Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Ahmet Takan, Türkiye'nin Suriye politikasının darboğazda olduğunu savunarak "Güvenilir kaynaklardan ulaştığım bilgiye göre; bizimle ilişkiye geçsin diye Esad'a aracılar gönderiliyor. Devlet yetkilisi ama resmi değil. Derinden yürütülen bir mekik diplomasisi var. Esad'dan cevap bekleniyor" iddiasını ileri sürdü.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için son olarak "IŞİD ve El Nusra ile aynı doktrine sahip" demişti.
Ahmet Takan'ın "Ankara, Esad'dan cevap bekliyor!.." başlığıyla yayımlanan (16 Mayıs 2017) yazısı şöyle:
Gözümüz kulağımız, okyanus ötesinden gelecek haberlerde ve açıklamalarda...
"Müttefikimiz" ABD, Suriye'nin kuzeyinde terör örgütü PKK/YPG'ye düzenli ordu kurdu. Ağır silahlarla donatıyor... Ordu demek devlet demek. Ama olsun varsın. Kalbimizi ferah tutmaya devam edelim!.. Çünkü kabin ekibi gazetecilerden öğrendiğimize göre, R. Erdoğan, Çin'de, ABD'ye hareket etmeden önce "müttefik değilsek başımızın çaresine bakarız" dedi. Dün öğle saatlerinde de Putin'in "Rusya'nın Suriyeli Kürtlere silah sağlamasına gerek yok. Suriyeli Kürtlerle çalışma düzeyinde temasları devam ettireceğiz, Ankara'nın endişe etmesini gerektirecek bir durum yok" şeklinde açıklaması düştü gündeme.
Hâlâ bizle kafa bulduklarını sanmıyorum!..
Barzani'ye bağlı Rudaw'ın taze haberi de çok ilginçti:
"Peşmerge Bakanlığı Genel Sekreteri Cabbar Yaver, Peşmerge Güçleri'nin birleştirilmesi projesine ABD, İngiltere ve Almanya'dan danışmanların da bulunduğu ortak komisyonun öncülük edeceğini söyledi.
Projenin içeriğine ilişkin Yaver, şu bilgileri paylaştı:
'70 ve 80 birliklerinden birer alay ya da tugay alınacak. Daha sonra bunlar eğitilecek, dosyaları hazırlanacak. İnceleme ve askeri koşullara göre Peşmerge Bakanlığı bünyesine alınacaklar. 2010'dan 2012'ye kadar Peşmerge Bakanlığı bünyesinde 12 tugay birleştirdik. Bu güç de aynı şekilde düzenlenecek. Silah ve mühimmat ihtiyaçları karşılanacak.'
ABD'nin askeri danışman gönderdikten 6 ay sonra Peşmerge Güçleri'nin birleştirilmesi için bir proje sunduğunu belirten Yaver, aynı kapsamda Almanya ve İngiltere'nin de proje hazırladığını ifade etti."
Eveet!.. Barzani ve Talabani'nin çapulcularını da birleştirerek düzenli orduya geçiriyorlar.
Ordu demek devlet demek. Devlet demek ordu demek...
Biz kalbimizi hala ferah tutmaya devam edelim mi?..
O zaman size biraz "Ankara'nın bağları. Büklüm büklüm yolları" çalalım. Ankara havasını dinledikten sonra kararı siz verin.
Tablo açık; Musul'da, Kerkük'te, Kuzey Suriye'de kaybettik. ABD-Rusya-İran, Türkiye'ye ortak dayatması; "Irak ve Suriye'deki kuzeyde kurulacak olan Kürt yapılarını Kürt devleti olarak kabul edin ve de tanıyın."
Ankara çok sıkıntılı, çok tedirgin. Devam edelim Ankara havasına:
"Bundan sonra masa olacak. Suriye'nin geleceği ile ilgili karar verilecek. Türkiye'nin meşru hükümeti tanıması, üniter yapının tanınmasına yönelik bir çalışma içinde olması gerekiyor. Onun dışında her yol, Türkiye'nin aleyhine. Kürt devleti kurulduğu andan itibaren Türkiye'dekilerin de oraya katılımı ile ilgili tehlike olur. Kürt devleti de Barzani ile birleşir. Irak'ın ve Suriye'nin üniter yapısının bozulması Türkiye için sıkıntı yaratır. Bu olmamalı. Başka şansı yok Türkiye'nin. Buradan bir tek şekilde çıkılır. Türkiye'nin Barzani'nin referandumuna karşı çıkması gerek. Bu referandum bağımsız Kürt devleti referandumu. Ona karşı çıkmazsanız, Suriye'dekine neden karşı çıkıyorsunuz derler. Bu nedenle kararlı olmak zorundayız. Bir başka ülkenin topraklarının bölünmesine karşı çıkmalıyız. Eğer bu yapılmazsa Suriye'de olanlara karşı çıkamazsınız."
Kandil kaybetti
"Devlet PKK'yı bitirdi zaten. Türkiye'de herhangi bir şeyi kalmadı. Ölenler dışındakiler teslim olacak. Savaş kısmında PKK kaybetti. Konuşlandıkları yer kalmadı, şehirlerde bittiler, eylem yapamıyorlar, KCK yapısı çöktü, şehir yapılanması. Daha önce eylem, miting yapıyorlardı. Şu anda böyle bir şey yok.
Kandil'in etkinliği de yok. Belediyelerle ilgili rahatlıkları vardı o da bitti. PKK halkın gözünde kaybetti. Milletvekilleri, yönetim kadrosu, belediye başkanları tutuklanıyor, eylem olmuyor. Kazandığınız zamanda masaya oturabilmelisiniz. Oslo'da PKK güçlüydü. Açılım sürecinde PKK güçlüydü. O zaman oturuldu taviz verildi. Şimdi durum farklı."
Ankara, Fırat Kalkanı operasyonunda, "en büyük kârı" El Bab'a kadar gidilip büyük göç dalgasını durdurmak olarak görüyor. "El Bab'dan çıkın" baskısına karşı Ankara hazırlıklarını ve de planlarını yapıyor. Ancak, ÖSO'nun test edilen güvenilmez yapısı ve hâlâ yüzde 70 oranında ABD kontrolü altında olması devlet koridorlarının en büyük sıkıntı kaynaklarından biri.
Türkiye bu darboğazdan nasıl kurtulur?.. Ankara'nın elinde tek seçenek kalmış gibi gözüküyor. Onun için yazının flaşını da sona sakladım. Güvenilir kaynaklardan ulaştığım bilgiye göre; bizimle ilişkiye geçsin diye Esad'a aracılar gönderiliyor. Devlet yetkilisi ama resmi değil. Derinden yürütülen bir mekik diplomasisi var. Esad'dan cevap bekleniyor.
Bana sorarsanız!. Atı alan Üsküdar'ı geçti. Tek seçeneğimiz, Toros hattımızı güçlendirmek!..