Gündem

Yiğit çapraz sorguda sıkıştı

Ergenekon davasında bugün tutuklu sanıklarından Ali Yiğit mahkemede çapraz sorguya tabii tutuldu, Yiğit'in ifadelerindeki çelişkilere Mahkeme Başkanı da dikkat çekti.

13 Kasım 2008 02:00

Ergenekon davasında bugün tutuklu sanıklarından Ali Yiğit mahkemede çapraz sorguya tabii tutuldu, Yiğit'in ifadelerindeki çelişkilere Mahkeme Başkanı da dikkat çekti. Mahkemede söz alan tutuksuz sanık Kemal Alemdaroğlu ise, Ergenekon kurgusunun kaynağı Tuncay Güney’in de bugün mahkemede ifade veren Ali Yiğit’in de ceza ehliyeti olmayan kişiler olduğunu iddia etti. Savunma yapan Muzaffer Tekin de el bombaları evinden çıkan Ali Yiğit'i suçladı.

Ergenekon davasının 13. duruşması hareketli geçti. Tutuklu sanık emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin, "Ümraniye’de ele geçirilen el bombalarıyla hiç alakası olmadığını" belirterek "Danıştay saldırısının içine ismim karıştırılmamış olsaydı, bugün burada olmayacaktım" dedi.

Alemdaroğlu: Bunların cezai ehliyeti yok

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmanın öğleden sonraki oturumunda savunma yapan Tekin, yüce Türk adaletine olan sonsuz güvenini tekrarladığını söyledi. Yaşadığı "haksızlıklar" karşısında kendisine destek olanlara teşekkür eden Tekin, eşi Müge Tekin hakkında da "(Kan içip kızılcık şerbeti içtim) diyen, babasının ölümünü benden gizleyen 34 yıllık eşim, en büyük yaşam nedenlerimden biri" ifadelerini kullandı.

Tekin, "Deniz Feneri Davası’nın sanığı olmadım. Ergenekon soruşturmasının bir ferdi olduğum için gurur duyuyorum. Dışarıda beyni kelepçeli olmaktansa, burada beynimin hür olması huzur veriyor. Önümüze getirilen bu dava dosyası, bilinmeyen bir denklem gibi gözükse de çözümü çok kolay. Bu dava sizin adalet kılıcınızın bir darbesini bekliyor" diye konuştu. Tutuksuz sanık Ali Yiğit’i dinlerken "Asrın Davası" denilen iddianamenin "ne kadar trajikomik olduğunu gördüğünü" iddia eden Tekin, bu iddianamede "kin, öfke, para, iftira, porno, biraz darbe, biraz da cinayet söylentilerinin" olduğunu öne sürdü. Tekin, 23 yıl önce askeri mahkemede yargılanıp aklanarak görevine iade edildiğini ve bir onursuzluk yapmadığını anlatarak, o günden sonra da etrafındaki sevgi halkalarının genişlediğini anlattı.

Danıştay saldırısı

O dönemde teğmen rütbesindeki öğrencilerinin yanında olduğunu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev yaptığı ne kadar ast ve üst varsa hepsinin sevgi,saygı ve iltifatlarıyla karşılaştığını belirten Tekin, yaşamı boyunca şerefli kalabilmekten hiç ödün vermediğini kaydetti. Tekin, şöyle devam etti: "Lakin, 2 yıl önce Danıştay saldırısının kilit ismi oldum. Türkiye’de bu zamana kadar kimseye böyle bir iftira atılmamıştır. ’Siyasi’ diyorum, çünkü kanıtları çok açıktır. Danıştay olayında, emekli olsam da asker kimliğim gündeme getirildi. Bu nedenle canıma kıymaya karar verdim. Bunu sorgudan kurtulmak için ’kaçış’ olarak niteleyenlere, ’onurlu insanların davranışlarını onursuzlar anlayamaz’ diye cevap veriyorum."

