Gündem

Yıldıray Oğur: 'Medine pazarı' diyerek yola çıkmış dindar burjuvazinin iddiaları o fabrikayla birlikte patladı

"Bu patlamadan MÜSİAD’la ilgili sonuçlar çıkacağı kesin"

08 Temmuz 2020 09:46

Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, Sakarya Hendek 6 kişinin ölümüne neden olan havai fişek fabrikasındaki patlamanın ardından MÜSİAD başkanlarının Sakarya'da fabrikanın sahibine destek için yedikleri yemeğe tepki gösterdi. Oğur, "Adli soruşturmanın sonucu ne olursa olsun, 90’larda yüksek ahlak, ileri teknoloji, Medine pazarı diyerek yola çıkmış dindar burjuvazinin de iddiaları da o fabrikayla birlikte patladı." düşüncesini dile getirdi. 

Oğur, “Yüksek ahlak ve ileri teknoloji' sloganıyla yola çıkmış MÜSİAD’ın başkanı Abdurrahman Kaan’ın henüz daha enkazdan tüm cesetler dahi çıkarılmamışken, olayla ilgili soruşturma sürerken attığı ilk tweet şöyle oldu: '1966'da kurulan ve uluslararası standartlara uygun, ülkemizin en büyük üretim tesislerinden, @MUSIADSakarya üyemiz Büyük Coşkunlar fabrikasında yaşanan elim kaza camiamızı derinden üzmüştür. Hayatını kaybeden işçilerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.'Sadece tweet atmakla da kalmadı MÜSİAD Başkanı. Yakın illerden 30’u aşkın MÜSİAD başkanıyla birlikte toplanıp Sakarya’ya gittiler.  Ve arkada lüks araçların art arda dizili olarak göründüğü, açık havada U biçimde bir masanın etrafındaki o yemek fotoğrafını verdiler." ifadesini kullandı. 

Oğur yazısında şunları kaydetti: 

"Fotoğraf MÜSİAD Bursa hesabından, daha sonra tepkiler üzerine silinen şu mesajla paylaşıldı:  'Sakarya Hendek’te havai fişek fabrikasında meydana gelen patlama sonucunda destek vermek amacıyla MÜSİAD Genel Başkanımız, MÜSİAD Bursa başkanı, MÜSİAD şube başkaları ve üyelerimizle beraber MÜSİAD Sakarya Başkanı Yaşar Coşkun’un yanındayız.' Coşkun, büyük tepki alan bu yemek fotoğrafı üzerine bir açıklama yaparak tepkilere cevap vermeye çalıştı: 'Ben orada değildim. Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız Abdrurrahman Kaan’ı görevlendirdi ve patlamadan bir saat sonra yanıma geldi. Patlamadan sonra destek için 30’ın üzerinde MÜSİAD şube başkanımız geldi. Şube başkanlarımız içeri yanıma alınmadı. Genel başkanımız gelen şube başkanlarımızda toplantı yapmak istedi, Toplantıyı MÜSİAD’da yapacaktık ama uzak olduğu için Hendek Bayraktepe’yi ayarladı belediye başkanımız, Bayraktepe’de toplantı yapıldı, yemek değil' 

