İstanbul'un son 10 günde yaşadığı yağış felaketinin ardından geçtiğimiz tarihlerde Türkiye'de yaşananları köşesine taşıyan Yılmaz Özdil, "Ankara'ya yağmur yağdı, denizi olmayan şehirde dalgıçlar insan çıkardı, Melih Gökçek vatandaşa tavsiyede bulundu, 'sele uykuda yakalanmayın, üst kat komşunuzda kalın' dedi" ifadelerini kullandı. Özdil, Batılı ülkelerde yaşanan afet kazalarının ardından verilen tazminatlara dikkat çekti. Ödil yazısını, "Elalem Mars'ta su buldu, biz layığımızı bulduk" sözleriyle noktaladı.
Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil'in bugünkü (29.07.2017) köşe yazısı şöyle:
Eminim hatırlarsınız, 2009'da İstanbul'a yağmur yağdı, 31 kişi boğularak can verdi, asrın liderimiz “derenin intikamı” dedi, Kadir Topbaş daha bilimsel bi izahatta bulundu, “sprey gazları ozonu deliyor, buzullar eriyor, bu yağışlar ondan” dedi.
(Manhattan feribotu süratini ayarlayamadı, iskeleye çarptı. 60 yolcu yaralandı, 129 yolcu New York Belediyesi'ni mahkemeye verdi. Omuriliği zedelenen, felç olan biri, 23 milyon dolar tazminat kazandı. Şimdilik toplam 52 milyon dolar tazminat ödendi, 42 dava sürüyor.)
Ankara'ya yağmur yağdı, denizi olmayan şehirde dalgıçlar insan çıkardı, Melih Gökçek vatandaşa tavsiyede bulundu, “sele uykuda yakalanmayın, üst kat komşunuzda kalın” dedi.
(Boston belediyesi, evinin önünde biriken karları temizlemediği için, ABD dışişleri bakanı John Kerry'ye para cezası kesti. ABD'de her kış milyonlarca dolarlık “buzda kaydım düştüm, kalçamı kırdım, bunun sorumlusu önlem almayan yetkililerdir” davası açılıyor.)
Balkan harbinden kalma ilkel vagonları “hızlı tren” yaptılar, ilk virajda 41 kişi sizlere ömür… TCDD genel müdürvekili “her şey Allah'tan” dedi. Akp milletvekili “kem gözlerin nazarı” dedi. Asrın liderimiz “bu bölgede 1950'den beri kaza oluyor” dedi. Binali bey ulaştırma bakanıydı, “niye istifa edeyim, treni ben mi kullanıyorum” dedi.
Boğaz köprülerindeki tamirat İstanbul trafiğini felç etti, karayolları genel müdürü çözüm önerisinde bulundu, “tatil imkanı olan İstanbullular İstanbul'u terkederse, İstanbullular rahat eder” dedi.
(Düsseldorf belediyesi, metro inşaatının gürültüsü ve görüntü kirliliği nedeniyle çevredeki 150 esnafa bir milyon euro tazminat ödedi.)
Soma'da 301 madencimiz katledildi, “fıtrat” denildi.
(Florida'da bir kadın Starbucks'tan kahve aldı, bardağın kapağı çıktı, kadının eli yandı, 100 bin dolar tazminat ödendi. Mahkeme “15 bin dolar tedavi masrafı için, 85 bin dolar yaşadığı acı için” dedi.)
Memleketi keneler sardı, Kırım Kongo kanamalı ateşinden ölen ölene… Sağlık bakanımız “pantolon paçalarını çoraba sokun” dedi.
(Malaga belediyesi, yoğun trafik nedeniyle kilisedeki düğününe bir saat geç kalan geline, üç bin euro manevi tazminat ödedi.)
Söndürmeyi beceremediler, Antalya Manavgat bir hafta yandı kardeşim, şehir büyüklüğünde alan kül oldu. Orman genel müdür yardımcısı “tek iyi tarafı ormanlarımızda kene kalmadı” dedi.
(Madrid belediyesi, bir apartman inşaatının gürültüsünden rahatsız olan komşu apartmanlara, daha az gürültü çıkaran makineler kullanılmadığı ve yeterli denetim yapılmadığı için 10 bin euro tazminat ödedi.)
