Gündem

Yeni Şafak yazarı: Fehmi Koru'ya ne oluyor, neden Abdullah Gül'ü rahat bırakmıyor?

Salih Tuna, Hayrünnisa Gül ve Fehmi Koru’nun Abdullah Gül'e zarar verdiğini savundu

23 Eylül 2015 22:11

Yeni Şafak yazarı Salih Tuna, 11 Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül ve Londra’daki üniversite yıllarında Abdullah Gül ile aynı evi paylaşacak kadar yakın ilişkisi bulunan Habertürk yazarı Fehmi Koru’nun Abdullah Gül’e zarar verdiğini iddia etti. “Ya Fehmi Bey'e ne oluyor? Neden Gül'ü rahat bırakmıyor? Madem arkadaşı ona zarar vermemek için gayret göstermeli, değil mi?” ifadelerini kullanan Tuna yazısına şöyle devam etti:

“Fehmi Bey ne yaparsa yapsın, Sayın Gül'ü, Hayrünnisa Hanımefendi'den daha fazla sevemez. Yazık ki yazık… Çok mert, çok dobra bulduğum ve çok saygı duyduğum Hanımefendi de içinde “intifada” kavramı geçen o talihsiz çıkışı yapmakla Gül'e zarar vermişti.”

Salih Tuna’nın Yeni Şafak gazetesinde “Gül’e Fehmi Bey mi o muhterem mi daha çok zarar veriyor?” başlığıyla Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan (23 Eylül 2015) yazısı şöyle:

PKK liderlerinden Duran Kalkan, “PKK silah bırakmaz, Türk devleti silahsızlansın” dedi; CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu çok şükür o kadar ileri gitmedi.
Geçenlerde gündüz gözüyle “PKK silah bırakmaz!” demekle yetindi.
Yani…
“PKK silah bırakmaz, devlet silah bıraksın” demedi.
Bu da bir şeydir.
En azından, PKK'lı liderle her konuda aynı düşünmediğini gösterir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin ana muhalefet partisi liderinin, Türkiye'ye savaş açan, asker ve polisimizi katleden terör örgütünün yöneticisinden farklı düşünmesine, “bu da bir şeydir” diyecek günlere geldik.
Ne diyelim, Allah beterinden saklasın.

Bundan daha beteri de, Mehmed Akif'in, “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” ifadesiyle dile getirdiği ortamın tebarüz etmesidir.
***
CHP'li bir vatan evladı veya bir Haluk Koç kalkıp da, “Ne demek PKK silah bırakmaz?” diye sormadı.
PKK silah bırakmaz demek, Mehmetçiği, polisi, ekmek almaya giden Fırat adlı çocuğu öldürme “hakkını” elinde bulundurmak demektir.

Ana muhalefet partisi lideri nasıl böyle bir sözü söyler?
Aynı sözü Sayın Erdoğan söyleseydi, Sayın Bahçeli muhtemelen yeri göğü inletirdi, neden ağzını açmadı?..
Biliyorum, Kılıçdaroğlu'nun mahut sözünü “PKK, DEAŞ'a karşı savaşıyor ya onun için silah bırakmaz demek istedi” yollu tevil edeceklerdir.

Kurnazlığın lüzumu yok!
PKK, Türkiye'nin sınırları dışında silah taşımış taşımamış bizi o kadar da alakadar etmez. Eder de, kıymet hükmümüz kadar. O da şudur: Terör kime kimden gelirse gelsin ayağımızın altındadır.
***
Evet, kurnazlığın lüzumu yok.
KıIıçdaroğlu, “PKK silah bırakmaz” sözünü, Erdoğan'ın “PKK silah bıraksın” sözü üzerine getirdi.
Sayın Cumhurbaşkanımız ne demişti hatırlayalım: “Devletimize ve milletimize doğrultulan silahlar bırakılıp, gömülünceye kadar, burada bir şeyin altını özellikle vurgulamak istiyorum, 'silahların susması değil, silahların bırakılıp gömülmesi' bunu ısrarla söylüyorum, üzerine beton dökülene kadar, sınırlarımız içinde tek bir terörist kalmayana kadar mücadelemize devam edeceğiz…”

Bunun üzerine, Kılıçdaroğlu da Aydın Doğan'ın televizyon kanalına çıkıp, “PKK niye silah bıraksın, bırakmaz” dedi.
Gerçi CHP Lideri, Yenikapı'daki, “Milyonlarca Nefes Teröre Karşı Tek Ses” mitinginden de rahatsız oldu.

Enteresandır…
“Bu kupa Amerika'ya girsin” diyerek Fethullah Gülen'e küfrettiği için Star'dan kovulan, sonra da, “Gülen'in bir gülüşüne servetimi feda ederim” diyen firari işverenin gazetesinde köşe bulan o muhterem de, Fehmi Korumuz da söz konusu mitingden çok rahatsız olmuş.
***
Zararı yok, ikisi de o mitingden rahatsız olsun ama Sayın Gül'ü daha fazla rahatsız etmesinler.
Hayır yani, Sayın Gül hangi günahı işledi de 28 Şubatçı o muhteremin şu lakırdılarına maruz kaldı: “Beklenmesi gereken ve gerçekçi olan, AKP'nin yaşayacağı bir seçim yenilgisinin ardından Abdullah Gül'ün devreye girmesi ve gerçek bir muhafazakar demokrat parti kurmasıdır. Abdullah Gül, kendisini bakan, başbakan ve cumhurbaşkanı yapmış bir topluma borçlu. Görevden kaçamaz. Yeni bir reform hareketinin liderliğini üstlenmek zorunda. Kurtuluş orada…”

Muhteremin cibilliyeti, hadi bu densiz çağrıya uygun…
Gördüğünüz gibi açık seçik şekilde AK Parti'yi bölmek için harekete geç, ne duruyorsun diyor Abdullah Gül'e.

Ya Fehmi Bey'e ne oluyor?
Neden Gül'ü rahat bırakmıyor? Madem arkadaşı ona zarar vermemek için gayret göstermeli, değil mi?
Hadi diyelim, Sayın Gül'ü çok seviyor, sevgisini de dile getiriyor, ama böyle de olmaz ki?!
Fehmi Bey ne yaparsa yapsın, Sayın Gül'ü, Hayrünnisa Hanımefendi'den daha fazla sevemez.

Yazık ki yazık…
Çok mert, çok dobra bulduğum ve çok saygı duyduğum Hanımefendi de içinde “intifada” kavramı geçen o talihsiz çıkışı yapmakla Gül'e zarar vermişti.
Sayın Gül'ün talihsizliği de bu galiba: Herkes düşmanından çekiyor, o dostlarından...
Ya da, dostu düşmanı birbirine karışmış… Bilemiyorum. Neyse, sağlık olsun.