Ama bu açıklama üzerine Hendek Belediyesi’nden zehir zemberek bir yalanlanma geldi:
“Kara gün olarak hafızalarımıza kazınan acı dolu bu günde, patlama bölgesindeki vatandaşlarımızın canından başka hiçbir şey düşünmezken; MÜSİAD Başkanlarının buluştuğu yemeğin Başkanımız tarafından uygun görüldüğü yönündeki açıklamalar yalan ve iftiradır. Kamuoyunda büyük tepkiye neden olan bu yemekle ilgili Başkanımızın hiçbir alakası ve bilgisi yokken heyetin tesiste ağırlandıkları ve toplantı için Bayraktepe'ye yönlendirildikleri iddiası gündem saptırmak, eleştirilere bizleri de ortak etmek amacıyla kurgulanmış oyundur. Yüzlerce ailenin gözyaşı döktüğü, evlere ateşin düştüğü bu acı olayın yaşandığı, nefes almakta bile zorlandığımız ve kendimizi bile unuttuğumuz o anlarda; böyle bir girişimde bulunmamızın mümkün olmadığını kamuoyuna saygıyla duyururuz.”
Yedi insanın hayatını kaybettiği, 100’den fazla insanın yaralandığı, çok daha büyük bir faciaya neden olabilecek patlamayla ilgili Hendek Cumhuriyet Savcılığı tarafından başlatılan soruşturmada önce sabah saatlerinde fabrika sorumlu müdürü, fabrikanın iki usta başı ve iş güvenliği uzmanı gözaltına alınıp, tutuklandı.
‘Peki fabrika sahipleri’ soruları başlayınca da akşam saatlerinde Başsavcılık’tan şöyle bir açıklama yapıldı: 

“Fabrikada görev yapan ve tutuklanan şüphelilerin ve alınan 100’ün üzerindeki diğer çalışanların birbiri ile örtüşen beyanları, bir bütün olarak değerlendirildiğinde, işverenin alınan bütün önlemlere uyulmasını temin etmek, geniş bir kontrol mekanizması kurarak, iş güvenliğini işçinin inisiyatifine ve özenine bırakmadan, tehlikelere karşı bilinçlendirmek, iş disiplinini sağlamak, iş güvenliği malzemelerinin kullanılması yönünde denetim ve gözetim yükümlülüğünün de bulunduğu dikkate alındığında, söz konusu fabrika sahiplerinin de sorumlu olabileceği değerlendirilmiş olup, 7 Temmuz günü sabah saatlerinde gözaltı talimatı verilmiştir. Fabrika sahipleri A.R.E.C. ve Y.C. gözaltına alınmış olup, ifade işlemlerine devam edilmektedir. Soruşturma bütün yönleriyle hassasiyetle yürütülmektedir."

Açıklamadaki “söz konusu fabrika sahiplerinin de sorumlu olabileceği değerlendirilmiş olup” cümlesindeki aşırı hassasiyet soruşturma hakkında bir fikir verse de, dün akşam saatlerinde aralarında MÜSİAD Şube Başkanı Yaşar Çoşkun’un da olduğu fabrikanın iki sahibi tutuklandı.

Soruşturmadan bugünkü adli koşullarda bir sonuç çıkması kolay değil. 

Ama bu patlamadan MÜSİAD’la ilgili sonuçlar çıkacağı kesin. 

İlk reflekslerinin çoğu dindar insanlardan oluşan işçilerle değil, patronla dayanışma olması sınıfsal kimliklerinin, Müslüman kimliklerinden daha baskın olduğunu, olayla ilgili soruşturma yeni başlamışken, ortada fabrikanın ihmali olduğu gösteren pek çok emare varken, fabrikanın güvenliği, uluslararası olduğuyla ilgili mesajlar paylaşmaları ise savunduklarını iddia ettikleri değerlere değil, birbirlerine, cemaatlerine bağlı olduklarını gösterdi.

Zaten çok uzun zaman önce iktidardan ‘müstakil’ olma vasıflarını kaybetmişlerdi. 

O kadar ki kurucu danışmanları Mustafa Özel’in başında olduğu vakfa kayyım atanması, pek çoğunun çocuklarının okuduğu Şehir Üniversitesi’nin kapatılması karşısında dahi ağızlarına açamayacak hale gelmişlerdi.

Ama bu olayın ardından yaşananlar gösterdi ki MÜ kısaltmasına atfedilen diğer kelimede de ciddi bir anlam kayması var.

Adli soruşturmanın sonucu ne olursa olsun, 90’larda yüksek ahlak, ileri teknoloji, Medine pazarı diyerek yola çıkmış dindar burjuvazinin de iddiaları da o fabrikayla birlikte patladı. 

Yazının devamı için tıklayın