi olmak ve son sözü söylemek isterler.
Aynı zamanda sert siyasi mücadele sırasında adil davranmak da mümkündür. Politikacılar bilmelidirler ki, son derece cazip gelse de ‘House of Cards' dizisini oynamıyoruz.
Siyaset uzlaşabilmektir
İlerde sosyal güvenlik sistemimizin geleceğini ya da Avrupa ülkeleri arasındaki ilişkileri böyleleri mi belirleyecek? Uzlaşma yeteneğinden yoksun bu insanlar mı? Sonuna kadar desteklemedikleri bir kararın sorumluluğunu paylaşmaktan kaçanlar mı? Aldıkları kararların uzun vadeli sonuçlarını düşünmeye ihtiyaç duymayanlar mı?
Angela Merkel de böyle bir hataya düştü. 2015 yılının Eylül ayında Almanya'nın sınırlarını mültecilere açmadan önce Avrupa Birliği'ndeki ortaklarına danışmaya gerek görmemişti. Sonunda Avrupa diplomasisinde yeniden buz çağı baş gösterdi. Ancak Merkel'in hatalarından ders aldığı da unutulmamalı. Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılmaya karar vermesinden hemen sonra Varşova ile diyalog kurarak Polonya başkentinden aylardır hasretini çektiği olumlu mesajları aldı.
O halde ilerde hangi tip politikacıya ihtiyacımız olacak? İktidar ve uzlaşmanın pragmacıları ekseriyetle zekidirler. Ancak duygusal kuşatmayla gönlünün alınmasını isteyenlere artık pek ulaşamıyorlar. Kendini boşlukta hisseden kitleler popülistlerle radikallere yöneliyor. AB'nin içinde bulunduğu kriz ve popülist partilerin yükselişi bunu göstermiyor mu?
Güçlü lider gerçekten avantaj mı?
Ya popülist ve radikaller nasıl bir liderlik arzuluyor? Tabii ki onlara yol gösterecek güçlü bir lider. Ne kadar demode olsa da, bu böyle. Ama bu liderden birden fazlası çıkarsa, vay hallerine. Almanya İçin Alternatif'te olduğu gibi derhal, parti içinde iktidar mücadelesi ayağına dolaşan egoist boyutuna düşerler.
İdeal lider tipi ikisinin karışımı olsa gerektir. Hem anketleri izleyip politikalarına ona göre yön vererek tam anlamıyla popülist olacak, hem de kararlarının alternatifsizliğini savunup, kendini güçlü lider olarak pazarlayacak. Şimdilik yerine başkası konamaz olduğundan, tartışılmaz ve gerçekten alternatifi bulunmayan bir lider sayılacak. Almanya'nın başbakanı da bu tarife tıpatıp uymuyor mu?