Sabah gazetesinden Tuba Kalçık'a konuşan yönetmen Reis Çelik, "Röportaj teklifinizi özellikle kabul ettim. O, bu, şu diye birbirimizi ayrıştırmamalıyız” dedi. Çelik, "Herhangi bir sanatçımız Sabah veya diğer bir gazeteye röportaj verdiğinde karşı taraf linç girişimini başlatıyor; buna son vermeliyiz” diye konuştu.
Çelik’in açıklamalarından bir kısım şöyle:
Gazetecilikten yayıncılığa kadar birçok alanda çalıştıktan sonra sinemaya geçiş yaptınız.
Tuncel Kurtiz sizin vazgeçilmez oyuncunuzdu. İlk filminiz dahil olmak birçok projede birlikteydiniz... 'Almanya'daki Türkiye' isimli röportajımı yapmak için Berlin'e gitmiştim. Orada Neşet Ertaş'la karşılaştım, Tuncel Kurtiz'in evini de Neşet Abi tarif etti bana. Tuncel Abi'yle o gün tanıştım. Kendi geleneklerimizden yola çıkarak bir film çekmek istiyordum. Senaryo yoktu, tek bir kelimeden yola çıktım, o da 'inat'tı. Bir de tek oyuncu Tuncel Abi. Her görüşten aydınlar ve sanatçılar olarak yüzümüzü batıya çok çevirmiştik.
Bu dünyanın en kadim topraklarındaki değerlerinden çok faydalanamıyorduk. Bu öze yeniden bir dönüş istiyordum.
Emperyalizmin kültürleri yok eden erezyon politikasına karşı sürekli mücadele ettim ve etmeye devam ediyorum. Sosyalistler antiemperyalisttir ve ulusal değerlerini korumak için mücadele etmiştir. Nazım Hikmet'in şiirlerine, Yaşar Kemal'ın kitaplarına bakın; bu temel değerlere ne kadar bağlı oldukları ortadadır. Sanatçı olarak sadece emperyalizme karşı mücadele etmedim; ülkemdeki diktacı devlet anlayışlarına karşı, insanımızın vicdan, düşünce ve inanç özgürlüğü için de aralıksız mücadele verdim. Ama sadece kendi düşüncemden olanlar için değil, herkes için.
28 Şubat'ta başörtülülerin üniversiteye girmesi için İstanbul Üniversite'sinin önünde yapılan eylemlerde biz sosyalistler de vardık. Dayak yedik, gözaltına alındık.
Bahsettiğiniz sol çizgiye CHP'yi de katıyor musunuz?
Sosyalist sol hiçbir zaman CHP'yi solda bir parti olarak görmez. Tek parti döneminde CHP'yi bir parti olarak görmek yanlış olur çünkü devletin kendisiydi. Sağdan sola birçok düşünceden insan vardı. Sosyalist sol, en büyük azabı tek parti döneminde çekmiştir. Mustafa Suphi ve Sabahattin Ali gibi insanların öldürülmesi, Nazım Hikmet, Orhan Kemal, Kemal Tahir, Ruhi Su, Aziz Nesin ve yüzlerce aydın yazar, ressam ve müzisyenin hapishane ve sürgünlere gitmesi... Sonra bu gelenek devam etti. Bu anlamda gerçek sola CHP'yi dahil edemeyiz.
Ayrıca CHP'nin Avrupa'daki bir sosyal demokrat parti olabilmesi için sosyalist bir söylem geliştirmesi gerekir ki, bundan çok uzakta bir parti.
Hoşgörüden bahsetmişken, SABAH'a röportaj veren sanatçılar linç ediliyor...
SABAH adına sizden gelen teklifi özellikle kabul ettim. O, bu, şu diye birbirimizi düşmanlaştırmamalıyız.
Herkes kendi mahallesine konuşursa bir yere varamayız.
Herhangi bir sanatçımız SABAH veya diğer bir gazeteye röportaj verdiğinde karşı taraf linç girişimini başlatıyor; buna son vermeliyiz. Yanlışlar yapılmış olabilir ama bu yanlışları birbirimize kapıları kapatarak, selamları keserek, diş sıkarak karşılamaya başlarsak içimizde kin tarlası büyür. Kin tarlalarının hasadı acı olur. Bundan bir an önce kurtulmamız ve içimizde hoşgörü ve iyi insanlık, yani demokrasi tarlamızı yeşertmemiz kaçınılmazdır. Bu; inançlarımızdan, fikirlerimizden vazgeçmek demek değildir, tam tersi fikir ve inançlarımızın varlığını savunmamız demektir.
Zira fikri ve inancı olmayanların başvurduğu tek yol var; o da düşünmeden yargılama ve linç yöntemidir.
Söyleşinin tamamını okumak için tıklayın.