Ümraniye'de bulunan bombalar

Danıştay saldırısının ardından ve "Ergenekon" soruşturması sürecinde "hukuk yok sayılarak" kendisiyle ilgili "taraflı" yayınların yapıldığını ileri süren Tekin, "Ümraniye’de ele geçirilen el bombalarıyla hiç alakam yok. Bombalarla aynı evde aylarca yaşayan Ali Yiğit’in aleyhime ifade vermeye zorlanmasıyla gözaltına alındım, tutuklandım. Yiğit’i ilk kez Bayrampaşa Cezaevi’nde gördüm. İfadesini polisin hazırladığını bana defalarca söyledi" dedi. Tekin, avukat Mehmet Sami Selçuk hakkında da "polisin muhbirleri olduğu gibi, acaba polisin avukatı mı?" şeklinde yorumda bulundu. "Danıştay saldırısının içine ismim karıştırılmamış olsaydı, bugün burada olmayacaktım" diyen Tekin, Alparslan Aslan ile bu olaydan 1,5 yıl önce 3-4 kez telefonla görüştüğünü dile getirdi.

Ergenekon örgütünün adını da Danıştay saldırısının ardından duyduğunu anlatan Tekin, bu örgüt ile anılmanın kendisini hayrete düşürdüğünü belirtti. Gerek Danıştay saldırısının, gerekse de Ümraniye’deki el bombalarının "üzerine yamanmaya çalışılmasının", kendisinin bu konuda seçilmiş olduğunu ortaya koyduğunu öne süren Tekin, buradaki amacın, "kendisi üzerinden ulus devleti savunan güçleri sindirmek ve yok etmek olduğunu" iddia etti.

Ali Yiğit kafa karıştırdı

Duruşmanın sabahki bölümünde de bombaların ele geçirildiği gecekonduda oturan tutuksuz sanık Ali Yiğit, Oktay Yıldırım'ı suçladı. Bombaların Yıldırım'a ait olduğunu söyleyen Yiğit, daha önceki ifadesinde Muzaffer Tekin'i de gecekondu yakınlarındaki manava mersedesle gelip giderken gördüğü yönündeki ifadesini değştirdi ve Tekin'i görmediğini söyledi. Yiğit ayrıca tutuklu kaldığı süre içinde Yıldırım ve serbest kaldıktan sonra avukat Kemal Kerinçsiz tarafından ifadesini değiştirmek için baskı gördüğünü ve tehdit edildiğini öne sürdü. Duruşmadaki çarpraz sorgu sırasında Yiğit'e çok soru soruldu. Bu sırada savcı Mehmet Ali Pekgüzel, "Birçok ifade verdi, hepsini hatırlamayabilir" sözünü sanıklar arasında uğultuya neden oldu. 


Yiğit şunları söyledi: Oktay Yıldırım’ı, dört yıl önce dayım Mehmet Demirtaş’ın LPG istasyonunda tanıdım. Beni tanımadığını iddia ediyor. Ama bu doğru değil. Ben dayımın söylemesi üzerine Ocak 2006’da bir manav dükkanı açarak işletmeye başladım. Yıldırım bu manav dükkanına 1,5 yılda ayda üç kez gelip gitti. Sanıklardan Mahmut Öztürk de bir kez alışveriş yaptı."

'Manava gelen Tekin değildi'

Daha önceki ifademde siyah bir otomobille gelip, manavda beş dakika kalıp ayrılan kişinin Muzaffer Tekin olduğunu söylemiştim. Ama Tekirdağ Cezaevi’nde kalırken bu kişinin Tekin olmadığını, simasını görünce hatırladım. Tekin manava gelmemiştir."

'Babamın ihbar ettiğini bilmiyordum'

Ümraniye’de oturduğu gecekonduda el bombaları bulunmadan üç ay önce babam çatıda askeri sandık gördüğünü söyledi. Dayım Mehmet Demirtaş 'bunların Oktay Yıldırım’a ait olduğunu ve kimseye bir şey söylemememizi istedi'. Babamın memlekete gitmeden önce el bombalarını ihbar ettiğini bilmiyordum.

'Bombalar bulunmadan taşınmıştım'

El bombaları bulunmadan 20 gün önce gecekonduyu boşaltmıştım. Manavdan da ayrılmış, taksicilik yapıyordum. Taksiyle gecekondunun önünden geçerken polisleri gördüm. Ne olduğunu sordum. İhbar olduğunu arama yapacaklarını söylediler. Evin anahtarını dayım bana güvenmediği için ağabeyime vermişti. Polislerin arabasına binerek ağabeyimden anahtarı almak için yanına gittik. Daha sonra eve geldik, polisler arama yaptı. Bu sırada ben de yanlarındaydım.