Afrika uçuşlarında yeterli önlem alınmadığı için Ebola virüsünün Türkiye'ye bulaştığı ortaya çıktı, THY genel müdürü yüreğimize su serpti, “Ebola aslında göründüğü kadar kötü bir şey değil, Allah göstermesin bulaşınca öldürüyor” dedi.
(Japonya'nın Okinawa şehrinde yaşayanlar, şehirdeki Amerikan hava üssünün gürültüsü nedeniyle dava açtı, uçakların ses seviyesi yüzünden “sabır sınırının aşıldığı” gerekçesiyle, 22 bin kişiye 268 milyon dolar tazminat ödendi.)
Tuzla tersanesinde kurtarma filikasını kum torbaları yerine işçileri oturtarak denediler, işçileri filikaya doldurup tankerin arkasından denize attılar, üçü boğuldu. “Filika Çin malıydı, camı kırıldı, Çinlilerin hatası” dediler. İş kazalarında, işçi ölümlerinde “dünya rekoru” kırdık, ekonomi bakanı “iş kazaları medeniyet göstergesidir” dedi. Yandaş müteahhitin inşaatında asansör çakıldı, 10 işçi pisi pisine hayatını kaybetti, Ahmet Kiziroğlu “şehit hükmündedirler” dedi.
(Taaa 1931 senesinde yapılan 102 katlı 381 metre yüksekliğindeki 74 asansörlü Empire State gökdeleninde kaç işçi öldü biliyor musunuz? Beş işçi öldü. Bina üç katı büyüklüğünde, çalışan işçi sayısı dört katı, taaa 83 sene önceki teknik imkanlar, can kaybı yarı yarıya azdı. Taaa 1887 senesinde üç bin işçi tarafından inşa edilen 300 metre yüksekliğindeki Eyfel Kulesi'nde kaç işçi hayatını kaybetti biliyor musunuz? Sıfır… Ölen işçi olmadı. Eyfel Kulesi her yedi senede bir boyanır, her defasında 60 ton boya, bin 500 fırça, beş bin zımpara kağıdı, bin 500 işçi tulumu tüketilir. 130 senedir boyanıyor, 130 senedir kaç işçi hayatını kaybetti? Sıfır… Ölen işçi olmadı. İstiklal Savaşı'nda, İnönü, Sakarya, Büyük Taarruz, 10 bin 500 şehit verdik. Akp döneminde ihmaller ve sorumsuzluklar yüzünden pisi pisine hayatını kaybeden işçi sayısı, şimdilik 15 binden fazla.)
“Nükleer santral patlarsa ne olacak” diye sordular, asrın liderimiz “ha nükleer santral kurmuşsun, ha evine mutfak tüpü bağlatmışsın, riski aynı” dedi. Enerji bakanı daha şık izah etti, “ABD'de yapılan araştırmaya göre, bekarların ölüm oranı nükleer santral kazalarında ölenlerden daha yüksek, bekarlık nükleer santrallardan daha tehlikeli” dedi.
(ABD'de iki yıl içinde üç ayrı evde üç çocuğun üzerine şifonyer devrildi, çocuklar öldü, şifonyerlerin üreticisi olan İsveçli İkea firması, çocukların ailelerine 50 milyon dolar tazminat ödedi.)
