Dünya
Deutsche Welle

YORUM: Hollanda'dan dersler çıkarılmalı

DW'den Bernd Riegert yorumunda Avrupa'nın Hollanda seçimlerinden dersler çıkararak sağ popülizme karşı yeni dalgakıranlar inşa etmesi gerektiğini belirtiyor.

16 Mart 2017 18:30

Fransa, Almanya ve diğer Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeki omurgalı demokratlar rahat bir nefes aldı. Hollanda sağ popülizmin girdabına kapılmadı. Liberal başbakan görevde kalacak. AB ve İslam düşmanı Geert Wilders ise bakış açısına göre korkulanın, ya da beklenenin çok gerisinde kaldı. Britanya'daki Brexit oylamasını popülistlerin kazanmasından ve Donald Trump'un ABD Başkanlığına seçilmesinden sonra Hollandalı seçmen popülizme sınırlarını göstermiş oldu. Avusturya'da da bir sağ popülistin cumhurbaşkanlığına seçilmesi az oy farkıyla da olsa önlenmişti.

Hollanda genel seçimleri mayıs ayında Fransa'da yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve eylüldeki Alman meclis genel seçimlerine, popülistlerin durdurulabileceğine dair son derece önemli bir sinyal olabilir. Hollandalı seçmenin Türkiye ile patlak veren krizde Geert Wilders'in karar almada devlet adamlığı ustalığı ve hükümet liderliği gösterebilecek kapasitede olmadığını gördüğü anlaşılıyor. ABD ve Büyük Britanya'da da olduğu gibi Wilders'in sorunlara önerdiği çözümlerin olgunluğa erişmediği anlaşıldı.

Popülistlerin yüksek perdeden konuşmak dışında sunabilecekleri bir şeyin olmadığına şimdi Fransız ve Alman seçmenlerinin de ikna edilmesi gerekiyor. Ancak Fransa'daki merkezin adayının kendi kendini tasfiye etmesi ikilem yaratıyor. Ulusalcı popülist Marine Le Pen'in ciddiye alınabilecek rakip sayısı bire indi. Fransızlar Le Pen'i önlemek istiyorlarsa mecburen genç politikacı Emmanuel Macron'u seçecekler. Almanya'nın durumu ise farklı. Başbakan Angela Merkel ve diğer mantıklı çevreler Hollanda'dan aldıkları moralle Almanya için 'Alternatif (olmayan) partinin' büyümesini önleyebilirler.(Sağ popülist Almanya İçin Alternatif partisi.)

Bu arada sağ popülistlerin frenlenmesinin bedelinin ağır olduğu da unutulmamalı. Hollanda'da Mark Rutte'nin partisi oldukça sağa kaydı ve Geert Wilders'in tekerine çomak sokabilmek için ulusalcı söylemlere sarıldı. Sağ popülistler seçimi kaybetmiş olabilirler. Ancak siyaset ajandası ve yelpazenin muhafazakâr ve liberal kanatları üzerindeki etkileri kaybolmadı. Mark Rutte aynı zamanda şanslıydı da. Türkiye Cumhurbaşkanı'nın ağza alınmayacak Nazi benzetmeleri ve soykırım suçlamaları Hollandalı seçmenleri onun safına itti. Rutte Erdoğan sayesinde sertlik göstererek puan topladı.

Şimdi AB'nin Hollanda'da yakalanan momentumu değerlendirmesi ve başını kuma sokmaması gerekiyor. Liderler Roma'daki zirve buluşmasında öfke ve popülizm eğilimine ortak karşılık vermelidirler. Macaristan, Polonya ve sol popülistlerin iktidarında olduğu Yunanistan'daki hatalı gidişata teşhis konup dur denmelidir. Hollandalı seçmen popülizm dalgasına set çekti. AB bu sinyali duymalı ve daha fazla dalgakıran inşa etmelidir.

© Deutsche Welle Türkçe

Bernd Riegert

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle