İkinci çeyrekte 5.1 olarak açıklanan büyüme rakamlarının 'reel görünümü yansıtmadığı' tartışması sürüyor. Sözcü yazarı Murat Muratoğlu büyüme rakamlarına ilişkin olarak "sürdürülemez bir finansal manipülasyon sonucu" ifadesini kullandı. Muratoğlu, "Yılda kişi başı ortalama 25 bin dolar kazandığımıza inanıyorsun da yüzde 5.1 büyüdüğümüze mi inanmıyorsun?" diye sordu.
Sözcü'de Murat Muratoğlu'nun "Bunları yersen büyürsün!" başlığıyla (12 Eylül 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Türkiye ikinci çeyrek büyüme oranı yüzde 5.1 olarak açıklandı. Türkiye ekonomisi geçenlerde yine yüzde 5.2 büyümüştü, vay be demiştik.
Oysa büyüme rakamlarının tamamı sürdürülemez bir finansal manipülasyonun sonucundan ibaret.
Aslında iki tespit ile açıklanan büyüme rakamlarının gerçekliğine gölge düşürmek mümkün; “Büyüme artıyorsa işsizlik niye artıyor birader?” ve “Reel ücret artışı olmadığı gibi alım gücü her geçen gün düşüyor!” O zaman neremizden büyüyoruz?
Topla kurulu, sabaha kadar çalış, didin, tatmin edici bir cevap bulamazsın.
* * *
Hadi ben yine de efendiliğimi bozmayıp açıklanan veriler üzerinden büyümeyi yorumlayayım.
Hatta rakamların 2009 yılının baz alınarak hesaplanmasının da büyümeyi şişirdiğine, ölçüm şablonunun tamamen yanlış olduğuna hiç girmeyeyim. Yani ölçüm problemlerini de şimdilik bir kenara koyayım.
ÖTV indirimini, verilen teşvikleri, inşaat sektörüne akıtılan parayı hesaba katmayayım. Zira ciddi anlamda büyürken makine ve teçhizat yatırımlarının yüzde 8.6 gerilediğini, yılın ilk çeyreğinde de yüzde 12 gerileme kaydettiğini tümden unutayım. Belki de makine kullanmadan el emeği göz nuru büyümüşüzdür!
* * *
Hatta yap-işlet-devret gibi ucube bir ekonomik model ile ülke büyüyor görünmesini gerçekte ise borçlarla birlikte balon gibi şişmesini de göz ardı edeyim.
Büyümek için üretmek, üretmek için yatırım, yatırım için tasarruf gerektiğine, onun da rakamları değiştirerek kağıt üzerinde revizyonlarla elle tutulabilir hale getirildiğine hiç girmeyeyim.
Peki, o zaman nasıl büyüdük?
Türkiye ikinci çeyrekteki büyüme rakamlarının ardında yatan hiç şüphesiz Kredi Garanti Fonu… Kredi Garanti Fonu ilk altı ayda ekonomiye bankalar üzerinden 250 milyar liralık garanti, teminat ve taahhüt verdi. Fon'un limitine ulaşıldı. Bankaların kâr artışı yüzde 50'yi aştı.
* * *
Şirketlerin birçoğu makineye bağlı yaşatılıyor. Fişi çekince faaliyeti duracak.
Bu durum Türkiye için yadsınamaz bir gerçeği ortaya koydu; Türkiye kredi olmadan kolay büyüyemez! Kredi olunca da en hızlı büyüyen sektörün inşaat olması ayrıca manidar!
Belli ki fon artık tıkandı. Yeni fon yaratacak ne para ne de kaynak var. Nitekim son bir ayda krediler sadece yüzde yarım büyüdü. Varlık Fonu'nda hedeflenen olmadı, yurtdışından para bulamadı! Başkan yollandı.
* * *
Bundan sonra ne olacak. Kuvvetle muhtemel üçüncü çeyreğe büyüme hızı azalarak girilecek. Ancak geçen senenin baz etkisiyle yine çok hızlı büyümüşüz gibi bir durum sergilenecek.
Sonrası fena… Küsurat büyümelerle durumu idare edeceğiz. Çok değil 2018 ilk çeyreğinde yaşanacak hızlı düşüş ile birlikte uzun soluklu bir durgunluğa gireceğiz.
Bu yazıyla ben senin hiç aklını karıştırmayayım. “Yılda kişi başı ortalama 25 bin dolar kazandığımıza inanıyorsun da yüzde 5.1 büyüdüğümüze mi inanmıyorsun” diye sorarlar adama…