Dünya
Deutsche Welle

YORUM: AKP ortak arayışında

Cumhurbaşkanı Erdoğan anayasa değişikliği istiyor ancak bunun için AKP’nin desteğe ihtiyacı var. Sıra yeni siyasi oyunlarda. DW Türkçe Yayınlar Sorumlusu Seda Serdar'ın yorumu:

04 Kasım 2015 13:00


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hedefine bir adım daha yakın. Arzusu kendisine Cumhurbaşkanı olarak daha fazla yetki tanıyacak bir başkanlık sisteminin oluşturulması. Her ne kadar Adalet ve Kalkınma Partisi'ndeki (AKP) çevreler bu planı Amerika Birleşik Devletleri'ndeki (ABD) başkanlık sistemine benzediğini söylese de arada ciddi bir fark bulunmakta. Amerikan sistemi tek bir kişinin başına buyruk hareket etmesine müsade etmiyor. Bağımsız yargının da ayrılmaz bir parçası olduğu bir dengeler sistemi ve güçler ayrımı mevcut.

Ancak bu denge uzun zamandır Türkiye'de mevcut olmamakla birlikte yakın gelecekte bunun değişeceğine dair de ipuçları görülmemekte. Diğer bir deyişle, AKP'ye oy vermeyen kesimi zor günler beklemekte.

AKP'nin seçenekleri

Anayasa'nın değiştirilebilmesi için AKP'nin 317 koltuğu yetersiz. Gerekli sayıya ulaşması için de iki senaryo ön plana çıkıyor.

Birincisi, AKP milliyetçi kartını oynamaya devam ederek Milliyetçi Halk Partisi'nin (MHP) desteğini alarak ülkeyi daha sağcı ve tutucu bir çizgiye yönlendirecek. Bu, aynı zamanda PKK'nın askeri gücünü daha da çökertmek için saldırılara devam etmesi anlamına geliyor. Eğer bu desteği alabilir ise 330 oya ulaşarak değişikliği referanduma taşıma hakkını elde edecek. 1 Kasım zaferi sonrası Erdoğan halkına yeniden güvendiği için referanduma da rahatlıkla gidecektir.

İkinci bir senaryoda ise Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile barış sürecini yeniden gündeme taşıyarak iki parti arasında bir yakınlaşma söz konusu olabilir. Seçimler bittiği için artık istikrarsızlığın ve güvenlik sorunlarının AKP'ye bir getirisi olmayacak. Bu nedenle HDP artık bir düşman değil, bir potansiyel partner olarak yeniden algılanabilir. Tüm yapılan ve söylenenlerden sonra halen iki partinin birlikte hareket etmesi tamamen seçenek dışı değil. Her ne kadar HDP, Erdogan'ın arzuladığı bir başkanlık sistemini kucaklamaya hazır olmasa da yerel yönetim meselesinin müzakere masasına getirilmesi ile yeniden alternatifleri görüşmeye yanaşabilir. AKP (317) ve HDP'nin (59) ortak bir zemin oluşturması halinde, referanduma gidilmeden 367 oya ulaşarak anayasa değişikliğinin yapılması mümkün olacak.

Demokrasi açığı kimin umrunda?

Türkiye'nin içinde bu senaryolar düşünülürken ülkenin aslında, mülteci krizi, uluslararası terör ve istikrarsızlık gibi küresel sorunlarının tam göbeğinde olduğunu unutmamak lazım. IŞİD ile mücadelenin yıllarca süreceğini Ankara sonunda gördü. Bununla birlikte bu mücadele kapsamında Kürt meselesi de Türkiye için hassasiyetini korumakta. Ankara sınırında bir Kürt devletinin kurulmasına müsama göstermeyecek. Ancak ABD için de IŞİD ile mücadelede Kürtler önemli bir partner olmayı sürdürüyor. Bu ABD için çok hasas bir dengeyi de beraberinde getiriyor çünkü Türkiye'deki üsleri kullanan kullanan ABD Erdoğan'ı kızdırmak istemiyor. İşte bundan ötürü Türkiye'deki demokrasi açığına ABD'nin sesi cılız çıkıyor.

Avrupa Birliği'nin (AB) durumu da ABD'den çok farklı değil. Başta Almanya olmak üzere, tüm AB ülkeleri mülteci krizi endişesinden demokratik değerleri bir kenara itmiş durumda. Erdoğan mülteci kartı ile sadece ekonomik destek almakla kalmayıp Türkiye'nin yıllardır tökezleyen AB üyelik müzakerelerine de ivme kazandırmak istiyor.

Batı medyası tarafından AKP zaferinin kutlanmamasını eleştiren Erdoğan'ın tavrı, aslında Avrupa liderlerinin gözardı etmeyi seçtiği sorunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Görünen o ki, hem ABD hem de AB ortak değerlere sahip çıkmak yerine kendi çıkarlarını gözetmeye devam edecek. Ancak bu değerlerin erimesi, Batı'yı rahatlıkla sırtını dayadığı müttefikinden mahrum bırakacak.

Seda Serdar

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle