Yeni Şafak gazetesi yazarı, ilahiyatçı Hayrettin Karaman, "Türkiye’de dinî hayat bakımından kusurlu, eksikli olanlar yalnızca veya çoğunlukla gençler mi? Orta yaşlılarda problem yok mu? Bu gençlerin ilk eğitimcileri bu orta yaşlılar veya yaşlılar değil mi?" düşüncesini dile getirdi.
Karaman yazısında, "Bugün bir kısım gençleri yoldan çıkaran nedir? Bu soruyu sormak durumundayız. İkinci sorumuz şu olmalıdır: Peki, biz buna karşı ne yapabiliriz, hangi meşru yol, çare, ilaç, teknoloji, san’at ve imkânı kullanabiliriz? Bunları kullanabilecek yeterli sayı ve kalitede insanımız, bilgi ve teknolojimiz var mı? Yoksa işe nereden başlamalıyız. Merhum Mehmet Akif’in şöyle söylediği aklımda kalmış: “Bugünün sözde aydınlarına önce Frenk âyetleri okuyacak, sonra Kur’ân âyetlerine geçeceksiniz”. ifadesini kullandı.
Karaman şunları kaydetti:
"Merhum’un mecazi olarak ifade ettiği Frenk âyetlerinden maksadı, insanımızı bize yabancılaştıran çağın felsefesine hakim olmak, önce buradan ya çürüterek veya tezimizi destekleyerek aktarmalar yapmak, muhatapta yanıltıcı kaynaklarda şüphe hasıl olunca da ebedî hakikat olan Kur’ân’dan âyetler okuyarak onları irşat etmektir. Akif’e göre: “Bizler, faziletli, gerçekten parlak devirleri olan bir büyük milletin evlâdıyız. Ancak o fazilet, son üç asrın yürüyen ilmiyle, birleşip gitmedi; millet cehalete battıkça da kuvveti felç oldu. Öyle bir düşüş düştü ki, artık ‘Batı’nın emriyle yatıp kalkmaya mahkûm oldu. Çünkü toplum, yaşatan fenlerin kudret ve kuvvetinden doğan haşmetten mahrum durumdadır. Evet, biz hasmımızın irfan gücünden nasipsiz olduğumuz için bu şerefsiz hüsrana düştük. Sonra asırlarca süren ümitsizlik ve mahrumiyeti çektiğimiz için bugün, bizde bulunan fazilet bile hissiz, hareketsiz, ölgün kalmaktadır” (Ersoy, 1985: 442).
Bazı hoca arkadaşlar mesela gençleri deizmden kurtarmak için “Şu âyetleri onlara okuyun, başka şeye hacet yok” diyorlar. Ben de diyorum ki: Onlar kim, neredeler, siz neredesiniz!? Ortak bir zemininiz ve diliniz var mı? Sözü uzatmadan bir de şunu sormak istiyorum:Türkiye’de dinî hayat bakımından kusurlu, eksikli olanlar yalnızca veya çoğunlukla gençler mi? Orta yaşlılarda problem yok mu? Bu gençlerin ilk eğitimcileri bu orta yaşlılar veya yaşlılar değil mi?"