Hilmi Hacaloğlu - T24
Dokuz yıl önce yine bir eylül akşamıydı. Yine tribünde cumhurbaşkanımız yanında konuk başbakan, sahada 12 dev adam arkalarında 15 bin ay yıldızlı taraftar. Ve yine rakibimiz Sırbistan’dı ( O günkü ismiyle Yugoslavya). Herşey çok güzel başlamıştı. Mirsad, Efes’teki partneri Drobjnak’ı eziyor, İbo, Panathinakos’tan takım arkadaşı Bodiroga’dan daha çok atıyor, NBA çaylağı Hidayet, Sacramento’daki “abi’si Stojakoviç’e göz açtırmıyordu. İlk iki periyot rüya gibiydi ama son çeyreğe bir sayı önde başlayan Yugolar, hem saha içi ve masa başı deneyimleriyle millileri devirmeyi başardı. Turnuva öncesi Avrupa Şampiyonası’nda final oynamayı hayal bile edemezken kaçan şampiyonluğa ağlıyorduk.
Sırplar’ın yıldızları
Yine bir eylül ve rakip yine Sırbistan. Hüzünleri mutluluğa çevirmek için yeni bir telafi imkanı. O günkü kadroyla kıyaslandığında daha mütevazı ama daha sert bir takımla kapışacağımız kesin.
Takımın en büyük yıldızı Nenad Krstiç. 2.14’lük pivotu NBA’den tanıyoruz. Yıllarca Nets’de oynayan Krstiç, şimdilerde bu şampiyonada ABD’nin en büyük yıldızı görünümündeki Kevin Durant’ın Oklahama City Thunder’dan takım arkadaşı.
İspanya maçında son saniyede bulduğu üç sayılık isabetle takımını yarı finale çıkartan Teodosiç, Avrupa basketbolunun en yetenekli yıldızları arasında gösteriliyor. Bu yılın Euroleague MVP’si hücumda hızlı ve delici savunmada çabuk ve bıktırıcı.
Real Madrid’in yıldızı Velickovic ise zor anların adamı. Oyun sıkıştığı zaman korkmadan şut kullanan bir karaktere sahip.
Stojakovic, Scepanovic, Bodiroga’lı kadroyla kıyaslandığında işimizin o denli zor olmadığı ortada tabii bir de FIBA başkanlık koltuğunda Stankoviç oturmuyor!
Devran değişti bizim yıldızlarımız daha parlak
Gelelim 12 Dev Adam’a.
Türkiye bugüne kadar hiçbir turnuvada olmadığı kadar iyi savunma yapıyor. Ön alanda Kerem Tunçeri-Ömer Onan-Sinan Güler üçlüsü değişerek rakip hücumları daha doğma aşmasındayken boğuyor. Kobe Byrant’a yaptığı savunmayla dünyaca bilinen Hidayet’in müdafaasını konuşmak zaten abesle iştigal. Pota altındaki beşli ise Türkiye tarihinin uzak ara en iyi savunmacılarından oluşuyor. Türkiye’nin Fransa ve Slovenya maçında erken farka ulaşmasının sırrı zaten bu savunmada gizli. İyi savunma hücumda da olağanüstü güveni beraberinde getiriyor.
Pota altında avantaj bizde
Pota altı demişken oradan devam edelim. Slovenya maçında Brezec’i oyundan düşüren Ömer Aşık’ın işi bugün biraz daha zor. Krstiç, Avrupa’nın en kalın uzunları arasında ve yıllardır NBA’de dünyanın en fizikli adamlarıyla mücadele ediyor. Oyun bilgisinin de çiçeği burnunda Bulls pivotundan iyi olduğunu kabul etmek gerekir. Burada Ömer Aşık’ın en büyük avantajı ayaklarının çabukluğu ve konsantrasyonu. Ömer’in erken faul problemine girmemesi halinde Krstiç’e direneceği muhakkak.
İki pivotun arkalarındaki iki adam Semih ve Peroviç. Aslında Sırplar’ın bu pozisyon için hazırladıkları adam Pekoviç’ti. Ancak Karadağ’lı pivot, 2006’da Sırbistan’la yaşanan ayrılığın ardından ülkesini seçince Sırplar’ın uzun vadeli planı da suya düştü. Perovic’e gelince, kısa bir NBA deneyimi olan Sırp pivotun geçen sene Valencia’da geçirdiği başarılı sezon onu Barcelona oyuncusu yaptı. geçirdi. Peroviç’in Katalanya günlerinde Semih de bu yılın NBA finalisti Boston Celtics’de kendine yer arayacak. Türk basketbolunun “albatros”u ilk gençlik yıllarındaki uçarılığını o özellikle de bu şampiyonada bırakmış görünüyor. Yıllardır Tanjeviç’in rahle-i tedrisinden geçen Semih, artık hem özelliklerinin hem de sorumluluklarının farkında görünüyor. Oğuz ve Ömer’le yıllarca birlikte oynamış olmaları da pota altında ikili oyunları da beraberinde getiriyor.