Deprem oldu, Van Erciş yerlebir oldu, arama kurtarmada yetersiz kalındı, insanlarımız enkaz altında bağıra bağıra can verdi. “Yabancı ülkelerden gelen kurtarma ekiplerini niye kabul etmedik” diye sordular… Beşir Atalay “kendi potansiyelimizi görmek istedik” dedi. İlkokullarda süt dağıttılar, onbinlerce çocuk hastanelik oldu, milli eğitim bakanı “zehirlenme değil, süte karşı hassasiyet” dedi, Bülent Arınç “çocuklar aşırı dozdan rahatsızlanmış olabilir” dedi, Diyarbakır valisi “sütten değil, psikolojik” dedi, Sivas valisi “zehirlenme değil, süt biraz bozuk” dedi, Konya valisi “zehirlenmediler, etkilendiler” dedi, Edirne valisi “açlıktan mideleri bulanmıştır” dedi. Ankara'da su sıkıntısı başgösterdi, Melih Gökçek “Ankaralılar tatile çıksın, annelerini babalarını ziyaret etsinler, biraz rahatlarız” dedi. Emeklilerin PTT'deki maaş kuyrukları çileye döndü, kuyrukta ölenler oldu, PTT genel müdürü “maaş kuyrukları emeklilerimiz için sosyal aktivite, kendi yaşıtlarını görüyorlar, kuyrukta sohbet ediyorlar” dedi. Ankara'da belediye otobüsü durağa daldı, 12 insanımız öldü, sağlık bakanı “fren boşalması” dedi.
(Stuttgart tren garının yenilenmesi projesi, protesto gösterilerine sebep oldu, polis kalabalığa müdahale etti, TOMA benzeri araçtan sıkılan tazyikli suyla gözünden yaralanan protestocu 120 bin euro tazminat aldı.)
Cephanelik patladı, 25 şehit verdik, orman bakanı “Hindistan'da Pakistan'da olur böyle şeyler” dedi. Türkiye'de Suriye'den fazla canlı bomba patladı, özellikle 2015 senesinde bombayla öldürülen sivil sayısı bir önceki seneye göre yüzde 7 bin 600 oranında arttı. “Canlı bombaları niye yakalayamıyorsunuz” diye sordular… Ahmet Kiziroğlu “hepsinin tek tek isim listesi elimizde ama, eylem yapmadan tutuklayamayız, Türkiye sebepsiz yere insanların tutuklanabileceği bir ülke değil” dedi. Kilis'te 22 kişi öldü, Kilis valisi toplumu bilgilendirdi, “bu roketlerin buraya düşüyor olması eleştiriliyor, tabii ki düşecek, havada mı kalacak, yerçekimi var” dedi.
(11 Eylül'de ikiz kuleler yıkıldı. Yaklaşık 10 bin kişi “saldırı sırasında o bölgede çalışıyordum, kül, duman ve zehirli gazlar nedeniyle sağlığımı kaybettim” diyerek dava açtı. New York belediyesi toplam 657 milyon dolar tazminat ödedi.)
Haydarpaşa Garı meşale gibi yandı, “kaynaktan” dediler. Karaköy iskelesi battı, “lodostan” dediler. İstanbul'da fabrika havaya uçtu, 20 insanımız daha gitti. İşyeri ruhsatsızdı, işçiler sigortasızdı, vergi kaçaktı, elektrik araklamaydı, bina çürüktü, “neden patladı” diye sordular, İstanbul valisi “fabrikanın kazanından” dedi. Ankara'da yılbaşı gecesi üniversite öğrencisi yedi gencimiz doğalgazdan can verdi, başkent doğalgaz şirketinin genel müdürü “biliyorsunuz bugün cuma namazı var, fazla soru almayalım, müsaadenizi isteyeceğiz” dedi. Konya'da tarikat yurdu patladı, 17 kız çocuğumuz öldü, “tüpten” dediler. Adana'da tarikat yurdu yandı, 11 kız çocuğumuz öldü, “kapı sıkışmış” dediler.
(Londra'da geçen ay gökdelende yangın çıktı, 80 kişi hayatını kaybetti, mahkeme devam ediyor, Kensington&Chelsea belediyesinin 50 milyon sterlin tazminat ödemesi bekleniyor.)
İstanbul büyükşehir belediyesinin bir yıllık bütçesi ne kadar biliyor musunuz? 11 milyar dolar! 1994'ten beri bu zihniyet yönetiyor. 253 milyar dolar eder!
Belediyecilik bizim işimiz” diyen arkadaşların 253 milyar dolar harcadığı İstanbul'a bakıyoruz… İnsanlar sokaklarda yüzüyor, belediye otobüsleri duba olmuş, tramvay denizaltı olmadığı için gidemiyor, metro kaba dalgalı, Avrasya tüneli akvaryum.
Elalem Mars'ta su buldu. Biz layığımızı bulduk.