T24- Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, "Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu birçok ülke krize beklentilerinin ötesinde direnç göstermeyi başardı. Nisan'dan itibaren küresel iktisadi faaliyete ilişkin açıklanan veriler krizin dip noktasında geride kaldı" dedi. Yılmaz, İnönü Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen ''Turgut Özal Uluslararası Ekonomi ve Siyaset Kongresi''nin açılışında yaptığı konuşmada, küresel finans krizinin değerlendirmesini yaptı.
Kriz sırasında sabit kur rejimini uygulayan ülkelerin dalgalı kur rejimini benimsemiş ülkelere göre krizden daha çok etkilendiğine işaret eden Yılmaz, şöyle konuştu:
''Dalgalı kur rejimi, sermaye akışının serbest olduğu ülkelerde, piyasalarda ortaya çıkan likidite sıkışıklığına karşı para otoritelerinin esnek bir yaklaşım göstermesine imkan sağlayarak hızla kötüleşen uluslararası likidite koşulları altında ekonominin aşırı düzeyde daralmasını önleyen bir emniyet supabı görevi görmektedir. Nitekim dalgalı kur rejimi uygulayan ülkelerde iktisadi faaliyette, kriz öncesi ve kriz sırasında daha düşük boyutlu dalgalanmalar yaşandığı gözlenmektedir. Ayrıca dalgalı kur uygulayan ülkelerde iktisadi faaliyetteki toparlanma da sabit kur uygulayan ülkelere nazaran daha güçlü yaşanmaktadır.''
DÜNYA EKONOMİLERİ TOPARLANMA EĞİLİMİNE GİRDİ
Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu birçok ülkenin küresel krize beklentilerin ötesinde bir direnç göstermeyi başardığını ifade eden Yılmaz, şu değerlendirmeyi yaptı: ''Ancak krizin olumsuz etkilerinden bütünüyle kaçınmak elbette mümkün olmamıştır. Nitekim dünya ekonomilerinin çeyreklik büyüme hızları incelediğinde, 2008 yılı son çeyreğinde ülkelerin yaklaşık yarısında iktisadi daralma yaşandığı 2009 yılının ilk yarısında ise dünya ülkelerinin yüzde 90'ından fazlasında ekonomilerin küçüldüğü görülmektedir. 2009 yılının ikinci yarısından itibaren küresel krizin dördüncü ve son aşamasına girmiş bulunmaktayız. Bu dönemi kısaca, iktisadi faaliyette beliren 'yeşil filizlerin' desteği ile dünya kamuoyunda ortaya çıkan 'umut' dönemi olarak özetleyebiliriz.''
Yılmaz, 2009 yılının Nisan ayından itibaren küresel iktisadi faaliyete ilişkin açıklanan verilerin krizin dip noktasının geride kaldığına ve dünya ekonomilerinin toparlanma eğilimine girdiğine dair beklentileri kuvvetlendirdiğine işaret ederek, şunları aktardı:
''Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere, küresel ölçekte uygulamaya koyulan parasal ve mali teşvik programlarının yanı sıra stok eritme sürecinin de sona ermesi, küresel ekonomide canlanma sinyallerinin temel kaynağını oluşturmaktadır. 2010 yılının ilk çeyreği itibarıyla hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin satın alma yöneticileri endekslerindeki iyileşme, iktisadi faaliyetteki canlanmanın sürdüğünü göstermektedir.''
Durmuş Yılmaz'ın konuşmasında öne çıkan bazı ifadeler şöyle:
• "2008 yılı son çeyreğinden itibaren enflasyonda hızlı bir düşüş olacağını öngören Merkez Bankası, fiyat istikrarını sağlama temel amacımız ile çelişmeksizin, küresel krizin iktisadi faaliyet üzerinde oluşturacağı tahribatı sınırlamaya odaklı bir para politikası uygulamıştır.
• Tüm dünyada kamunun artan borçluluk oranlarının orta ve uzun vadeli faizler üzerinde yukarı yönlü baskı yapmasının beklendiği, piyasaların risk iştahına olan duyarlılığının halen yüksek seviyelerde seyrettiği bir dönemde, Türkiye'de piyasa faizlerinin temel belirleyicisinin TCMB'nin politika faizleri olmaya devam etmesi, para politikasının etkinliğinin bir göstergesidir.
• Geçmiş dönemde Türkiye'nin kamu maliyesinde sağladığı disiplin, kamunun dış şoklara karşı direncini ve borcun sürdürülebilirliğine dair güveni önemli ölçüde artırmıştır.
• Önümüzdeki aylarda baz etkisi nedeniyle enflasyonda gözlenecek yükselişin, beklentiler üzerindeki olası etkisini önemli bir risk unsuru olarak görmekteyiz.
• Enflasyonun bir müddet hedefin belirgin şekilde üzerinde dalgalı bir seyir izledikten sonra yılın son çeyreğinden itibaren geçici etkilerin kalkmasıyla tekrar düşüş sürecine gireceğini ve 2011 yılının ilk aylarında hedeflerle uyumlu seviyelere gerileyeceğini öngörmekteyiz."