Uzmanlara göre Amerika'da yaşayan Müslümanların şimdiye kadar radikal İslamcıların mesajlarına Avrupa'daki Müslümanlar kadar duyarlı davranmadılar. Avrupalı Müslümanların çoğunlukla eski sömürgelerden geldiği, toplumla iyi kaynaştırılamadıkları ve toplumdan dışlandıkları göze çarpıyor. Amerika'daki Müslümanların durumu ise farklı: O ülkede, çoğu Avrupa ülkesinin aksine hakim etnik gruplar bulunmuyor. Amerikalı Müslümanların eğitim düzeyi ve geliri ABD ortalamasıyla kıyaslanabilecek kadar daha yüksek. Müslümanlar kendilerini Amerikan toplumunun bir parçası olarak hissediyor ve anketlerden, ‘Amerikan rüyasının' kendileri için de erişilebilir olduğunu düşünüyorlar.
Suriye ve Irak'taki IŞİD saflarına katılanlar arasındaki sayıları da ABD'de yaşayan Müslümanların radikal dinci propagandaya daha az duyarlı olduklarını gösteriyor. Örneğin bir milyon kişi başına ABD'den sadece bir kişi IŞİD'e katılırken bu sayı Belçika'da 40, Danimarka'da ise 27'yi buluyor.
Terörle ortak mücadele
Ancak San Bernardino'daki saldırı Amerikan toplum hayatına intibak sağlamış Müslümanlar arasından da radikal dinci akımlara kendini kaptıranların çıkabildiğini gösterdi. Anlaşılan, internet sayesinde küreselleşen terörizm San Bernardino'daki gibi, kan dökmeye yatkın tek tük radikalleşmiş aktörler yaratabiliyor.
Kaliforniya'daki katliamdan, ABD'nin nispeten başarılı olduğu entegrasyon politikasının başarısızlığa uğradığı sonucunu çıkarmak doğru olmaz. Aksine, etnik ve dini aidiyetleri ne olursa olsun Amerikalılar terör karşısında kenetleniyor ve birbirlerine düşmüyorlar.
Devlet olarak ABD entegrasyon politikasında değilse de terörle mücadelenin en önemli noktalarından birinde başarısız kalmıştır: Avrupa'nın hiçbir ülkesinde kan dökmeye kararlı bir terörist için savaşta kullanılan saldırı silahı edinmek ABD'deki kadar kolay değildir. Paris'i kana bulayan teröristler kanlı eylemlerinde kullandıkları silahları uzun bir ön hazırlıkla elde edebilmişlerdi. Kaliforniya'daki cani ise dükkana girip istediği silahı satın alabilmişti.
Terörist adaylarının silah cenneti
Amerikan silah lobisinin gücü uzun namlulu silah satışlarının kontrol altına alınması için yapılan bütün girişimlerin Kongre tarafından boşa çıkarılmasına yetiyor. Paris'teki saldırılar da terörizmin sertleştirilmiş silah yasalarıyla önlenemeyeceğine acı bir örnektir. Ancak yasal yoldan bu çaptaki silahların satın alınabilmesinin San Bernardino katliamını kolaylaştırdığı da inkar edilemez.
Geçen hafta Kongre'de yapılan oylama silah konusunun ABD'de nasıl şizofren bir anlayışla ele alındığını göstermeye yeter. Amerikan adalet bakanlığının resmi terörist listesinde adı geçen ve uçağa binmesi bile yasak olan şahıs dilediği gibi silah satın alabiliyor. 800 dolayında oldukları tahmin edilen terör zanlılarına silah satılmasını yasaklayan yasa tasarısı Senato'da ret edildi. Akıllara durgunluk veren bu anlayışın değişmesi beklenmemeli.
ABD, kendi ülkesindeki İslamcı terörizmle yürüttüğü zor ve müzmin mücadelede, başarılı entegrasyon politikaları sayesinde çoğu Avrupa ülkesine göre daha iyi durumda olabilir. Lakin Washington fanatiklerin silah almasını kolaylaştırmakla, bu alandaki başarısını tehlikeye altmış oluyor.