Gündem

Yıldıray Oğur: AB için bundan sonra 'Haçlılar' ya da 'Hristiyan birliği' dememek daha doğru olur

"Nezaketen değil, yüzde ellisi ateist olan Avrupa Haçlı da olmadığı için"

07 Şubat 2018 19:00

Karar yazarı Yıldıray Oğur, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Vatikan ziyaretini değerlendirdi. Oğur, "Papa ile kurulan bu iyi ilişkilerden sonra, Cumhurbaşkanı’nın bir İtalyan gazetesine verdiği röportajda “Tam üyelikten vazgeçmedik” dediği AB için de bundan sonra “Haçlılar” ya da “Hristiyan birliği” dememek daha doğru olur. Sadece nezaketen değil, yüzde ellisi ateist olan Avrupa Haçlı da olmadığı için" dedi. 

Oğur'un  "Haçlı ittifakının sonu" başlığıyla yayımlanan (7 Şubat 2018) yazısı şöyle: 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1959 yılında iki ülke arasındaki resmi ilişkileri başlatan Celal Bayar’ın ziyaretinden 59 yıl sonra Vatikan’ı ziyaret eden ikinci Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı oldu. Bunca yıldır hiçbir cumhurbaşkanının Vatikan’a gitmemiş olması Vatikan’da Papa ile fotoğraf vermenin siyasi yükünden çekinmelerine yorulabilir. Siyaseten bu yükü çekmeyi göze almış iki cumhurbaşkanın da muhafazakâr-sağ kökenli siyasetçiler olması herhalde bir özgüven göstergesidir. Son ziyaretin, Vatikan içinden kulis haberler veren İtalyan La Stampa gazetesinin Vatican Insider sayfalarına yansıyan notlarında ilginç ayrıntılar var.

La Stampa’nın özel notlarına göre, 60 kişilik heyetin ve çok sayıda resmi aracın yer aldığı konvoy, Papa ile görüşmeye 22 dakika geç gelmiş. Ama bu gecikmelerde rekor 2015 yılında Papa ile randevusuna 70 dakika geç kalan Putin’e aitmiş. Yine 2014 yılında Kraliçe Elizabeth de Papa’yı yarım saat bekletmiş. Fakat görüşme beklenenden daha uzun, 50 dakika sürmüş. Görüşme uzayınca Papa’nın bir sonraki misafirleri olan Keldani Kardinaller biraz beklemişler. Bekleyen Keldani din adamlarından biri de bu konuda Türkçe kitaplarıyla bilinen Keldanilerin Diyarbakır’daki Patrikliği’nin yöneticisi Francois Yakan.

Papa ve Erdoğan görüşmesinin ana konusu beklendiği gibi Kudüs olmuş. Görüşme sırasında Papa, Cumhurbaşkanı’na barış meleğinin, savaş iblisini boğarken resmedildiği bir bronz madalya hediye etti. Gazeteye göre Cumhurbaşkanı da bu hediyeyi alırken Papa’ya İtalyanca “Grazie” diye teşekkür etti. Papa, barış meleği madalyası dışında Cumhurbaşkanı’na Saint Peter Bazilikası’nın bir gravürünü, 2015’te yazdığı, tüketim toplumunu, çevresel yıkımı ve küresel ısınmayı eleştirdiği kitabını (Laudato Si’-Övgüler Sana Olsun) ve hiçbir dinin terörizme izin vermediği mesajını da içeren, şiddetsizliğe adanmış 2018 yılı barış mesajını vermiş.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Papa’ya İstanbul siluetini gösteren seramikten bir tablo, içinde Mesnevi ve biyografi olan dört ciltlik İtalyanca Mevlana kitap seti hediye etmiş. Papa, İstanbul tablosunu alırken “Çok güzel, çok güzel” diyerek beğenisini belli ederken, Mevlana kitapları için “Mistik şeyler” diyerek teşekkür ettiğini yazıyor gazete. Yine Vatican Insider’a göre görüşmenin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesini kapıya kadar geçiren Papa’ya Emine Hanım, İngilizce olarak “Sizinle görüşmek bir zevkti” diyerek teşekkür etmiş. Papa da, başka davetlilerinden de istediği gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ve ailesinden kendisi için dua etmesini istemiş. Cumhurbaşkanı “Biz de sizden dua bekliyoruz” diyerek ona mukabele etmiş. Ama herhalde bu gezinin bütün bu jestlerle dolu güzel ayrıntılarını gazetelerde okuyan bazı okurların kafası karışmıştır.

Kudüs için ABD’ye ve İsrail’e karşı ittifak yaptığımız Papa ile, bazı gazetelerde sık sık bahsedilen “Haçlı İttifakı”nın lideri Papa aynı kişi olabilir mi? Mesela 7 Haziran 2015 seçimlerinden bir gün önce o zamanlar içinde MHP’nin de olduğu muhalefet için “Haçlı İttifakı”, “Yeni Türkiye’ye karşı Yeni Haçlılar”, “7 Haziran Hilal-Haç Mücadelesi” başlıklarıyla çıkan gazetelerin okurları; bu dua isteyen, Kudüs için elini taşın altına sokan Papa’nın o haçlılardan biri olduğuna herhalde inanmamıştır.

Trump’a karşı birlikte Kudüs ittifakı kurduğumuz Papa, yine Trump’ın Türkiye’den gelen yolculara koyduğu kabinde elektronik cihaz yasağına karşı atılan “Haçlı ittifakı havadan saldırdı” başlığındaki ittifakın da herhalde içinde değildir. Cumhuriyet gazetesinin MİT TIR’ları davasına katılan AB elçileri için atılan (muhtemelen çoğu ateistti) “TIR ihanetine Haçlı ittifakı” başlığındaki ittifak da, hem AB ülkeleri hem de Vatikan’la Kudüs konusunda ve son zamanlarda daha pek çok konuda birlikte hareket ettiğimize göre, dağılmış olabilir.

O halde “Son kale kalan Anadolu’ya saldıran haçlılar”, “Türkiye’nin büyümesini, engellemeye çalışan Haçlılar”ın da herhalde bu şeker gibi Papa’yla bir ilgisi yoktur. Onlar Vatikan’a sızmış kripto Haçlılardır. Değilse de rica edelim, Haçlı ordularını üzerimizden çeksin. Ya da artık kimsenin aslında inanmadığı bu demagojiden, kimsenin derdine çare olmayan bu düşmanca ifadelerden, en azından ülkede bunu okuyabilen Hristiyan vatandaşlarımızı kıran başlıklardan vazgeçelim ki bu ittifaklar kalıcı olsun.

Papa ile kurulan bu iyi ilişkilerden sonra, Cumhurbaşkanı’nın bir İtalyan gazetesine verdiği röportajda “Tam üyelikten vazgeçmedik” dediği AB için de bundan sonra “Haçlılar” ya da “Hristiyan birliği” dememek daha doğru olur. Sadece nezaketen değil, yüzde ellisi ateist olan Avrupa Haçlı da olmadığı için. Dünya da zaten bir dinler arası ebedi ve ezeli savaş meydanı değil. Yani uzun lafın kısası, en azından bu sıcak Vatikan ziyareti vesilesiyle komplo teorilerimizde bize karşı birleşmiş küresel ittifakın içinden Haçlıları gönül rahatlığıyla çıkarabiliriz. Çünkü en azından bu Papa döneminde ufukta bir Haçlı seferi görünmüyor.