Gündem

Yeni Şafak yazarı Karaman: Sanal para alıp satarak para kazanmak caiz değil

22 Ağustos 2021 14:51

Okurlarının sorularını yanıtlayan Yeni Şafak gazetesi yazarı Hayrettin Karaman, "Devletlerin tekelinde ve kontrolünde olan çoğu karşılıksız paralar bile büyük haksız kazançlara ve kayıplara alet oluyor iken bu sanal paranın daha fazlasına alet olabileceği apaçık ortadadır. Döviz, altın ve benzerlerine para yatırıp fiyatları yükseldikçe satmak suretiyle para kazanmak fıkıh kurallarına göre caiz olsa da bir çeşit stokçuluk (kenz) olduğu, üretime katılmayan paranın topluma da faydası bulunmadığı için takva sahibi Müslümanların tercih etmemeleri gereken bir kazanç yoludur. Sanal para alıp satarak para kazanmak ise yukarıda açıklanan özellikleri sebebiyle caiz değildir." görüşünü savundu. 

Karaman yazısında, "Bu kanaatimi değiştirecek ölçüde bir gelişme olmadı. Bir hususu daha eklemeliyim: Bitpara da diğer paralarla alınıp satılırken karşılıklı ödemelerin peşin olması gerekir, eğer peşin olmazsa bu cihetten de alım-satım caiz olmaz." düşüncesini dile getirdi.

Karaman şunları kaydetti:

"Bugünkü köşe yazımda ise elde ettiğim yeni bilgiler ve yine de -genel olarak kripto para konusunda- değişmeyen kanaatimi, daha geniş çerçeveli sorulara verdiğim cevabı tekrarlayarak yazacaktım, ancak yazı çok uzayacağı için bu konuda yapılmış bir ilmî çalışmanın (Necmettin Erbakan Üniversitesi Yayınları: 47 “İslâmî Finans ve Finansal Teknolojiler (Fintech) Blokzincir-Akıllı Sözleşmeler-Paralar”) ilgili sonuç bölümünü aktaracak ve cevabımın geri kalanını gelecek haftaya bırakacağım:

Paralara ilişkin görüşler neticesinde ortaya çıkan hükümlerin aşağıdaki şekilde özetlenmesi mümkündür:

1. Paralar, fıkhi ve iktisadi ölçülerde para olmadıkları gibi spekülatif ve kumar temelli olup fıkhi esaslara uygun bir mal ve yatırım aracı da değildirler. Devlet tarafından basılmadıkları gibi insanların tamamı tarafından da kabul görmüş para değildirler.

2. Paralar mal olsalar dahi para değildir. Fıkhi açıdan para olma vasıflarını taşımamaktadırlar.

3. Paralar, kısmi kabul gören ve kendilerine ilişkin özel şartları bulunan özel paralardır.

4. Paralar da diğer paralar gibi fıkhi ölçülerde bir paradır. Alım ve satımı caiz olup faizin cereyan etmesi, zekât terettübü gibi şer’i hükümler caridir. Çünkü kabul edilebilirliği ve kendilerine karşı talep bulunmaktadır. Ayrıca şer’î ve iktisadî bir mani bulunmamaktadır.

Paraların fıkhi hükmüne ilişkin genel geçer ve üzerinde ittifak edilen bir hüküm bulunmadığı, birbiriyle çelişen farklı fetvaların söz konusu olduğu gözlemlenmektedir. Çalışma neticesinde ulaşılan temel bulgular şöyledir:

a) Paralar ile bunların dayandığı blokzincir teknolojisi tamamen birbirinden farklıdır. Mevcut fetvaların ekseriyetinin, zaman zaman bitcoinle ilgili durumları gerek blokzincir gerekse tüm paralara genellendikleri gözlemlenmektedir. Zaten, ifade edildiği üzere, mevcut haliyle blokzincir teknolojisi katılım finansının birçok alanında uygulanmaktadır.

b) Paralar da kendi içinde gerek üretimleri, tedavüllerinin niteliği ve yasal zemine tabi olup olmama yönünden farklılaştıkları gibi, varlığa dayalı olup olmadıkları noktasında farklılaşmaktadırlar. Dolayısıyla fıkhi açıdan isabetli bir neticeye ulaşmak için her bir paranın özelinde konuyu değerlendirmek gerekir. Bu çerçevede garar veya bilinmezlik unsurunun mevcudiyeti de her bir para türünde farklılık taşıyacaktır.

c) Paraların üretiminden tedavülüne kadarki süreçte kendilerini ilgilendiren ekonomik ve finansal yönü dışında, muhasebe, hukuk, teknoloji ve mühendislik yönleri bulunmaktadır. Dolayısıyla konunun fıkhi açıdan çözüme kavuşturulmasında farklı alanların uzmanlarının ortak çalışmaları neticesinde kolektif bir içtihat veya fetvaya (el-ictihadu’l-cemai) ulaşılması daha isabetli olacaktır.

Henüz kanaatlerini ortaya koymamış uluslararası finansal kuruluşların (AAOIFI, İslâm Fıkıh Akademisi, IFSB, CIBAFI, IRTI vb.) mevcut pasif konumları yerine daha aktif rol alarak belirleyici ve yönlendirici rol almaları beklenir. Bu süreçte, paralarla ilgili olarak, birlikte ve paydaşlarıyla yapacakları ortak çalışmalar neticesinde, şer’î, etik, muhasebe ve yönetim standartlarının belirlenmesi gibi çeşitli çalışmaların yapılması önem arz etmektedir."