Dünya
Deutsche Welle

Yorum: Alman Sosyal Demokratları adına şanslı bir seçim

Almanya’ya dönmeye karar veren AP Başkanı Martin Schulz’un dışişleri bakanı mı yoksa başbakan adayı mı olacağı belli değil. Rupert Wiederwald, Schulz’un seçim yılında SPD için kazanç olacağı görüşünü savunuyor.

24 Kasım 2016 21:07

Martin Schulz kendini Avrupa idealine adamış bir politikacıydı. Brüksel'den ayrılacak olmasında, Avrupa Parlamentosu başkanlığını sürdürme imkânının kalmamış olması da rol oynuyor. Parlamentoda gurubu olan partiler başkanlığın 2017'de Avrupa Halk Partisi adı altında birleşen muhafazakâr partilere geçmesini kararlaştırmışlardı. Schulz Avrupa politikasına artık Berlin'den müdahil olacak. Ama basit bir parlamenter olarak değil. Martin Schulz ya Almanya Dışişleri bakanı olacak, ya da 2017 genel seçimlerine Sosyal Demokrat Parti'nin başbakan adayı olarak katılacak.

Sosyal Demokrat Parti'nin iki başbakan adayı

Schulz bunlardan hangisini tercih edeceğini henüz açıklamadı. Partisinden de ses çıkmıyor. Ama bunun mutlaka dezavantaj olması gerekmez. Sosyal Demokratların başbakan adayı ocak ayında açıklanacak. Sosyal Demokrat Parti o tarihe kadar da en az iki ağır top çıkarabilen bir parti olarak tanınacak. Martin Schulz ve partinin genel başkanı ve başbakan yardımcısı Sigmar Gabriel kampanyaya öncülük edecek. 2013 genel seçimlerinde Sosyal Demokrat Parti başbakan adaylığını parti içi çekişmelerin ardından alelacele kararlaştırmıştı. Bunun neticesinde de seçim kampanyası başarısız geçmiş ve Angela Merkel Gabriel'i hezimete uğratmıştı. Bu defa aynı hataya düşmemeye ve gerginliği yüksek tutmaya özen gösteriliyor. Martin Schulz ile Sigmar Gabriel uyuştukları ve aralarında samimi bir ilişki olduğu için adaylık yarışında pürüz çıkmadı.

Başbakanlığa adaylığını koyduğu takdirde, Gabriel'in direnişle karşılaşması beklenmiyor. Dostu Schulz'un daha uygun aday olacağına kanaat getirmesi durumunda da Avrupa Parlamentosu başkanının önünde engel kalmayacak.

Dışişleri bakanlığı Schulz'a uyar

Schulz seçim kampanyası yapmayı becerdiğini 2014'teki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde göstermiş, Avrupa'daki bütün Sosyal Demokrat partilerin ortak adayı olamamasına rağmen sol kanada çoğunluğu kazandıracağına kimse ihtimal vermemişti. Schulz sayesinde Sosyal Demokrat Parti'nin Almanya'daki oy oranı yüzde 27,6'ya çıkmıştı. Genel seçimlerde de bu oranı yakalaması Sosyal Demokratlar açısından büyük bir başarı sayılacaktır.

Sosyal Demokrat Parti açısından Schulz'un dışişleri bakanı olması da isabetli bir seçim sayılabilir. Tecrübeli bir politikacı olan Schulz mükemmel ilişkileri sayesinde diğer partilerin de takdirini toplamıştı. Açık konuşmayı seven bir politikacı olarak isim yaptı. Temkinli konuşan Frank-Walter Steinmeier'den sonra düşündüğü gibi konuşan bir ismin dışişleri bakanlığına getirilmesi fena olmaz. Schulz aynı zamanda sakin konuşmayı ve kulislerden yönetmeyi tercih eden Angela Merkel'e de uygun bir alternatif yerine geçecektir. Dışişleri bakanı olarak Sosyal Demokratlara profil kazandıracağı ve başbakan adayı Gabriel'i seçim kampanyasında etkili bir şekilde destekleyeceği de söylenebilir.

Martin Schulz'un Brüksel'den dönmesi her halükarda Sosyal Demokrat Parti için iyi olmuştur. Schulz parti disiplinine uyuyor ve başbakan adaylığı için Gabriel ile rekabet etmeye heveslenmiyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Rupert Wiederwald

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle