Yeni Şafak yazarı Salih Tuna, MHP'nin çözüm sürecini başlatanlar hakkında suç duyurusunda bulunmasının ertesi gününde (11 Eylül 2015) Sözcü gazetesinin attığı "Suç var, itiraf var, delil var, ceza veren yok" manşetine ilişkin olarak, "İnkar ve asimilasyon politikaları sona ermeseydi, yani, Kürt köylüsüne dışkı yediren Sözcü gazetesi kafalı faşistler hükümferma olsaydı halimiz nice olurdu?" diye sordu.
Salih Tuna'nın Yeni Şafak'ta "Size çok kötü bir haberim var" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
MHP “milli çözüm sürecini” başlatanlar hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunuyor, “paralelin 'Sözcü'sü” de manşetten coşuyor!
Baktılar “barışı sen bozdun” muhabbetini artık kimse yemiyor, bu sefer de “neden barış yapmak istedin” mavalına sarıldılar.
İyi ki “milli çözüm süreci” başlatıldı. İnkar ve asimilasyon politikaları sona ermeseydi, yani, Kürt köylüsüne dışkı yediren Sözcü gazetesi kafalı faşistler hükümferma olsaydı halimiz nice olurdu?
Milli çözüm süreci başlatıldığı, anadilde eğitim başta olmak üzere birçok özgürlük tanındığı için doğudaki Kürt kardeşlerimiz (HDP'nin onca ayaklanma çağrısına ve PKK şiddetine rağmen) bu milletin asil unsuru olarak dimdik durdu, milim yerinden sapmadı.
İşin tuhafı…
Neden çözüm sürecini başlattınız diyen MHP'nin Genel Başkanına, bir süre önce, Kılıçdaroğlu vekaletiyle, HDP “başbakanlık” teklif etti.
Daha da tuhafı…
Erdoğan ve AK Parti'ye milli çözüm sürecini başlattığı için mahkemede hesap sormak isteyen MHP'ye, “neden HDP'yle koalisyon kurmadın” diye “The Cemaat'in kapatma liberalleri” acayip intizar etmişlerdi.
Gördüğünüz gibi partisiyle pırtısıyla “okuryazarıyla” neresinden tutsan elinde kalır bir muhalefetimiz var.
Bu ülkenin galiba en büyük talihsizliği de bu!
Paralelcileri (ne kadar kendilerini gizlerlerse gizlesinler Taraf, Sözcü ve Cumhuriyet de networke dahildir) anlıyorum. Nihayetinde aldıkları ihalenin ve karakterlerinin gereğini yapıyorlar.
Erdoğan ve AK Parti'ye zarar vermek için girmeyecekleri kılık, yapmayacakları kötülük yok.
Şimdi de PKK'yla adeta birlikte hareket ediyorlar.
Can Dündar insanı üzerinden kapattıkları Cumhuriyet'lerinde, PKK'lılara ne uğruna ölüyorsunuz diye soracaklarına, “Ordu soruyor, neden ölüyoruz” şeklinde ürettikleri fitneyi manşete çekiyorlar.
Haddizatında bunda da şaşacak bir şey yok, işleri güçleri fitne fesat, ihanet!
Son günlerde, Nihat Genç'in ifadesiyle “kapatma liberallerini” televizyonlarına çıkartıp, “Asker neden istihbarat toplayamıyor” diye sorduruyorlar.
Akılları sıra suçu MİT'e atacaklar, MİT üzerinden de AK Parti'yi töhmet altında tutacaklar.
Halbuki, askerin istihbarat zaafı varsa, bunun nedeni de yine kendileri.
Paralel savcı ve polisler, İlhan Cihaner davasında mahpus damına attıkları Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Üsteğmen Ersin Ergut'un bilgisayarından Jandarmaya bilgi getiren 329 kişilik haber elemanı /muhbir çizelgesini ele geçirdiler.
Ele geçirmekle de kalmadılar tabii, deşifre ettiler; tıpkı, KCKoperasyonunda MİT personeline yaptıkları gibi.
Dünkü yazısında bu bilgiyi aktaran Soner Yalçın şöyle diyor: “Soruyor musunuz?
'Asker neden istihbarat toplayamıyor' diye… / Cemaat sağ olsun..! / Ha..! Bu özel görevi Cemaate verenler ile PKK'yı destekleyenlerin aynı ülkeler olduğuna dikkatinizi çekerim! / Bu bir rastlantı değildir; büyük oyun ilmik, ilmik örülmüştür…”
Şimdi sormanın tam vaktidir:
Aydın Doğan bu “büyük oyun”un neresindedir?
Tam ortasında değilse “paralelcilerin” kuyruğuna takılmaktan neden hâlâ vazgeçmiyor?
Adamlarının döktüğü “400 vekil” şeklindeki “yalan mıcırına”, “saray ordusu” diyerek HDP Eşbaşkanı zift döküyor, PKK da bu “fitne yolundan” geçerek Mehmetçiği şehit ediyor!
Artık oyununuz kabak gibi ortada, saklayamazsınız, herkes görüyor.
Daha evvel söyledim, yineleyeyim: PKK'nın uçağı olsa paralel medyayı ve Aydın Doğan'ın adamlarını bildiri niyetine atardı.
Hedef saptırmaya, bozgunculuğa, tefrika yaratmaya, asker ve polisimizi katleden teröristlerin PR'ını yapmaya daha ne kadar devam edeceksiniz?
Amacınız nedir?
İç savaş çıkartmak mı?
Size çok kötü bir haberim var: Çıkartamayacaksınız. Kürt'ü Türk'e, Türk'ü Kürt'e düşman yapamayacaksınız.
Ama bu ihanetin hesabını hukuk önünde er ya da geç vereceksiniz.