Cumhuriyet gazetesinde paylaştığı kulis bilgilerle dikkat çeken Mustafa Halif mahlaslı yazar, son sönemde Doğan Grubu'nu hedef alan yazıları ile tartışmaya yol açan Yeni Şafak yazarı Cem Küçük'ün gazeteden kovulduğu yolundaki iddiaların tam aksine Küçük'ün ödüllendirildiğini öne sürdü. Doğan Holding'in de "Türk basın tarihi bu kadar ucuz, bu kadar müptezel, bu kadar müfteri birisine rastlamamıştır" açıklamasıyla tepki gösterdiği Küçük'ün kendi isteğiyle ayrıldığını iddia eden Halif, "Kaynaklarım iki olasılıktan bahsediyor. Büyük olasılık Sabah Grubu’nda görev alacak. Takvim yayın yönetmenliği diyen de var. Diğeri Sancak Grubu’nda yine bir yöneticilik" ifadesini kullandı.
Mustafa Halif'in Cumhuriyet'te "Küçüldükçe ödüllendirirler seni..." başlığıyla yayımlanan (19 Nisan 2015) yazısı şöyle:
Son dönemde kalemini “iktidarın ve MİT’in” emrine verenleri say deseniz Cem Küçük adını ilk sıralara yazmanız gerekir. Yeni Şafak’taki köşesine “bakalım en üsttekiler bugün ne sipariş verdiler, kimin hedef gösterilmesini istediler” diye bakılır. Bir süredir ortalarda görünmeyince iyi niyetli, eksik bilgili yorumcular, “yazılarında kantarın topuzu o kadar kaçmıştı ki işten çıkarıldı” diye yazdılar. Oysa AKP’ye biat eden, onun için vuruşanların “küçüklüğüne büyüklüğüne” bakılmadan ödüllendirildiklerini unuttular.
Küçük işten çıkarıldı diyenler, onun son olarak Doğan Grubu ile girdiği polemiğin ve kendisine verilen yanıtın bunda etkisi olduğunu düşündüler. Küçük Yeni Şafak’taki köşesinde uzun zamandır Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan’ı ‘Türk devleti’ adına uyarmayı sürdürüyordu. 7 ve 9 Nisan’daki yazılarında ise DHKP-C’yi koruyup kollamakla suçladığı Doğan’a “Sizin medyanız AK Parti’ye muhalefet etmiyor. Türkiye Cumhuriyeti’ne düşmanlık ediyor. Elbette her düşmanlığın bedeli olur” diye seslenmişti. Küçük, Doğan Grubu’na ekonomik usulsüzlük iması da yapmıştı:
“Bayraklı işlerinde ve diğer işlerinizde neler çevirdiğinizi, hangi Samsonite bavullarda kaç milyon doların açıktan ödendiğini ve böylece halka açık bir şirketin zarara uğratıldığını devlet bilir ama bu tür iş dünyası usulsüzlükleriyle büyük harfle olan DEVLET ilgilenmez.”
Bu yazıların ardından Doğan Grubu da Küçük’e çok sert yanıt verdi:
“Türk basın tarihinden birçok müfteri gelip geçmiştir. Ama bu kadar ucuz, bu kadar müptezel, bu kadar müfterisine tanık olunmamıştır. Ümit ediyoruz ki, bu şahsın eline kalem verenler, arkasında duran efendileri, vicdanları varsa bu haysiyetsizliğe bir son verirler ve mesleğin şeref ve haysiyetine sahip çıkarlar. Yeni Şafak yazarı Cem Küçük hakkında ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur. Tazminat ve ceza davaları açılmaktadır. Ayrıca Sermaye Piyasası Kurulu’na da gerekli işlem için çağrı yapılmaktadır.”
Küçük’ten kendi “mahallesinin vicdanlılarının da” rahatsız olduğu doğru. Ancak Yeni Şafak’tan ayrılışı “işten çıkarma” değil. Peki ne oldu da bir süredir yazmıyor anlatayım: Küçük Yeni Şafak’ta sadece köşe yazmıyor. Editoryal görevleri de var. Yorum sayfalarını o hazırlıyor mesela. Küçük daha önce aldığı bir davet için (MÜSİAD’ın New York ofisi) ABD’ye gitmiş. Yazılarına ara verme sebebi bu.
Ayrılma nedeni ise bir nevi “ödüllendirme”. Hani Doğan Grubu açıklamasında diyor ya “arkasında duran efendileri” diye, işte onlar Küçük’e yeni bir yer buldular. Aslında daha önce bulunmuştu. Hilal Kaplan’ın ve Melih Altınok’un görev yerleri “Sabah” olarak belirlendiğinde ona da “Takvim’e geç, olmadı Ethem Sancak’ın Akşam’ı” denmişti.
O zaman kabul etmedi. Gönlünden Sabah geçiyordu. Ne de olsa “reisin eli o gazetenin, grubun” üzerindeydi. Gerçi Cumhuriyet’ten Zeki Tezer, Sabah’ın patronu Ömer Faruk Kalyoncu’nun bir dönem ABD vatandaşı olduğunu ortaya çıkaran bir yazı yazdı. Türk devleti adına “racon” kesen birinin Amerikan havuzunda ne işi olur diye düşünmüş müdür diye de aklımdan geçti. Sonra kendime güldüm. Sonuçta bu bir atamaydı.
Yani işin özü, Cem Küçük Yeni Şafak’tan çıkarılmadı. Kendi isteğiyle ayrıldı. Kaynaklarım iki olasılıktan bahsediyor. Büyük olasılık Sabah Grubu’nda görev alacak. Takvim yayın yönetmenliği diyen de var. Diğeri Sancak Grubu’nda yine bir yöneticilik.
Sonuç ne olursa olsun. İktidar “küçüldükçe ödüllendiriyor” seni. Ama ciddiye alınıyor musun? Yanıtı herkes biliyor aslında. Ve baktıkça şu tabloya. Belki de en büyük ödül “küçülmeden geçip gidebilmek” bu dünyadan, diyor insan...