Pivotlardan söz ederken Oğuz’u atlamak olmaz. O Türkiye’nin son yıllarda yetiştirdiği en “yumuşak el”li pivot. Savunmada yeterince sert değil ama hem sırtı dönük hem bire birde Türkiye’nin en yüzdeli pivotu.Kağıt üstünde Türkiye, bu pozisyonda çok önde gözükmüyorsa da asla geride değil.
Ersan her derde derman
Ersan İlvasova ve Kerem Gönlüm, uzun forvette Velickoviç’in sırtladığı Sırbistan takımına kesinlikle üstün. NBA deneyimiyle oyun karakterini bir üst seviyeye çıkartan Ersan, şampiyonada Türkiye’nin en güvendiği iki isimden biri. Hiç moralini bozmuyor. Şut kaçırınca iyi savunma yapıp, ribaunt alıyor ve kendini şarj ediyor. Hem içerden hem dışarıdan rakibi yıpratıyor. Top onun eline gelince tribünlere “oh” dedirten bir güven aşılamış durumda.
Geçen sene Polonya’da madalya alamadıysak Kerem Gönlüm’ün yokluğundandır. Mirsad’ın olmadığı bir kadroda Kerem’in önemi tartışma götürmez.
Hidayet’in işi ve sorumluluğu her zamankinden zor
Hidayet’in yeri, bambaşka. Onun sahadaki varlığı takım kadar 70 milyona da güven veriyor. Ancak bu kez işi pek kolay değil Bjelica ve Keselj hem uzunlar hem de yüzdeli oynuyorlar. Bugüne kadar verdiği süreyle Cenk Akyol’un performansına pek güvenmediği izlenimi yaratan Tanjeviç, Hidayet’in yıpranmasına nasıl önlem alacak onu göreceğiz.
Ama Hidayet, milli formayla hiç bu kadar verimli olmamıştı. Hem savaşıyor, hem kaynaştırıyor. Topun el yaktığı anlarda sorumluluktan kaçmadığı gibi, top paylaşımında da elinden gelen katkıyı esirgemiyor. On yıllık NBA olgunluğuyla oynuyor ve bu yüzden de hem rakip oyuncular hem de hakemler ona saygı duyuyor.
Her rakibin korkulu rüyası ön alan savunması
Ve ön alan Kerem-Ömer-Sinan, Teodosic, Rasic, Tepic’e karşı. Yunanistan, Slovenya ve Fransa maçlarında rakip guardlara göz açtırmayan bu “triumvira” takımın göz bebeği. Kerem ve Ömer’in uluslar arası düzeyde bilindik savunmasına Sinan’ın verdiği müthiş katkı, tüm maçlarda rakibi boğan müdafayı yarattı. Bugün de bu iştah sürerse pazar günü finalde 12 Dev Adam’ı görmek sürpriz olmaz. Tabii Ender’in mucize şutları da elbette son üç maçta dengenin lehimize bozulmasında önemli bir rol üstlendiğini de not edelim.
Tanjeviç İvkoviç’e karşı
Gelelim coach’ların kapışmasına. Tanjeviç ve İvkoviç, Yugoslav ekolünün iki büyük ismi. Ancak İvkoviç hep Karadağ’lı coach’un hep önünde göründü. Bugün Tanjeviç, ezeli rakiplerinden birinin karşısına tarihi bir zafer için çıkacak.
Avantaj Türkiye’de
Türkiye’nin bu maçta en büyük dezavantajı şampiyonada neredeyse her maçını erken kopartması olacak. Buna mukabil Sırbistan üç maçını son topta kazandı ve maçın en stresli son bölümünü hep çok iyi oynadılar. Türkiye ise geleneksel olarak son toplarda zorlanıyor. Geçen sene Polonya’daki acı hatıraları bir kenara bırakıyor ve milli takımın maçı son topa bırakmayacak kararlılık için de oynadığını müşahade ediyorum.