'İfade değiştirmem istendi'

İki hafta önce Trabzon’da bulunan evime telefonu eden kişiler '15 yıl sonra Ali ile görüşeceğiz' dediler. Cezaevinde kaldığım dönemde de tehdit edildim. Tekirdağ Cezaevi’nde, Oktay Yıldırım’ın aracılığıyla Mehmet Anıt adlı bir avukat geldi. Onlar ne diyorsa ’evet’, ’siz haklısınız’ diyordum. Bayrampaşa Cezaevi’nde bulunduğum sırada da 'Bu el bombalarını polis koydu diyeceksin' şeklinde tehdit edildim. Serbest kaldıktan sonra Trabzon'a döndüm. Avukat Kemal Kerinçsiz’in beni arayarak İstanbul'a çağırdı. Sürekli çağrılınca İstanbul’a geldim. Ümraniye’deki gecekondunun yanındaki Kardak balıkçısında buluştuk. Altı yedi kişi idik. Kemal Kerinçsiz, Mahmut Öztürk’ün ağabeyi, kayınpederim ve kardeşim Murat Yiğit vardı. Benden ifademi değiştirmemi istediler. Babam silah kaçakçılığı yapıyordu. ’Bunlar (el bombaları) babamındır. Oktay Yıldırım’ın değil’ diyeceksin dediler. Onlara ’tamam’ dedim."

Çapraz sorgu

Yiğit ifade verdikten sonra çarpraz sorgu sırasında hakim Köksal Şengün'le sanıklar Oktay Yıldırım ve Kemal Kerinçsiz'in sorularını yanıtladı. Özellikle Yıldırım, sanık Yiğit'e ifadesinin detaylarıyla ilgili sorular yöneltti ve doğru söylemediğini öne sürdü. Yıldırım, sanık Yiğit gözaltındayken polislerle yemek yediğini de söyledi. Kerinçsiz'se Yiğit'e onu ne zaman aradığını, arayanın kendisi olduğundan emin olup olmadığı sorusunu yöneltti. Hakim Köksal Şengün de Yiğit'in evde bomba aranırken tesadüfen oradan geçmesiyle ilgili şu soruyu yöneltti: "Evde polisleri görünce bombalar olduğunu bilerek, eve geri döndün. Eve neden geri döndün? Doğaya aykırı bir şey bu."

Bu arada savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in "Birçok ifade verdi, hepsini hatırlamayabilir" sözünü sanıklar arasında uğultuya neden oldu.

Yiğit'ten sonra ifade sırası dayısı Mehmet Demirtaş'a geldi. Demirtaş, yeğeni Ali Yiğit'i yalanladı. Yiğit'in babası ile arasında husumet bulunduğunu ifade eden Demirtaş, şunları söyledi: "Sırf ablamın oğlu olduğu için ablamın yalvarmalarıyla yardım etmeye çalıştığım bir insana herhangi birşeyi teslim etmem mümkün değil. Zira ertesi gün ya çalar ya satar. Ali Yiğit'in el bombalarının Oktay Yıldırım'a ait olduğunu iddia etmektedir. Ali Yiğit elimde doğmuştur, bu kadar uzun cümle kuramaz. Oktay Yıldırım iddia edildiği gibi bana hiçbir zaman değil saklamam için el bombası vermek, yasa dışı hiçbirşey teklif etmemiştir. "

Demirtaş'tan ilginç ifade

Demirtaş, gözaltındayken kendisine yöneltilen sorularla ilgili de şunları söyledi: ""Polislerin adına sohbet dedikleri sorgularda bana içlerinden sadece Mahmut Öztürk ve Oktay Yıldırım tanıdığım onlarca insanın fotoğrafını gösterdiler. Bombaların Oktay Yıldırım’a ait olduğunu söylemem için telkinde bulunuldu. Onun adını söylememem halinde 39 yıl hapis yatacağım söylendi."

Oktay Yıldırım'ın Ali Yiğit'e soruları