HÜLYA KARABAĞLI - T24/Ankara
CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, “Yılmaz Güney Sinema Müzesi” kurulmasına ilişkin kanun teklifi Fatoş Güney’i duygulandırdı. Güney, CHP’li Nazlıaka’ya, “CHP’den böyle bir teklif gelmesi şaşırttı. Ama mutluluk duydum. Duygulandım” dedi. Nazlıaka, teklifin yasalaşması için Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’la yüz yüze görüşüp destek isteyecek.
CHP’li Aylin Nazlıaka, geçtiğimiz hafta TBMM Başkanlığı’na, Türk Sineması’nın ‘Çirkin Kralı’ için verdiği kanun teklifini eşi Fatoş Güney’le paylaştı. Telefonla aradığı Fatoş Güney’den de destek aldı. Teklifte, “1984 yılında vatanından uzakta Paris’te kaybettiğimiz Yılmaz Güney’i ve sinema anlayışını yaşatmak amacıyla “Yılmaz Güney Sinema Müzesi” kurulmasını teklif ederiz” dendi. Teklife göre, Müze merkezinin İstanbul’da olması, yerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın belirleyeceği yerde kurulması öngörülüyor. Teklifin gerekçesi şöyle:
‘Feodal yapı, sömürü, töre,işsizlik, baskı, ezilmişlik’
-1958 yılında sinemaya başlayan oyuncu Yılmaz Güney, 1966 yılında “At, Avrat, Silah” filmiyle ilk yönetmenlik deneyimini yaşamıştır. Yine senaryosunu Lütfü Akad’la birlikte çalıştığı “Hudutların Kanunu” filmi Türk Sineması’nın unutulmaz filmlerinden biri olmuştur.
1968 yılında çektiği Seyyit Han filmiyle Türk Sineması’na destansı ve şiirsel bir dil katkısı yapmıştır. Yılmaz Güney’in 1971 yılında hem senaryosunu yazdığı hem de yönettiği Ağıt filmi Venedik Film Şenliği’nde elemeleri geçerek 10 film arasına girmiştir. Sırasıyla Arkadaş, Sürü, Düşman, Yol ve Duvar filmleri Türk Sineması’nın toplumsal sorunlara eğilen, Anadolu’daki feodal yapıyı ve sömürüyü gözler önüne seren, toplumsal çelişkileri gösteren, ülkenin yaşadığı baskı, ezilmişlik, töre, işsizlik gibi konular üzerine çekilmiş filmlerdir.
Yönetmenliğini Şerif Gören’in yaptığı senaryosu Yılmaz Güney’e ait olan 1982 tarihli Yol filmi, Türk Sineması’nın en önemli yapıtlarından biridir. Ülkemizde 1999 yılına kadar yasaklı olan Yol, Cannes Film Festivali’’nde Altın Palmiye Ödülü’nü kazanmıştır.
‘Yılmaz Güney sinemasının politik bir derdi var’
Yılmaz Güney Sineması’nın politik bir derdi vardır. Türk Sineması’na farklı bir dil ve faklı temalar kazandırmıştır. Yılmaz Güney oyuncu olarak sinemaya o döneme kadar hakim olan güzel kadın-yakışıklı erkek kalıplarını da yıkarak, sinemamızın “Çirkin Kral”ı olmuştur. Yeşilçam Sineması’nın içinde işlediği kalıpları da yıkmıştır. “Hayatta en çok sinemayı seviyorum” diyen Yılmaz Güney, Türk Sineması’nın kilometre taşlarından biridir.
Sanatçı, halkın önünde yürüyen, halkın sorunlarını gözler önüne seren ve ona yol gösterendir. Yılmaz Güney’in sinematografisine bakıldığında gerçek bir sanatçı duyarlılığını hissetmemek mümkün değildir. Yılmaz Güney, “Halkın önünde halk için yaşayanlar yürür” sözünü ispatlamış bir sanatçıdır. Baskı, sansür ve sürgünlere aldırmadan halkın sorunlarını önceleyen sinema anlayışından vazgeçmemiştir.
‘Zalimler için korku, ezilen halk için ışık kaynağı’
Yılmaz Güney’in ve sinema anlayışının gelecek nesillere ışık tutması ve baskıya, sansüre boyun eğmeden halkının sorunlarını dile getirmekten vazgeçmeyen Yılmaz Güney Sineması’nın nesiller boyunca tanınabilmesi için Yılmaz Güney Sinema Müzesi’nin kurulması gereklidir.
Gücünü halkını cahil bırakmaktan, halkını kandırmaktan, şiddetten alan iktidarlarla mücadelenin yollarından biri de halkının sorunlarını dile getirmekten vazgeçmeyen sanatçılardır. Yılmaz Güney’in sanat anlayışı zalimler için korku, ezilen halk için ışık kaynağıdır.